NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Girit ile ilgili Raporlar ve İnfo Grafikler Bildiriler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:04

The Journal of Academic Social Science Studies





International Journal of Social Science
Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3226
Number: 43 , p. 243-258, Spring I 2016
Yayın Süreci
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date

19.12.2015 13.03.2016





NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ:
1866-1869 GİRİT İSYANI
*
EASTERN QUESTION’S AGENDA IN NAMIK KEMAL: 1866 - 1869 CRETE
REBELLION

Yrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ
Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Öz
Namık Kemâl, 19. Asır Türk entelektüel düşünce dünyasının önemli simaların- dan biridir. Kendisini edebî eserlerle ifade etmesinin yanında çeşitli konularda yazdığı ilmî ve fikrî eserleriyle de önemli izler bırakmıştır. Bu ilmî ve fikrî eserlerinde edebiyat- tan ekonomiye, siyasetten eğitime, hukuktan tarihe birçok konuyu ele almıştır. Bu konulara da sorunlara çözüm getirme odaklı yaklaşması, Namık Kemâl’i önemli yere taşımıştır. Namık Kemâl’in ele aldığı konular arasında siyasî olanları ağırlıktadır. Siyasî konular ise ağırlıklı olarak Osmanlı Devleti ile ilgilidir. Namık Kemâl’in üzerine eğildiği konular arasında Şark Meselesi ve bunun etrafını oluşturan meseleler önemli bir yer tutar. 1866-1869 Girit isyanı ve Girit Meselesi bunlardan biridir. Girit isyanı sırasında gerek büyük devletlerin yaklaşımları gerek Osmanlı Devleti’nin Girit politikası ve ger- ekse ortaya çıkan sonuç Namık Kemâl’i, meseleyi Şark Meselesi üzerinden ortaya ko- ymasının ne kadar yerinde bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir. Biz de 1866-1869 Girit İsyanı ve bunun etrafında oluşan siyasî gelişmeleri Namık Kemâl’in notlarıyla ele alarak bu güne taşımaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Namık Kemâl, Şark Meselesi, Girit İsyanı 1866-1869, Girit
Meselesi, Osmanlı Devleti, Uluslararası İlişkiler

Abstract
Namik Kemal is one of the important figures of Turkish intellectual world of thought of 19th century. Apart from the fact that he was able to express himself with lit- erary works, he was also able to express his ideas through treatises. In all his works, he mentions lots of subjects from literature to economy, politics to education, law to history. Furthermore, the subjects of his works are generally related with politics and focus point


* Bu makale, 16-18 Ekim 2015 tarihinde Kuşadası’nda düzenlenen Geçmişten Günümüze Girit: Tarih, Toplum, Kültür Uluslararası Sempozyumu’nda Şark Meselesi ve 1866-1869 ‚Girit İsyanı: Namık Kemâl'den Notlar‛ adıyla sunulan bildirinin genişletilmiş halidir

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:06

of those works is Ottoman Empire. While writing about social, political, and economic problems of Ottoman Empire, he also produced solutions to those problems in light of his own ideas. Besides, an important one of the topics that he had worked on was East- ern Question and some other problems that are related with it. Actually, 1866-1869 Crete Rebellion and Crete Issue may be counted as one of those side-problems. Also, both ap- proaches of great powers to the rebellion and Ottoman Empire's Crete policy showed us how Namik Kemal did an important work by approaching to the topic within the con- text of Eastern Question. In this paper, we will try to analyze 1866 - 1869 Crete Rebellion and other political developments with related to the rebellion with the help of anecdotes from Namik Kemal.
Keywords: Namik Kemal, Eastern Question, Crete Rebellion 1866-1869, Crete
Question, Ottoman State, International Relations


GİRİŞ
19. Yüzyıl Türk münevverlerinin en önemlileri arasında bulunan Namık Kemâl, Osmanlı Devleti’nin siyasî, sosyal ve ekonomik hayatına dair birçok makale yazmış, bu makalelerinde devletin içinde bulundu- ğu sorunlara değinmiş ve bu sorunların çözümü için öneriler sunmuştur. Bu sorunlara dair sergilediği isabetli yaklaşımlarıyla döneminde dikkat çeken Namık Kemâl, bu görüşleri ile çok yönlü bir mütefekkir olarak tarihte yerini almıştır.
Namık Kemâl siyasî konu ve olaylardan kendini soyutlamayan bir kişi olarak dönemin önemli ve devleti uğraştıran meselelerini, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumla birlikte değerlendirmeyi başarmış ve bunlara dair yaklaşımlarla da dönemin siyasî, sosyal ve ekonomik meselelerini iyi okumuş ileri görüşlü bir düşü- nürdür (Aydın, 2009: 26). Namık Kemâl, millete hizmet için tek vasıta olarak gördü- ğü yazılarını gazeteler aracılığıyla yayımlamıştır. Namık Kemâl, kendisinin de dediği gibi vatan hizmetkârlığı için doğmuştu. Bu düşünce ile hareket eden Namık Kemâl, fırsat bulduğu her an yazmaya devam et- miştir. O bunu şu cümlelerle açığa vurur:
Kendimi vatan hizmetkârlığı için doğmuş bilenlerden olduğum gibi bu vazîfeyi ifâya yazıdan başka kendimce bir vâsıta bulamadığımdan elimde kalem tutmağa kudret hissettiğim gün- den beri gazeteciliği ihtiyar edindim (Özon, 1997: 222).

Namık Kemâl’in gençlik döneminin siyasî atmosferi, onun idealist bir düşünce sistemini benimsemesine zemin hazırlamıştır. Bunun verdiği enerji ve düşünce yapısı onu gerçekçi bir düşünür yapmıştır. Os- manlı Devleti’nin içinde bulunduğu sorunlara hasrettiği mesaisini yaşadığı son ana kadar sürdürmüştür. Makalemizin konusu, Şark Meselesi ve bunun bir ayağını oluşturan 1866-1869 Girit İsyanı ve Girit Meselesi, Namık Kemâl’in notları ile oluşturulmuştur. Bu cümleden olmak üzere Şark Meselesi çerçevesinde Batı’nın içinde bulunduğu siyasî zihniyet ve uluslararası çıkar ilişkileri, devletlerin Osmanlı politikası, Osmanlı devlet adamlarının siyasî duruşları, Osmanlı Müslim-Gayrimüslim tebaanın içinde bulunduğu ruh hali ile ortaya koydukları tavır ve davranışlar, bunun Osmanlı Devleti’nin genel durumuna yansımaları çalışmamızın içeriğini oluşturmaktadır.
Tarihi Zemin Olarak Şark Meselesi
Şark Meselesi, çeşitli şekillerde tanım bulmuş, farklı yaklaşımların etkisiyle birden fazla anlama bürünmüş bir kavramdır2. Çeşitli hedefleri içinde barındıran Şark2 ‚
Fransız tarihçi Sinyobos, Şark Meselesi’nin en açık başlangıcını XVIII. yüzyıl olarak göstermekte, meseleye ad konulmasının ise XIX. yüzyılda olduğunu söylemektedir. Albert Sorel ise, Türklerin Avrupa’ya ayak bastığı andan itibaren bir Şark Meselesi’nin ortaya çıktığından ve Rusya’nın da bir Avrupa devleti olmasından sonra bu meseleyi kendi çıkarları doğrultusunda halletmek yoluna girdiğinden bahsetmektedir. Borjva’ya göre de, Şark Meselesi’nin tarihi ve coğrafi sınırı daha da genişlemektedir.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:16

Meselesi, temelde Türklerin Avrupa sınırlarından mümkün olan en uzak diyarlara uzaklaştırılması diye tarif edilebilir. Ruslar tarafından Paris Kongresi’nde, Osmanlı hâkimiyetinde yaşayan Rumları ifade etmek için gündeme getirilse de (Namık Kemâl, 1327a: 1), tarihî süreçte Batı’nın benimsediği bir siyasî proje halini almıştır. Aslında Rus Çarı, zihinlerde hep var olan Şark Meselesi’ne yeni bir yorum getirmiştir. Ancak bu kavram, bu tarihten çok daha öncelere dayanmaktadır. Viyana Kongre- si’nde ise bu kavramın tanımı, Türk idare- sinde yaşayan Hristiyanları kapsayacak bir şekle sokulmuştur (Şahin, 2006: 21). Bu kavram, bir anlamda Batı’nın doğu müca- delesi, hatta medeniyet çatışmasında önem- li bir hareket alanını ifade eder. Bu yüzden, dün olduğu gibi bugün de Türkler için önemli bir yere sahiptir.
Genel bir bakış aşısıyla, Şark Meselesi’nin, tarihin çeşitli dönemlerine göre değişik anlamlara sahip olduğunu belirtebiliriz. Şark Meselesi, İslamiyet’in doğuşu ve yayılmaya başlaması, Türklerin Anadolu’ya ayak basmaları, İstanbul’un Fethi, XVIII. asırdan itibaren gerek Rusya ve gerek Avusturya İmparatorluğu’nun Osmanlı
Devleti’ni istila etmek ve Osmanlı Hristiyan tebaasını isyan ettirmeye çalışması gibi çeşitli olaylara dayandırılmıştır diyebiliriz3.
Şark Meselesi’nin dayandığı zihin dünyası, din odaklı olarak oluşmuş ve Haçlı zihniyetini besleyen bir etki yaratmıştır. İslamiyet denildiğinde ise hedefin Türkler olduğu tarih boyunca onlarca kez müşahede olunmuştur. Bu yüzden Şark Meselesi, Türkleri, ilk başta Anadolu’ya sokmamak anlayışını üzerinde yoğunlaşmış, Malazgirt Savaşı bunun başarılamadığını ilan etmiştir. Bir sonraki hedef, Türklerin Anadolu’da durdurulması olmuş ancak Miryakefalon Savaşı da bunu suya düşürmüştür. Sonrasında ise Avrupa’ya iyice yaklaşan Türklerin Rumeli’den atılması planlanmış, bu da Çirmen Savaşı’yla sonuçsuz bırakılmıştır. Niğbolu Savaşı ise Türklerin Avrupa’da yayılışının engellenmesi fikrînin fiiliyata geçmesini tarihin derinliğine göndermiştir. İkinci safha ise 1683-1698 kutsal ittifak savaşları sonunda imzalanan 1699 Karlofça Anlaşması ile başlamıştır. Bu safhada Türkler savunma durumuna geçmiştir. Batı, Türkleri Avrupa’dan ta Orta Asya’ya gön- derme planını uygulamaya koymuştur. Öncelikle, Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Balkanlar ve Rumeli’deki Hristiyan tebaanın Osmanlı boyunduruğundan kurtarıl- ması amacıyla Hristiyanları devlete isyan ettirerek, onların bağımsızlığı için çalışmalara başlanmıştır. İlerleyen süreçte de Hıristiyanlar hakkında çeşitli reformların yapılması talebi gelmiş ve bu vasıta ile Osmanlı içişlerine müdahale gerçekleşmeye başlamıştır (Gümüş, 2010: 530). Bu küçük açıklamadan anlaşılacağı üzere, Şark Mesele-

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Borjva, Şark Meselesi’ni Ortaçağ’ın başlangıcından itibaren Hıristiyan olan ve olmayan kavimlerin çarpışması olarak tanımlamaktadır. Edward Deriyo’ya göre de, Şark Meselesi Müslümanlarla Müslüman olmayanların kavgasıdır.
Soloviyef ise meselenin düşünülemeyecek kadar eski zamanlardan itibaren Avrupa ile Asya’nın çarpışması olduğunu vurgulamaktadır. Hemen hemen bütün
kaynakların ortak noktası Şark Meselesi’nin Türklerin Asya’dan Avrupa’ya geçmesiyle başladığı görüşünde
birleşmektedir‛ (Ulusan, 2009: 230).
3 Şark Meselesi hakkında bkz: Edouard Driault, Şark Meselesi, ‚Bidâyet-i Zuhûrundan Zâmanımıza Kadar‛, Çev. Nafiz, Yay. Haz., Emine Erdoğan, Berikan Yay., 2. Baskı, Ankara, 2005; Ahmed Saib, Şark Meselesi, Yay. Haz. Saadetin Gömeç, Akçağ Yay., 1. Baskı, Ankara, 2008; Matthew Smith Anderson, Doğu Sorunu, 2. Baskı, İstanbul 2010; Bayram Kodaman, Sultan II. Abdülhamit
Devri Doğu Anadolu Politikası, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara, 1987; Hüner Tuncer, 19. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa İlişkileri, Ümit Yay., Ankara, 2000; Raif Karadağ, Şark Meselesi, 2. Baskı, Emre Yayını, 2005;Hüner Tuncer, Metternich’in Osmanlı Politikası 1815-1848, Ümit Yay., 1. Baskı, Ankara, 1996; İlker Alp, Şark Meselesi veya
Emperlalizmin Türk Politikası, Edirne 2008; Ali
Sarıkoyuncu, "Şark meselesi ve Tarihsel gelişimi", Askeri Tarih Bülteni, Sayı: 36, Şubat 1994; Cevdet Küçük, ‚Şark Meselesi Hakkında Önemli Bir Vesika‛, Tarih Dergisi, Sayı: 32, Mart 1979.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:21

si’ne yüklenen anlamlar, zaman zaman genişleyip zaman zaman da daralmıştır. Yani, Şark Meselesi, fırtınaya tutulduğu za- man dalgaları sahillere çarpan ve afaklara yük- selen bir deniz (İsmail Faik, 1337: 28) gibi iki dünyanın içinde bulunduğu iklime göre seyir değiştirmiştir.
Namık Kemâl’e Göre Şark Meselesi ve İmkânları Namık Kemâl ise Şark Meselesi denildiğinde, İki asırdan beri yanar dağlar gibi hiç umulmadığı bir zamanda âteşengiz-i galeyân olarak zelzele-i sademâtiyle rûy-ı ‘arzın şeklini tağyir etmesinden korkulan devâhî-i siyâsetin adı olarak anlar (Namık Kemâl, 1327a: 1). Namık Kemâl, Şark Meselesi için aranan imkânını, Osmanlı topraklarında ortaya çıkacak herhangi bir olay olarak görür ve Şark Meselesi’nin gündeme gelip bir anda alevlenmesi için yettiğini anlatmaya çalışır (Namık Kemâl, 1303b: 454). O, Şark Meselesi’ne tarihî bir geçmiş biçerken yaşadığı dönemden İki asır öncesini ele alır ve iki asır öncesini Küçük Kaynarca Anlaşması ile başlatır. Bu durumu anlatmak için sözüne bu mes’eleyi Kaynarca mu’ahedesi doğurdu... diye başlar. Çünkü bu anlaşma ile Rusya Devleti Şark Hristiyanlarını hakk-ı himâyet kazanmakla İstanbul’un hüccet-i mülküne mâlik oldum itikadına düşer der (Karal, 1942: 286). Ona göre Şark Meselesi Batı’nın bir ürünüdür ve bunu Batı yürütür. Ancak Batı, bu meselede, çıkar çatışmaları yüzün- den, kati bir sonuç alamaz. Bu yüzden Şark Meselesi sürekli gündemde kalarak çürüyüp kokar ve koklayanın burnunun düşmesine sebep olur hale gelir (Karal, 1942:
287). Bu hali ile de Şark Mes’elesi Avrupa’nın mübâhasesinin bir kalıtı haline gelir (Namık Kemâl, 1303b: 454).
Namık Kemâl Şark Meselesi’nin çe- şitli dinamiklerle ayakta durduğunu düşü- nür ve bunu, iç ve dış dinamikler diye ikiye ayırarak birkaç başlık ile anlatmaya çalışır. Namık Kemâl Şark Meselesi’nin en önemli dinamiklerinde birini kudret sorunu üzerinden açıklamaya çalışır ve meseleyi Osmanlı Devleti’nin ‚hastalığına‛ getirir
(Namık Kemâl, Hürriyet, 24a: 1-2). Namık Kemâl, bu meseleye çok kafa yorar ve bunu tarihî dinamikler üzerinde açıklamaya çalı- şır. Önce geçmişe bakar, zaferlerden bahse- der, Batı ile ilişkileri bu düzlemde anlamlandırmaya özen gösterir, süreci anlatır ve devletin geldiği son duruma işaret ederek her şeyin nasıl tersine döndüğünü belirtir ve bunun şark Meselesi’ni beslediğini ifade eder (Namık Kemâl, 1327a: 8). Gelinen noktada Osmanlı Devleti’nin Batı karşısındaki durumunu;
Topun karşısına şişhâne, tüfeğin karşısına yatağan, süngünün karşısına sopa, tedbîrin karşısına hîle, mantığın karşısına şi’ir, terakkinin karşısına vukûf, intizâmın karşısına ihtilâl, ittifâkın karşısına tefrîka, fikrîn karşı- sına kavuk ile gittik diyerek çok veciz bir şekilde ifade eder (Namık Kemâl, 1327a: 8). Namık Kemâl, Osmanlıların geçmişine gider, ihtişamı görür ve bunun medeniyete yansımalarını büyük ilim adamları örnekleriyle anlatmaya çalışır. Türklerin geçmişte nasıl bir medeniyet seviyesine yükseldiğine işaret eder (Namık Kemâl, Hürriyet, 16: 7). Lakin zihin değişmiş ve şimdi artık durum eskisi gibi değildir. Türk namını kabul et- meyen bir ruh durumu yaşanmaktadır (Karal, 1942: 284).
Cahillik ve tembellik de öyle bir ha- le gelmiştir ki, koskoca bir milleti tarihe gömmek üzeredir. Bir zamanlar yeryüzü aydınlatan bir millet karanlığın esiri olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu, 19. asırda daha da hissedilir hale gelmiştir (Namık Kemâl, 1327e: 99). Osmanlı bu durumu nedeniyle ‚hasta adam‛ olarak nitelendirilmeye başlanır. Namık Kemâl de bu hastalığın sebeplerini devlet adamı yokluğu, para yokluğu, asker yokluğu şeklinde açıklar (Namık Kemâl, 1327e: 97-98). Avrupa ise eskisi gibi değildir. Onlar, nazariyat-ı ilmiyenin asar-ı hariciyeye tatbiki ile elde ettiği neticeleri sonunda göz kamaştırıcı

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:25

azametine ulaşmıştır (Baykal, 1942, s. 190). Avrupa’da bir zihin değişikliği olmuştur ve bu, onları kültürel durumlarına uygun bir şekilde gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti’ndeki zihnî değişim tam anlamıyla kültüre, inanca ve itikada aykırı bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu da bir zihniyet sorunu or- taya çıkarmıştır (Namık Kemâl, Hürriyet, 20: 1-2).
Osmanlı Devleti’nin kudret soru- nunun doğal bir sonucu olan dış tahakküm Şark Meselesi’nin bir diğer dinamiğini oluş- turur. Özellikle Rusya’nın politikaları üzerinden meseleye eğilen Namık Kemâl, bu politikaların kötü sonuçlarının sadece Osmanlı Devleti için değil bütün Avrupa’yı etkileyeceğini ifade eder ve bu konuda Batı’yı uyarmaktan geri durmaz (Aydın, 2009: 31).
Namık Kemâl uyarısının temel mantığını Rus yayılmasının tehlikeleri üzerinde açıklamaya çalışır. O, bu söylediklerini tarihten aldığı örneklerle ispat etmeye çalışır. Kırım’ın Lehistan’ın ve Çerkez topraklarının bu günkü durumundan bahsede- rek vahâmeti ortaya koyup bu durumdan, devletlere, memnun musunuz, sorusunu yöneltir ve Avrupa’nın içinde bulunduğu kayıtsızlık halinden şikâyet ederek Hayf bu kadar gaflete! Yazık cihân-ı medeniyete der (Aydın, 2009: 32).

Namık Kemâl uluslararası çıkarların kesiştiği noktaları da iyi bilir ve özellikle Hindistan konusunda İngiltere’nin dikkatini çekmeyi ihmal etmez. İngiltere’ye,
Rus tehlikesi Afganistan sınırına da- yanan Rusya’ya, İngiltere, ne ile karşılık verebilir? Hintlilerin muhtemel bir İngiliz-Rus savaşında Rusların yanında yer alması muhtemeldir der (Namık Kemâl, Hürriyet, 23: 1).
Rusların Şark Meselesi’nin gündemde tutmakta kararlı olduğunu ifade eden Namık Kemâl, niyetlerini basın yoluyla da gizlediğini görür. Bunu şu sözlerle açığa vurur:
Ruslar şarkla ilgili yazdığı yazılarda o kadar nasihatçı bir dil kullanır ki, konuda bilgisi olmayanların, Rusların Osmanlı’yı sevdiğini, iyiliğini istediğini, bu konuda maksadını tam anlamıyla anlatamadığı için Avrupa’ya çekilmiş de oradan fikirlerini duyurmaya çalışan bir Müslüman olduğu zannedilir (Namık Kemâl, Hadika, 17: 2)
Yine ona göre, Ruslar bir anlamda böyle davranarak hedef şaşırtması yapmak- tadır. (Hürriyet, 1:). Ruslar Şark Meselesini Hristiyanlar lehine ayrıcalıklar talep ederek gündemde tutar, bu da meseleyi sürekli işler bir hale koymaktadır (Namık Kemâl, 1303b: 454-555). Namık Kemâl’e göre Rusya’yı, bu politikalarıyla bizim hasım-ı ta- bi’imiz olarak açık bir şekilde meydana vurur (Namık Kemâl, 1303b: 456).
Namık Kemâl, büyük devletlerin Osmanlı politikalarında Şark Meselesi’ni gündemde tutmak için milliyetçilik düstu- runu araç olarak kullandığına işaret eder ve Fransa’nın politikalarını örnek gösterir
(Namık Kemâl, 1327b: 14). Fransa’nın böyle bir politika düzleminde hareket ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmak için fırsat yaratmak istediği Namık
Kemâl’in dikkatinden kaçmaz.
Namık Kemâl Avrupa devletlerinin şark ile ilgili politikalarının esas olarak çıkar çatışmalarına dayandığını ifade eder (Namık Kemâl, 1327a: 9). Namık Kemâl’in yaşadığı dönem ve sonrasında ortaya çıkan birçok olay bu düşüncelerin ne kadar yerinde olduğunu da gösterecektir.
Şark Meselesi’nin itici dinamiklerinden bir diğeri Avrupa’da oluşan kamuoyudur. Avrupa kamuoyunun bilinçlenme sürecinde, başta Avrupalı düşünürlerin Türk ve İslam aleyhine yazdıkları yazılar, doğudan gelen ve çok büyük kısmı uydurma, abartılı, ön yargıya dayalı bilgiler, Av-

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:32

rupa gazetelerinde çıkan yalanyanlış ve abartılı haberler önemli rol oynamıştır. Avrupa kamuoyunda şark ile ilgili yanlış bilgiye dayalı bilinçlenme ile birlikte ön yargı da Avrupa milletleri arasında yayılmıştır. Dolayısıyla şarkta meydana gelen en ufak bir hareketlilik Türklerin Hristiyan tebaaya karşı haksızlık, zulüm, işkence yaptığı ve nihayetinde de onları katlettikleri şeklinde yorumlanıyordu (Özon, 1997: 68-72). Namık Kemâl de bu iddiaları çürütmek için çabalamış durmuştur (Karal, 1942: 287).
Namık Kemâl Batı’nın Osmanlı Devleti’ne karşı müdahaleci bir tutum içine girmeleri karşısında, onların tutumlarının ve suçlamalarının yersiz olduğunu ifade eder ve bunu tarihten örneklerle açıklama- ya çalışır (Namık Kemâl, 1327b: 23).
Namık Kemâl, Batı’nın bu yanlış yaklaşımlarından bahsettikten sonra Batı’yı uyarmaktan geri durmaz (Namık Kemâl, Hürriyet, 9: 1). Namık Kemâl, Batı’nın Os- manlı unsurları hakkındaki ıslahat taleple- rini de Şark Meselesinin bir parçası olarak görür ve bunu bir müdahale aracı haline getirdiğini ifade eder. Bu konuda Tanzimat ve Islahat Fermanlarını örnek olarak göste- rir ve şunları söyler (Namık Kemâl, 1327b:
11). Namık Kemâl’e göre Reşid Paşa, Tanzimat Fermanı’nı, dertlere deva olsun diye ilan etmiştir. Namık Kemâl, Tanzimat Fermanı’nın içeriği Batı’nın alışık olduğu bir şekilde oluşturulduğunu ayrıca savunur (Karal, 1942: 287).
Namık Kemâl’e göre, Islahat Fermanı da Osmanlı Devleti’nin Batı’ya kendini hoş göstermek için ilan edilmiştir. Dolayısıyla Islahat Fermanı’nın, Şark Mesele- si’nin önemli bir dinamiği haline geldiği yine Namık Kemâl tarafından belirtilir. (Namık Kemâl, 1327a: 5). Sonuçta her iki ferman da Osmanlı devlet adamları tarafından, işte bu hoş görünmek politikasının bir sonucu olarak ilan edilmiştir (Özon: 1997: 90-91). Namık Kemâl, iki fermanın yayınlanış sebebinde haklıdır. Birincinde

çok açık olmasa da ikinci fermanda batı baskısı önemli bir etken olmuştur (Gümüş, 2008: 217-218).
Şark’ın Meselesi Olarak Girit İsyanı 1866-1869 ve Şark Meselesi
Şark Meselesi’ni gündeme taşıyan birçok etken 1866-1869 isyanında da kendini göstermektedir. Bu yüzden Girit Meselesi, Şark Meselesi’nin bir uzantısıdır ve siyasî projelerin hâlâ yürürlükte olduğunu gösterir. Şark Meselesi’nin yoğun olarak gündemde olduğu bu devirde Namık Kemâl Girit Meselesi’ne dair çözümlemeler yapıp çıkarımlarda bulunurken bu gerçeği hep göz önüne alır. O, bunu, Girid’de zuhûr eden şerâre-i ihtilâlin tesîriyle yine Şark Meselesi yeniden alevlenmiştir şeklinde dile getirir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 1).
Namık Kemâl’e göre Girit’te mese- lenin uluslararası bir hal almasında Osmanlı Devleti’nin çok dinli ve milletli olmasının, Avrupa’nın Türkler ve Müslümanlar hakkında yanlış itikadda bulunmasının ve Osmanlı Devleti’nin kuvve-i ihtiyâta muhtâc olduğundan dolayı Avrupa’ya hoş görünmekte muztarr olması sının etkisi büyüktü (Namık Kemâl, 1327a: 5). Bu durum da, Şark Meselesi’ni, Devlet-i Aliyye’nin tamâmiyyet-i mül- kiyyesini ihlâl-i tasavvuru şeklinde siyasî proje halinde devam etmesine neden olmuştu (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 430:
2). Böyle olunca da Devlet-i Aliyye (<) şark mes’elesinden dolayı şiddetli bir buhrân içine düşmüştür (Namık Kemâl, Hürriyet, 23: 1).
Namık Kemâl Girit Meselesi’nin 1866-1869 dönemine dair çözümlemede bulunurken isyanın nedenleri, isyanda
Yunanistan, Rusya, Fransa ve Amerika’nın etkisini ortaya koyarken ve Osmanlı Devleti ve İngiltere’nin Girit politikalarını ele alırken satırları arasına gizlenmiş bir Şark Meselesi gerçeğini görürsünüz. Onun, orta- ya koyduğu düşüncelerden, Girit isyanının, Şark Meselesi’nin bir parçası olarak başla- dığını anlamaktayız. Namık Kemâl Girit’te Rumların adayı Yunanistan’a ilhak etmek için isyan ettiğini ifade eder. Bunun için

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:36

Girit’teki bir takım ehl-i fesâd silâha sarıl*dılar] der (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 458: 2). İsyandaki temel amaç, Girit’in Yunanistan’a katılması için uygun şartları hazırlanmasıdır (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2).
Bunun yanında çeşitli propagandalarla Batılı devletlerin meseleye müdahale- sini sağlamaya çalışan asiler, amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlardı (Namık
Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 458: 1). Namık Kemâl, gazetelerin bu konuda önemli işlev gördüğünü ifade ederek Rumlar lehine kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışıldığı- na işaret etmiştir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Namık Kemâl’e göre Girit’teki asilerin sarıldıkları en önemli düşünce milliyetçilikti. Asiler bu düşünce ile Yunanistan’ın adaya olan ilgisini daha da arttırmaya çalışmaktaydılar (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Giritli asiler bu konuda Fransız kaynaklı Avrupa milliyetçi- ğinden etkilendikleri Namık Kemâl’in anlatımlarında açıkça görülmektedir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 462: 1-2). Batılı devletlerin ise bunu kullanmakta ve müdahale aracı yapmakta istekli davrandıklarını; Cins ve mezhep ve kavmiyet ve istiklâl davaları şarka müte’allik her türlü mesâilde daimâ bir alet olagelmiştir (Namık Kemâl, 1327b: 20) şeklinde dile getirir. Namık Kemâl, Fransa örneğinde, milliyet ve mezhep ayrılıklarının uygun olanının Avrupalı devletler tarafından kullanıldıklarından bahsetmektedir (Namık Kemâl, 1327b: 19-20). Giritlilerin milliyetçi düşüncelerinin yanında mezhep konusunu gündemde tuttuklarını ifade eder (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 3). Girit’e bir Hristiyan vali atanması konusu da gündeme gelir, ancak Namık Kemâl buna sert bir şekilde karşı çıkar. Büyük devletlerin kendilerine reva görmedikleri bir konuda Osmanlı Devleti’ne baskı ya- pılmasını eleştirir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 2) Zira Namık Kemâl’e göre bu, Osmanlı Devleti’ne yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bu devletlerin İslam tebaasını yönetmek için Müslüman bir vali atadıkları görülmemesine rağmen bizden böyle bir talepte bulunmalarını garipser (Namık
Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 3). Zira büyük devletlerin Şark’a (Osmanlı Devleti’ne) ait birçok meselede oldukça tarafgir davrandıkları özellikle 19. asır boyunca gözlenmiş- tir. Namık Kemâl’in yaşadığı dönemde ise bu durum daha da göz önünde bulunmak- tadır. Şark Meselesi’nin yoğun olarak gün- demde olduğu bu dönemde Namık Kemâl Girit Meselesi’ne dair çözümleme ve çıkarım yaparken bu gerçeği özellikle göz önünde tutar. Devletin içinde bulunduğu koşullar meseleyi böyle bir safhaya taşımış- tır. Namık Kemâl’e göre Osmanlı Devleti, en güçlü olduğu dönemde bile hiç kimsenin hukukuna tecavüz etmemiştir ve bu durum, ona göre ecdadın övünülecek bir özelliğidir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 1-
2). Zaten müstakil bir devletin içişlerine
karışması uluslararası hukuka aykırıdır: Hukûk-ı milel ahkâmınca hiçbir devlet-i müstakilenin idâre-i dâhiliyyesine diğer bir devlet bi-hakkın müdâha- le edemez. Bu ‘adem-i müdâhale usûlü birkaç seneden beri Avrupa’nın ittihâz etdiği politika mesleği iktizasındandır (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 1).
Uluslararası hukukun ve Avru- pa’nın kabul ettiği genel siyasî kaidenin devletler tarafından nasıl görmezlikten gelinir, Namık Kemâl bunu hayret ve kızgınlıkla karşılar. 1856 Paris Anlaşması’nda alınan kararlar gereğince hiçbir devletin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaya hakkı olmadığını ifade eden Namık
Kemâl’e göre, devletin iç işlerinde istediği tasarrufu gerçekleştirmesine hiç kimse bir şey diyemez (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr,
458: 2). Bu hukuk işlerse Devlet-i Aliyye< şimdiki buhrândan dahi halelden sâlim olarak kurtulur (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 462:


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:42

2). Yoksa yabancı müdahalesi olsa olsa yâ müşfikâne hareketi tavsiye ile Saltanat-ı Seniy- ye’nin merhâmetini tehyîc veyâhûd erbâb-ı isyânın Yunanistan’a iltihâk ârzûsunu terviç yolunda zuhura getirecektir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Bu da devleti olduk- ça büyük zararlara uğratacaktır (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Namık Kemâl’in burada vurguladığı şeyler, aslın- da Şark Meselesi’ni ortaya çıkaran sorunların asıl kaynağıdır.
Namık Kemâl, diğer devletlerin kendi topraklarında ihtiyar ettiği tasarruf- larında özgür ve buna müdahale edilemez olduğunu çeşitli örneklerle anlatmaya çalışır ve şöyle der:

Memâlik-i Osmâniyye sekenesinin sülüsünden ziyâdesi milel-i gayr-ı müslimeden olmağla Saltanat-ı Seniyye bunları Rusya veyâ
Yunan Devleti’ne vermek veyâhûd tebdîl-i mezheb etdirmek niyyetinde olmadığı olamayacağı
mertebe-i bedâhetde bulunduğundan kendilerini her sûretle müsâvât-ı hukûkiyyeden müstefîd
ederek eczâ-yı asliyyesine tamâmen ve kâmilen mecz etmekliği muktezâ-yı menâfi’inden ‘add
edeceği âşikâr ise de Hristiyânlar’ın ba’zıtavâ’ifi her kangı eyâletde ‘umûmiyyet veyâ
ekseriyyet kazanmışlar ise iğfâlât-ı ecnebiyyeye aldanarak hem-mezheblerinin ekseri nezdinde
mültezim olan meslek-i ita’atden inhirâf ile hey’et-i milliyyenin izmihlâline çalışmakdadır-
lar. Bu hâlde Devlet-i ‘Aliyye hukûk-ı umûmiyye-i mülkiyyesinin muhâfazasına mahsûs olan
silâh-ı müdâfa’ayı bunların eline nasıl teslim edebilir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465:
3).
Namık Kemâl Rusya ve Avrupa’da
bu konudaki uygulamaları şöyle hatırlatır: Rusyalu uhûd-ı mevcûdeyi ihlâl ede- rek Lehistan’ın altını üstüne getirdi. Mösyö de Bismark Almanya’nın hey’etini istediği sûrete çevirdi. Bunlar Avrupa’nın ahvâl-i ‘umûmiyye- sine ta’alluk eden mesâ’il-i düveliy- yeden iken hiçbir tarafdan müdâhale vukûbuldu mu? Sâ’ir devletlerin müstefîd olduğu hukûkdan biz niçün müstesnâ olalım (Namık Kemâl,
Tasvîr-i Efkâr, 458: 2-3).

Avrupa’da uygulamalar böyle olduğu halde devletlerin Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdahale etmesinin anlamsızlığına değinen Namık Kemâl, bunun Osmanlı Devleti’ne çok zararının dokunduğuna işaret eder. Zira Girit örneğinde olduğu gibi dış müdahale sonucunda Osmanlı Devleti öyle bir hale düşecektir ki, kendini korumakta güçlük çekecektir (Namık Kemâl, Hürriyet, 4: 3). Namık Kemâl Girit’e dış müdahalenin bertaraf edilmesi için bir takım idarî düzenlemelerin yeterli olacağı inancındadır:
Nizâmât-ı esâsiyye ve meclisin ta- limât-ı idâresi i’lân olundukdan sonra Girid usâtı gibi vatanın dâ’ire-i it- tihâdından çıkmak isteyenleri himâyeye kimin haddi olur? ve mühassasât-ı dîniyye gibi bedelinde birkaç kat emlâk zabt olunmuş bir şey1e kim ne diyebilir? (Namık Kemâl, Hürriyet, 4: 1).
Namık Kemâl Girit isyanının etrafını, Yunanistan’ın Girit tasavvurları, Büyük Devletlerin Girit politikaları ve Osmanlı Devleti’nin meseledeki yaklaşımları ve bunun etkilerini açıklayarak oluşturur. Bu konuda ilk olarak Yunanistan’ı ele alabiliriz. Namık Kemâl, Yunanistan’ın Girit’i ilhak etmeyi resmi politikalarının bir parçası olduğunu ifade eder (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 1). O, Yunanistan’ın bu politikalarında büyük devletlerin himayesini sağlamaya çalıştığını söyler (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 425: 1). Ancak devletlerin bu tutumunun yanlışlığını;
Yunan Devleti’nin hiçbir surette kendisine taalluku olmayan böyle bir meselede resmen ortaya çıkarak, orta- ya koyduğu iddi’ânın devletlere asla mazarrat-ı ehemmiyet olmayacağı
meczûmemizdir. Fakat şurasını fev- ka’l-gaye ta’accüb etmekteyiz ki,
Yunân Devleti bu istinâdâtı için hükûmetine mi beyân ediyor? Düvel-

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 10:47


i Muazzama’nın Girid’de konsolosları yok mudur, var ise onlar Hristiyan’ın halini bilmezler mi? (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 425: 1)
ifadeleriyle açıklamaya çalışır. O, Yunanlıların böyle asılsız iddialar üzerine bile-isteye gitmelerini doğru bulmamaktadır ve onlar, bu tavırlarıyla Girit’teki Hristiyanların mevcut durumuna zarar vereceğini belirtir.
Namık Kemâl, asilerin Girit’in ilhakına meşruiyet zemini oluşturmak için buradaki Hristiyanların mazlumiyetinden bahsetmesine tepki gösterir. Bu iddiaların da dayanaksız olduğunu ifade ederek eleş- tirir ve <hemşehrilerinde olmayan bir fa’îdeye malik oldukları halde nasıl mazlûmiyetlerinden bahs olunur. Yunan içinde bu kadar feva’idden hisse-mend olmuş bir karye var mıdır diye sorar (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 425: 1). Yunanlıların adadaki faaliyetlerini gözler önüne sererek Girit’teki karışıklığın esas kaynağını ortaya koyar:
Şimdi Yunânlılar Girid meselesinde bize ne mu’âmele etti? Devletlerinin gözü önünde alenî cemiyetler yaptılar, isyâna para ve mühimmât ve adamla mu’âvenet ettiler. Bunlar için mahsûs korsanlar tertîb eylediler< Zambrakaki Kronios gibi zabitler üniformalarıyla isyâna riyâset eyledi. < Şira’da mukaddema Giridli Müslümanı parçaladılar ve mu’ahharan bir Osmanlı zabitini yaraladılar (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 2).
Namık Kemâl verdiği bu bilgilerle Yunanlıların Girit olaylarındaki rolünü ortaya koymuştur. Yunanlıların amacının Girit’in Yunanistan’a ilhakı olduğu bütün açıklığıyla ortada durmaktadır. Namık
Kemâl bunu, şu cümlelerle açıklar:
<düvel-i ecnebiyenin konsoloslarına istid’a ve ilân ve kararnâme namlarıyla verdikleri evrâkı göstermek
kifâyet eder ki, bunlarda mazlûmiyet-

ten şikâyet olunarak hükûmetin
ta’dili değil Yunanistan’a tahvîli is- tenilmiştir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 1).
Yunanistan Girit’teki faaliyetlerini Osmanlı Devleti’nin uluslararası hukukunu ihlâl edecek tarzda sürdürmektedir:
İmdi Girid Devlet-i Aliyye tasarruf-ı medîd ile hakken ve ba-husûs (<) tamamiyet-i mülk ve bendini hâvi olan Paris ahidnâmesiyle mukâvele- ten mülküdür. Yunanlıların harekât-ı vaki’asından asker sevketmek, korsan tertîb etmek, isyâna her türlü i’ane eylemek vükelası tarafından politikamız ona ma’ildir‛ diyerek Girid’i istediklerini resmen ilan [ettiler] (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 2).

Yunanistan’ın bu faaliyetleri karşısında Osmanlı Devleti’nin kendi topraklarını koruma hakkına olduğu, yine Namık Kemâl tarafından ifade edilir (Namık
Kemâl, Hürriyet, 27: 2). Namık Kemâl’e göre Yunanlıların Girit’te çıkardığı kargaşa ve işlediği cinayetler kesin savaş nedenidir: Devlet-i Aliyye’nin Şira’da parçalanmış olan ademlerin ihkâk-ı hakkına Yunan’ın muvafakat etmesi üzerine, kezalik Devlet-i Aliyye bi-hakkın ilân-ı harb edebilir (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 2).
Namık Kemâl Yunanlıların gelenek haline getirdikleri Girit politikası mucibince Girit ahalisi ve usatını meşru hükûmetleri aleyhine isyana teşvik ettiklerini söyler ve Yunanlıların Giritli eşkıya taifesine maddi yardım yaptığını açıklar (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 2-3). Yunanlılar Girit’teki isyanın başarıya ulaşması için aktif bir şekil- de Girit’e insan kaynağı da sağlamaktadır (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 1). Ancak bütün bunlara rağmen, Namık Kemâl meselenin geri dönülmez olmadığını da şöyle ifade eder:
< Yunanistan’ın Girid’e korsan ve eşkıya irsâlinin önü alınmak icâb eder. Andan sonra mes’ele biter (Namık Kemâl, Hürriyet,

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANIYrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Kas 2019, 11:01

27: 5).

Asilerin Girit’teki faaliyetlerini organize etmek ve buna finansman sağlamak Yunanistan’ın tek başına yapabileceği bir şey olmadığını da sözlerine ekler (Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 2-3). Namık Kemâl’e göre bu finansman işini Amerika yapmaktadır ve bunun için şu nedenler yetmektedir:



Amerika me’mûrunun ‘alenen Girid ihtilâline sahâbet gösterüb adanın Yunanistan’a terki nasîhâtinde bu- lun*acak+ <Girid’in terkiyle Ameri- ka cumhuruna Avrupa politikasına vesîle-i müdâhale ver*ecek+ < *ve+ Amerika cumhuru Avrupa’ya tırnak iliştirecektir+ (Namık Kemâl, Hürriyet, 20: 2).


Bu gerekçeler, Amerika’nın Girit’teki isyan haline maddi-manevi destekte bulunmasına yetecek deliller sunmaktadır. Namık Kemâl’e göre sonuçta zarar gören ada halkı ve ada olmuştur (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 458: 1-2).

1866-1869 Girit İsyanı ve Uluslararası Arena

Büyük devletler Girit Meselesi’ni Şark Meselesi çerçevesinde değerlendirmiş- lerdir. Namık Kemâl’e göre, Avrupa’da işlenen Şark Meselesi, Osmanlı Devleti’nin etrafında meydana gelen olayları içerecek şekilde ele alınmaktadır:


Girid Meselesi’nin zuhuru üzerinde Avrupa’da bir takım gazeteler Şark Meselesi tecdîd efkârıyla evvela
usâtın mağdûriyeti hali, saniyen sâ’ir eyâlet-i Osmaniye’nin ihtilâli, salisen buralarda İslamiyet baki oldukça te- rakki-i medeniyetin fıkdanı ihtilâli iddiasına kıyam ederek birinci derece- de erbâb-ı ihtilâlin is’af-ı âmâli ikinci derecede hudûd üzerinde bulunan bir takım memâlikimizin düvel-i mücâvi- reye ilhâkı hakkındaki tasavvurât-ı malûmenin fiile isâli üçüncü derecede bu kıtada bulunan hükûmet-i İslami- yenin bütün bütün izmihlâli talebiyle silâha müraca’at olunmasını devletle re tavsiye etmişti (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 430: 1-2).


Görüldüğü gibi Avrupa basınında işlenen Şark Meselesi, çok yönlü amaç ve beklentilere cevap verebilecek bir şekilde tanzim edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin bir toprağı olan Girit üzerinde de politika tan- zimleri için aynı meselenin sürekli gün- demde tutulması, Şark Meselesi’ne işlerlik kazandırması bakımından önemlidir.
Büyük devletlerin Girit Meselesi’ne yaklaşımları Şark Meselesi çerçevesinde şekillendiğinden büyük devletlerin hemen hepsini ilgilendiren Girit Meselesi, Avrupa siyasetini etkilemiştir. Bunda büyük devlet- lerin gerek Akdeniz’de dengeleri lehine çevirmek gerek Osmanlı Devleti’nin top- raklarından pay kapmak gerek Hristiyanla- rın koruyucusu olmak ve gerekse Avrupa siyasetinde hâkim güç olmak istemeleri etkili olmuştur. Bu yüzden büyük devletler Girit Meselesi ile ilgilenmişler ve Girit’teki vaziyeti kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde tanzim etmeye çabalamışlardır.
Namık Kemâl büyük devletlerin Girit üze- rindeki hesaplarını ve bunu sağlayacak politikalarını şöyle açıklamaya çalışır:




Giridliler hakkında muhabbeti mü- beyyin olmak üzere her büyük devle- tin en küçük me’mûrlarına gerek sahîh gerek yanlış isnâd olunan söz- lerin en hakîkî politikasını bu işe idhâl etmeğe kifâyet eder. Bu isnâdât kabilindendir ki Prusya ile Amerika biri Almanya’yı zabt etmek ve biri Akdeniz’de bir adaya tasarruf eyle- mek içün Rusya ile birleşdiklerinden şübhe olunmuş idi (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 462: 1).





Namık Kemâl’in burada söyledik- leri, büyük devletlerin bir anda nasıl birbir- leriyle anlaşabileceklerine önemli bir delil- dir. Avrupa’nın siyasî konjonktüründe
meydana gelen hızlı değişmeler, özellikle Şark Meselesi etrafında Osmanlı Devle- ti’nin sürekli gündeme gelmesine sebep

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir