MAĞARALI KÖY (AGİOS VLASİOS) DERGĀHI

Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

MAĞARALI KÖY (AGİOS VLASİOS) DERGĀHI

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 20 Oca 2021, 17:32

MAĞARALI KÖY (AGİOS VLASİOS) DERGĀHI

Kandiye’nin on kilometre güneyinde ‘’Yukta’’ ve Türkler’in Karadağ dediği bir dağın batı yamaçlarında, yine Türkler’in Mağaralı Köy dediği bir köy vardır.
Burada Horasanlı Dergâhı’nın üçüncü dönem başlarında bir ikinci Bektaşi dergâhı daha kurulmuştur (1237). Kurucusu, Proyazadeler şöhretiyle bilinen ünlü, büyük ve zengin bir aileye mensup Mustafa Bey isminde bir kişidir.
Bu kişi Kandiye’de tahsilini tamamladıktan sonra köye çekilip ailesinin yanına yerleşir. Maneviyata meraklı olduğundan bir çok kitap getirerek gece ve gündüz bunları okumakla vakit geçirir. Kendisiyle birçok defa beraber olmuş olanların anlattıklarına göre; daima yanında bulundurduğu kitapların arasında Muhyiddin-i Arabi’nin Fususi’l Hikem’i, Cami’nin Nefahatü’l Üns’ü ve İsmail Hakkı’nın Şerh-i Muhammediye’si de varmış. Hatta bu kitaplardan birçok parçalar ezberinde olup sırası geldikçe okur ve okudukça bir coşkuya kapılırmış.
İsmail Hakkı’nın aşağıdaki paragrafı da bunlardan biridir:
‘’ Hakikatte muhakkikler yanında ferdâve imrûz yoktur. Ol rûza yâni rûz-i belâ’ya henüz şeb gelmemiştir. Ve Sûfi hâlâ ol gün içindedir. Zira âlem-i melekût enline zamân u mekân ve leyl ü nehar olmaz, bunlar âlem-i mülke ve ehl-i nâsûta göredir.’’ (Şerh-i Muhammediye, s.114).
(Gerçekte gerçeği arayanların yanında yarın (ahret) ve bugün yoktur. O gün, yani kaygılı günün gecesi henüz gelmemiştir. Ve sofu hâlâ o günün içindedir. Çünkü ruhlar alemi halkına zaman ve mekân, gece ve gündüz olmaz. Bunlar dünya malına ve insanlara göredir.)
Güzel rahvan atları da sevdiğinden daima birkaç tane besler ve zihnen yorulduğunda birine binip dolaşmaya çıkarmış. Şurası da yazılmaya değer: Horasanlı Dergâhı’na sık sık gider ve üçüncü dönemin açılışını yapmış olan Horasani Derviş Ali Baba ile görüşür, konuşurmuş.

Mustafa Bey, bir yaz günü, mülkü arasında bulunan bir bahçede Kaynarca ismiyle anılan bir su kaynağı yanındaki söğüt ağaçlarının gölgesinde birkaç kitapla baş başa vakit geçirirken uykusu gelir. Uyuyunca da bir rüya görür.
Bey uyandığında tamamıyla değişmiş, başka biri olmuştur. Kendisinde o derece bir değişiklik olmuştur ki, onu tanıyanlar bile bu yeni haline ne anlam vereceklerini bilemez olurlar. Mutasavvıfların eserlerini okuma düşkünlüğü de artık hissedilecek derecede azalmıştır.
O değişikliğin üzerinden uzun bir süre geçmeden bir gemiye binerek sefere çıkar. Antalya’nın Elmalı kasabasında Abdal Musa Sultan Asitanesi’ne (dergâhına) gider.Oranın postunda bulunan mürşit Koca İbrahim Dede’ye katılarak Derviş Mustafa olur.
Bir müddet orada kalıp tarikattaki yerini ve bilgisini pekiştirdikten sonra, vatanına dönerek kendi mülkü içinde bir dergâh kurar. Bunun üzerine tarikatını yaymak için kendisine mürşitlik verilir. Ve adet olduğu üzere icazetnamesi de eline teslim edilir.
Mustafa Dede (Mustafa Baba) mürşidinden bir emir daha almıştır ki, o da Hanya ve Resmo kasabalarında tarikatı yayacak dergâh bulunmadığından, kendi dergâhından başka, oralara gidip birer şube kurmasıdır. Hatta o kasabalarda bulunandostlara hitaben bir de mektup yazılıp, bunun için Dede’ye tam yetki verilmiş olduğu bildirilir.
Dede, 1236 senesinde döner. Köyün ferahlı ve manzaralı olan batı kenarındaki konağının bir köşesini ayırıp dergâh haline sokar. Ertesi sene de ibadete açar. İki ay sonra Hanya ve Resmo kasabalarına giderek almış olduğu emri yerine getirir. Bu konuya aşağı Hanya ve Resmo dergâhları bahsinde yeniden değinilecektir.
İşte Mağaralı Köy Dergâhı da buraya kadar anlatıldığı gibi kurulmuş olur ve Mustafa Dede kendisi posta geçer. Otuz beş senelik mürşitliği esnasında yüzlerce talibe nasip verir ve 1272 yılında Hakka yürür.
Tarikatın tarihi bakımından aşağıdaki huşuların yazılmasında fayda görülmüştür:
Dede’nin mürşitliği esnasında Engürü sancağındaki Kalender Veli Dergâhı’nın postnişini Musa Dede misafir olarak Girit’e gelmiş ve o aralıkta Hakka yürümüştür.
Mezarı bugün dergâh mezarlığında Dede’nin türbesi karşısında bulunuyor ve tarihi 1272’dir.
Oğlu Ali Baba kendisinden sonra posta geçeceğinden babasının ölümünden evvel, Elmalı’ya gitmiş, vaktin mürşidi Çallı Mustafa Dede’den nasip almış ve usul ve erkân öğrenmiş, ondan sonra mürşit olarak dönmüş ve babasının ölümü üzerine posta oturmuştur (1272).
Bu kişi ikinci mürşit olarak 14 sene posta oturmuş, dergâhı bir kat daha genişletmiş ve babası gibi o da birçok dost yetiştirmiştir.
1286 tarihinde Mustafa ve Hayrettin adlı iki evlat bırakıp dünyadan göçmüştür.
Vakıfname’deki vakıf hükümlerine göre, büyük oğlu Mustafa Bey, 29 yaşında iken Mustafa Baba olur ve posta geçer (1286).
Mağaralı Köy dergâhı’nın üçüncü mürşidi olan bu kişi vaktiyle babasından nasip almış, babası gibi tahsil görmüş ve ayrıca özel öğretmenlerden de ders alıp ilmi bilgilerini genişletmiştir. Eski tabirce mişarül-benan (parmakla gösterilir) seçkin bir kişidir. Hal ve davranışlarına şahit olan, meclisinde bulunup konuşmasını dinleyen her irfan sahibi kendisine adeta âşık olurmuş. Edebi terbiyesi, nezaket ve inceliği, temizliğe ve intizama merakı ideal derecesine yükselmiştir. Tarikatla ilgisi, muhabbeti olmayanlarla da çok defa bir araya gelir, her hususu rahatlıkla görüşür, konuşur ve tartışırmış. Ne olursa olsun fikrini açıkça belirtmekten de asla çekinmezmiş. Cömertliği de yüksek ahlakı oranındaymış. Sarıklı efendilerin her tabakasından dergâhına gelenleri layıkıyla ağırlar, onlara iltifat eder, ikramlara boğarmış.
Mustafa Baba 78 sene yaşamış, 51 sene mürşitlik yapmış ve bine yakın cana nasip vermiş ve 1337 yılının ilk yarısında göçmüştür.
Dergâhın postu vakıfname gereğince büyük oğula ait olduğundan, sıra kardeşi Hayreddin Bey’e gelmiştir. O ise Baba’nın ölümünde yurt dışında olduğundan ve Cihan Harbi’nin araya girmesiyle Girit’e gelmeyi geciktirmek zorunda kaldığından, engeller aşıldığında ise mübadele kıyametinin nefiri çalınmaya başlamış olduğundan, dönmesine neden kalmamıştır. Bu şekilde Mağaralı Köy Dergâhı da kapanıp gitmiştir.

GELENEKSEL KÜLTÜRÜYLE TÜRK GİRİT
TOPLUM/ÜÇÜNCÜ CİLT
ARAŞTIRMA,DERLEME,ÇEVİRİ
Ali Ekrem ERKAL


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir