Girit Nedir

Girit ve Girit Türkleri ile ilgili Haberler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Girit Nedir

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Eyl 2019, 21:14

Girit Nedir

Girit adası elverişli coğrafi durumundan ötürü yunan mitolojisinde derin yankılar bırakmış olan canlı ve hareketli bir kültür hayatı yaşamıştır. Girit'in yunanlılar çağındaki önemiyle hiç de orantılı olmayan bu mitos bolluğu ve çeşitliliği mitosların nitelikleri ve bunlarda görülen yunanlı olmayan adlar bakımından, daha çok anadolu'ya yönelmiş eski bir uygarlığa işaret eder niteliktedir. Yapılan arkeolojik incelemeler bütün ege bölgesinde olduğu gibi girit'te de paleoletik çağa ait eserlerin fazla bulunmadığını buna karşılık oldukça ilerlemiş bir neolitik kültürü bulunduğunu açığa çıkarmıştır. Taş temeller üzerinde kerpiç duvarlı, çeşitli büyüklükte mekanlardan meydana gelen dört köşeli bir ev, knossos'ta sarayın altında bulunmuştur. Ev kalıntıları arasında elde edilen değirmen taşları, bu insanların yalnız balıkçılık ve avcılıkla değil tarımla da uğraşmış olduklarını da göstermektedir. Silahlar ve çeşitli araçların yapılmasında taş, kemik ve melos adasında getirilen obsidien taşı kullanılmakta, bütün bu taş eserler özenle işlenmekte ve perdahlanmaktadır. Bu dönem girit keramikleri siyah, gri ya da toprak renginde, iyi temizlenmemiş bir kilden yapılmış oldukça kaba kaplardan ibarettir. geç neolitik dönemde ise koyu bir zemin üzerine kırmızı boya ile yapılmış bezekleri kapsayan boyalı vazolar ortaya çıkmıştır. Bu vazoların yanında yine kilden yapılmış büyük bir kısmı kadın şeklinde olan idollere de rastlanmıştır. Bu tarımsal kültür, idolleri ve seramikleri ile bağlar göstermekte, (en çok hacılar ve çatalhöyükle) ve esas itibari ile dördüncü binyıla ait olduğu anlaşılan neolitik çağda girit adasında anadolu'lu ya da bunlarla yakın akraba insanların yaşamış olduğuna işaret etmektedir.
Girit'te i.ö. 3000/2800 ile 2000 arasında taş döneminden maden dönemine girilmeye başlanmıştır. Bu zamanda adanın ençok orta ve doğu kısımlarının nüfusu yoğundur. Bu çağ insanları mesera ovasında bulunan 12'den fazla yerleşme yerlerindeki evlerin yanında mezar yapılarına da önem vermeye başlamışlardır. Neolitik geleneği sürdüren, siyah, gri ya da toprak rengi ilkel kapların yanında çömlekçi çarkının kullanılması sayesinde düzenli şekiller alan vazolar yapılmaya başlanmıştır. Bu dönemde beyaz, krem ya da açık sarı bir zemin üzerine parlak kırmızı bir boya ile yapılmış geometrik kaplar alevli ateşte pişirilerek kullanılmıştır. Bu devirde şehirlerin başında krallar ya da beylerin bulunduğu ve bazı sınıfların meydana çıktığı görülmektedir. Üçüncü binyılda adada esas itibari ile barış ve sükun ortamı sürmüş olacak ki yerleşme yerlerinin çevresinde hiç bir tahkimat izine rastlanmamıştır.
Girit Adası
Girit, (Eski Yunanca: Krētē; modern Yunanca Κρήτη - Kriti)- (Osmanlıca گريد) Yunanistan'ın en büyük, Akdeniz 'in beşinci büyük adasıdır. Ege denizi'nin güneyinde yer alır.

Girit dünyaca tanınmış bir turizm merkezidir. En ilgi çeken turistik ziyaret yerleri arasında Knossos, Faistos ve Gortis 'deki arkeolojik sitler, Retimnon (Resmo)'daki Venedik kalesi ve Samarya, Aya İrini ve Aradena geçitlerinin doğal güzellikleri sayılabilir.

Girit Avrupa'nın ilk uygarlıklarından biri olan Minos krallığına (yaklaşık MÖ 3000-1400 arası) beşiklik etmiştir.
Giritin Coğrafyası
Girit Yunanistan'ın 13 idari bölgesinden biridir. Yunanistan'ın en büyük, Doğu Akdeniz'in Kıbrıs 'tan sonra ikinci büyük, Akdeniz'in beşinci büyük adasıdır. Girit Ege Denizi'nin güney sınırlarını belirler ve yüzölçümü 8,336 km²'dir. 2005 itibariyle nüfusu 650,000'dir. Adanın uzunluğu 260 km olup, genişliği ise Diyon burnu ile Litinon burnu arasındaki 60 km'lik en geniş mesafeden, doğu ucundaki Yerapetre kıstağında sadece 12 km'lik bir mesafe arasında değişmektedir. Girintili çıkıntılı sahil şeridinin toplam uzunluğu 1,000 km'ye ulaşmaktadır. Yunanistan anakarasının yaklaşık 160 km güneyinde yer alır.

Ada oldukça dağlık bir araziye sahiptir ve bu özelliğini en batıdan en doğuya uzanan aşağıdaki sıradağ zincirleri boyunca korumaktadır:
Lefka Ori veya 'Ak Dağlar' (en yüksek noktası 2452 m)
İdi sıradağları (en yüksek noktası Psiloritis 2456 m)
Dikti dağları (en yüksek noktası 2148 m)

Bu dağlar zincirinin arasında Lasiti, Omalos ve Nida ovaları gibi verimli düzlükler, Diktaion ve Idaion mağaraları ve ünlü Samarya geçidi gibi tabiat harikaları yer almaktadır.
Girit Adasının İklimi
Girit iki farklı iklim kuşağının etkisindedir: ağırlıklı olarak Akdeniz iklimi ve yer yer Kuzey Afrika iklimi. Bu durumuyla Girit özellikle ılıman iklimin etkisi altındadır. Nemlilik denize yakınlığa göre değişmekte, ovalarda kışın kar yağışı istisnai kalırken dağ zirvelerinde sık sık görülmektedir. Yazları sıcaklık 25-35 derece arasında değişmektedir. Güney kıyılarında yer alan ve Kuzey Afrika ikliminden etkilenen Mesara ovası ve Asterusya dağları gibi bölgelerde yazlar daha sıcak ve uzun geçmektedir.
Girit Adanın Ekonomisi
Evvelce tarıma dayalı olan Girit ekonomik yapısı 1970'lerden itibaren temelden değişmeye başlamıştır. Tarım ve hayvancılık ada ekonomisinde hala önemli bir paya denk gelmekle birlikte, adanın ikliminden ve engebeli coğrafyasından kaynaklanan engeller nedeniyle tarıma dayalı sanayi üretimi belli bir düzeyin ötesine gidememiş, ancak özellikle turizm ile bağlantılı hizmetler sektörlerinde kaydadeğer ilerlemeler sağlanmıştır. Yine de özellikle zeytincilik adada oldukça gelişmiş olup, resmi kayıtlara göre 300.000 zeytin ağacı bulunmaktadır. Girit'te kişi başına düşen yıllık gelir Yunanistan ortalaması ile aynı düzeyde olup, işsizlik ise ülke genelindeki oranın yaklaşık yarısı düzeyinde seyretmektedir.

Adada üç büyük havaalanı bulunmaktadır: Heraklion'daki (Kandiye) Nikos Kazancakis havaalanı, Hanya'daki Daskaloyannis askeri havaalanı ve Sitia'daki yeni açılmış sivil havaalanı.
Girit Adasındaki Yerleşim birimleri
Girit'in başlıca şehirleri:
Heraklion (Iraklion veya Kandiye) (nüfus 150.000)
Hanya (nüfus 75.000)
Retimnon (Resmo) (nüfus 32.000)
Yerapetre (nüfus 23.800)
Ayos Nikolaos (nüfus 19.400)
Sitia (Sitya) (nüfus 14.500)
Yönetim birimleri
Kandiye Heraklion, Kötüryo, Temnos, Rizo, Piryotiçe, Maloviz (Moloviz), Menufaç, Mirabela, Kenuryo, Pedya, Petriye, Ayamiron, Kastel Hanya Hania, Kisamo (Kisamu), Apokoron, Selne (Selino), Kandanos Resmo Retimnon, Milayotmo, Milopotamu, Humeiri, Marona, Amari (Amarya), Amari-Apometalos köyü, Amari-Hrisis köyü, Amari-Aposti köyü Esfakye Esfakye (İsfakiye, İsfaksiye, İsfakye, Esfakiye), Eyuvasil (Ayvasil), Eyuvasil-Kumya köyü, İzzeddin, Suda, Vianos Laşit Lassithi (Laşid), Esine, Yerepetre (Yerapetre), Ayanikola, Estiye (Sitia)
İdari yapı
Girit adası 4 vilayete (Yunanca nomos, νόμοι) ayrılmıştır. Bunlar:
Hania
Heraklion
Retimnon
Lasiti

Amatör radyoculuk açısından Yunanistan'dan ayrı bir bölge olarak telakki edilmektedir. Alan kodu SV9'tür. Ayrıca, Ortodoks mezhebi idari yapısı açısından Girit Başpiskoposluğu, Atina merkezli Yunanistan otosefal kilisesi'ne değil, Fener Patrikhanesi'ne bağlıdır ve Oniki Adalar ve diğer bazı Ege adaları'nın metropolitlerini idaresi altında toplamaktadır. Girit halkının kendisini Yunan dünyasının diğer bölgelerinden farklı görme dürtüsü yüksektir ve zaman zaman spazmodik ve folklorik boyutları pek de aşmayan ayrılıkçı hareketler cereyan etmiştir.
Girit Adası ve Turizm
Girit Yunanistan'ın en popüler turizm bölgelerinden biridir. Yunanistan'a turistik girişlerin % 15'i Kandiye Heraklion havaalanından veya limanından gerçekleşmektedir, bu şehre inen charter uçaklarının sayısı Yunanistan'a inen toplam charter uçaklarının beşte birine denk gelmektedir. 2004 içinde toplam iki milyon turist Girit'i ziyaret etmiştir. Girit'te turizm Yunanistan genelinden de daha hızlı gelişmektedir. 1986-1991 döneminde Girit'teki otel yatak sayısı % 53 artarken Yunanistan'ın diğer bölgelerinde bu artış % 25'de kalmıştır. Lüks otellerden aile pansiyonlarına her çeşit turistik tercihe hitap edecek altyapı mevcuttur.
Girit Adasının Tarihi
Ada, Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu egemenliklerinden sonra Arap işgaline uğramış ve 828-961 arasında Abbasiler'e bağlı Hafsiler tarafından yönetilmiştir. 6 Mart 961'de tekrar Doğu Roma egemenliğine girmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun çözülme döneminde Venedikliler tarafından ele geçirilmiştir.

Girit, 1645'de I. İbrahim saltanatı döneminde Sünbül Ağa hadisesinin tetiklemesi üzerine başlatılan fetihle Osmanlı idaresine geçmiş, Venedik Cumhuriyeti'nin ada üzerinde 1204'den beri devam eden hakimiyetine böylece son verilmiştir. Adanın hemen hemen tamamı ve bu arada Hanya ve Resmo gibi önemli kentler Osmanlı İmparatorluğu tarafından kolaylıkla fethedilebilmişse de, en büyük merkez olan Kandiye kalesinin alınması 24 yıl sürmüş, 1669'da Fazıl Ahmet Paşa tarafından tamamlanabilmiştir.

Adanın Osmanlı hakimiyetine geçişi ile Venedik Cumhuriyeti 'nin Doğu Akdeniz'de yüzyıllardır süregelen önemli rolü son bulmuştur. Ege Denizi'nde ve Mora'da Venedik hakimiyetinde kalan birkaç küçük ada ve kale de müteakip yıllarda Osmanlı Devleti tarafından alınmıştır. Bu durum, Osmanlı fütuhatı açısından, Fatih Sultan Mehmet zamanından beri teker teker alınan Ege adalarının ve kıyı kalelerinin ve nihayet 1571'de Kıbrıs'ın (yine Venedik'ten) alınmasının mantıklı bir uzantısını teşkil etmiştir.

24 yıllık fetih ve hemen sonrasında, ilki Batı Avrupa medeniyeti açısından, ikincisi de Osmanlı kültür mozayiği bakımından önem arzeden iki ilginç gelişme cereyan etmiştir. Ada halkı 450 yıl süren Venedik yönetimi bünyesinde orijinal bir entelektüel kültür ve zümre yetiştirmiş bulunmaktaydı. Bu oluşumda Girit'in antik çağlardan beri muhafaza ettiği özgün benliğin ve 1453 'den sonra Bizans kültür odaklarının artık tarihe karışmalarının veya köklü bir kimlik değişimi yaşamalarının da etkisi olmuştur. Osmanlı fethi ile birlikte Venedikli Girit kültürel birikimin temsilcilerinden bir kısmı eski idarecileri ile birlikte Batı Avrupa'ya geçmişlerdir. Batı Avrupa 'da aydınlanma çağı ruhunu besleyecek olan bu Giritli aydın şahsiyetler arasında en önemlisi İspanyol resim sanatının temeltaşlarından biri haline gelecek olan El Greco, veya asıl adıyla Domenikos Theotokopulos'tu.

Aynı dönemde bir kısım Giritli de doğuya yöneldi. O dönemde olgunluk çağına ermiş bulunan Osmanlı bürokratik geleneğinin düzenli kayıtlarından takip edilebildiği üzere, fethin hemen ardından Girit yerli halkı arasında bir ihtidâ (İslamiyet’i kabul) süreci yaşandı. Osmanlı'nın Venediğe kıyasla dini inançlara müsamaha ve vergilendirme konularında ada halkı açısından kurtarıcı kimliğine bürünmüş olduğu rahatlıkla iddia edilebilir.

Girit'teki 250 yıllık Osmanlı yönetimi altında bu nüfus zaman içinde adaya Türk göçleri ile karıştı. Sonraki yüzyıllarda Girit Türkleri, bir yandan özgün bir kültür geliştirirken, bir yandan da Osmanlı Devleti'ne ve Anadolu'ya geri göçten sonra da Türkiye Cumhuriyeti'ne yönetim, edebiyat, bilim, eğitim alanlarında önemli katkılarda bulundular.
Girit Uygarlığı
Girit uygarlığı ya da Minos uygarlığı: Tunç çağında, bugün Yunanistan’a bağlı olan, Ege denizi içindeki Girit Adasında; MÖ. Yaklaşık 3500’lerde doğmuş bir uygarlık. Minos uygarlığı: MÖ.2700 ile 1450 yılları arasında, en parlak dönemlerini yaşadı ve eski gücünü yitirmesinin ardından Girit üzerinde “Miken” kültürü baskınlaşmaya başladı.

Girit uygarlığının, tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir adı olan “Minos” terimi: ülkenin mitolojik kralı “Minos”tan esinlenilerek İngiliz arkeologlar tarafından türetilmiş ve daha sonra köklü bir biçimde yerleşmiştir. Ancak: Giritlilerin bu dönemde kendilerini ne olarak adlandırdıkları bilinmemektedir. Eski Mısır kaynaklarında Keftiu, Sami dillerindeki Kaftar ve Suriye’deki Mari kentinde bulunan yazıtlarda Kaptara olarak geçen bir yer adının Girit Adasına ait olduğu sanılmaktadır.

Girit uygarlığının dağılmasından sonra, ortaya çıkan “Odysseia destanı”nda, Homeros, Girit’in yerlilerini “Eteokritiki” olarak adlandırmıştır. Bunların, Girit uygarlığının yıkılması ile “Miken” uygarlığının oluşması arasındaki süreçte, önceden adada yaşayan Giritlilerin torunları oldukları sanılmaktadır.

Girit sarayları: adadaki arkeolojik kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkarılmış en önemli, en bilinen yapı türleridir. Bu saraylar, arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkarılan pek çok belgenin söylediklerine göre, yönetim işlerinin halledildiği noktalardı. Bugüne dek adada bulunan ve toprak altından çıkartılan her bir sarayın, kendine özel bir özelliği vardır ve hiç biri, birbirine benzememektedir. Ancak, kendilerini diğer yapılardan ayıran ortak özelliklere de sahiptirler. Her bir saray, iç ve dış merdivenler ile ulaşılabilecek çok katlı yapılardır. Sarayları oluşturan öğeler arasında kuyular, çok büyük kolonlar, depo ve kilerler ile geniş avlular da vardır.


http://girit.nedir.org/
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir