HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 55 Mayıs - Haziran 2016
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR
Abdullah AYDIN
ÖZ
Girit, M. 1645–1913 yılları arasında iki yüz altmış sekiz yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu süre içerisinde kırk dört divan şairinin yetiştiği tespit edilmiştir. Hanyalı Nûrî Osman da Girit’te yetişen şairlerden biridir. Bu şairlere ait çok sayıda manzum ve mensur eser vardır. Bunlardan çok azı hakkında akademik çalışmalar yapılmıştır
Girit’te siyasi hayatın yanı başında, ondan daha hızlı gelişerek yaygınlaşan beşerî ve edebî bir hayat daha vardır. Coğrafi özellikler, yetişen sebze ve meyveler, giyim tarzı, bayramlar, savaşlar, salgın hastalıklar, ekonomik hayat, farklı din ve milletlerden oluşan halkın birlikte yaşayabilme tecrübesi gibi Girit’e ait pek çok şey Nûrî Divanı’nda görülebilmektedir. Ayrıca Giritli şairler ve çevresinde yaşayan halk da değişik sebeplerle şiirlere konu olmuştur.
Bu makalede Hanyalı Nûrî Osman kısaca tanıtılacak ve Divanı’ndaki Girit’e dair unsurlar paylaşılacaktır. Anahtar Kelimeler: Girit, Hanya, Nûrî, Divan, Sosyal Hayat.
REFLECTIONS ABOUT GİRİT FROM HANYALI NURİ OSMAN’S DİVAN
ABSTRACT
Crete was under the thumb of Ottoman Empire between the years of 1645–1913 for 268 years. It is estimated that 44 divan poets were brought up during that period. Hanyalı Osman Nuri is one of the poets who lived in Girit. There are a wide range of poetic and prose works belonging to these poets. Only a few of these works were studied academically.
There is a humane and litaral life just beside the political life in Crete. Many things about Girit like geographical characteristics, the vegetables and fruits grown in the area, dressing style, fests, wars, epidemics, economic life and the experience of the people from different religions and nations who try to live together can be seen in Nuri’s Divans. Moreover the poets from Girit and the people inhabiting around Girit have been the subject matter of his poems.
In this paper a brief information about Hanyalı Osman Nuri will be given and the elements about Girit in
his Divan will be shared.
Key Words: Creterete, Hania, Nuri, Divan, Social Life.
Giriş
Girit, Doğu Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonra ikinci büyük adasıdır. M. 1645–1913 yılları arasında iki yüz altmış sekiz yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Girit’te şüphesiz çok sayıda mimarî eser yapılmıştır. Fakat bunların pek çoğu, zamanla tahrip olmuş ve kaybolmuştur. Osmanlı Devleti’nin Girit’teki varlığını belgeleyen en önemli kaynak ise orada yaşayan şairler
* Bu makale, 8-9 Mayıs 2014 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen Uluslararası Mübadele Sempozyumu’nda
sunulan bildirinin gözden geçirilmiş hâlidir.
**Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Bingöl/Türkiye, e-mail: divansiiri@hotmail.com
25
Sayı: 55 Mayıs - Haziran 2016
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR
Abdullah AYDIN
ÖZ
Girit, M. 1645–1913 yılları arasında iki yüz altmış sekiz yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu süre içerisinde kırk dört divan şairinin yetiştiği tespit edilmiştir. Hanyalı Nûrî Osman da Girit’te yetişen şairlerden biridir. Bu şairlere ait çok sayıda manzum ve mensur eser vardır. Bunlardan çok azı hakkında akademik çalışmalar yapılmıştır
Girit’te siyasi hayatın yanı başında, ondan daha hızlı gelişerek yaygınlaşan beşerî ve edebî bir hayat daha vardır. Coğrafi özellikler, yetişen sebze ve meyveler, giyim tarzı, bayramlar, savaşlar, salgın hastalıklar, ekonomik hayat, farklı din ve milletlerden oluşan halkın birlikte yaşayabilme tecrübesi gibi Girit’e ait pek çok şey Nûrî Divanı’nda görülebilmektedir. Ayrıca Giritli şairler ve çevresinde yaşayan halk da değişik sebeplerle şiirlere konu olmuştur.
Bu makalede Hanyalı Nûrî Osman kısaca tanıtılacak ve Divanı’ndaki Girit’e dair unsurlar paylaşılacaktır. Anahtar Kelimeler: Girit, Hanya, Nûrî, Divan, Sosyal Hayat.
REFLECTIONS ABOUT GİRİT FROM HANYALI NURİ OSMAN’S DİVAN
ABSTRACT
Crete was under the thumb of Ottoman Empire between the years of 1645–1913 for 268 years. It is estimated that 44 divan poets were brought up during that period. Hanyalı Osman Nuri is one of the poets who lived in Girit. There are a wide range of poetic and prose works belonging to these poets. Only a few of these works were studied academically.
There is a humane and litaral life just beside the political life in Crete. Many things about Girit like geographical characteristics, the vegetables and fruits grown in the area, dressing style, fests, wars, epidemics, economic life and the experience of the people from different religions and nations who try to live together can be seen in Nuri’s Divans. Moreover the poets from Girit and the people inhabiting around Girit have been the subject matter of his poems.
In this paper a brief information about Hanyalı Osman Nuri will be given and the elements about Girit in
his Divan will be shared.
Key Words: Creterete, Hania, Nuri, Divan, Social Life.
Giriş
Girit, Doğu Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonra ikinci büyük adasıdır. M. 1645–1913 yılları arasında iki yüz altmış sekiz yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Girit’te şüphesiz çok sayıda mimarî eser yapılmıştır. Fakat bunların pek çoğu, zamanla tahrip olmuş ve kaybolmuştur. Osmanlı Devleti’nin Girit’teki varlığını belgeleyen en önemli kaynak ise orada yaşayan şairler
* Bu makale, 8-9 Mayıs 2014 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen Uluslararası Mübadele Sempozyumu’nda
sunulan bildirinin gözden geçirilmiş hâlidir.
**Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Bingöl/Türkiye, e-mail: divansiiri@hotmail.com
25
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
ve kaleme aldıkları eserlerdir. Girit’in Osmanlı hâkimiyetinde olduğu dönemde kırk dört divan şairinin yetiştiği tespit edilmiştir. Bu şairlere ait çok sayıda manzum ve mensur eser vardır. Bunlardan çok azı hakkında akademik çalışmalar yapılmıştır. Bu alanda yapılacak kitap, makale ve tez düzeyindeki çalışmalar, Girit’te bize ait olan maddî ve manevî daha pek çok kültür unsurunu ortaya çıkaracaktır.
Girit’te siyasi hayatın yanı başında, ondan daha hızlı gelişerek yaygınlaşan beşerî ve edebî bir hayat daha vardır. Bu hayat, siyasi durumdan etkilenen fakat çoğu zaman da beşerî duygularla adadaki ilişkilerin iyi bir düzeyde korunmasını sağlayan sosyal ve edebî içerikli yönüyle dikkat çekmektedir. Sosyal hayat bazen siyasi hayatın aynen yansıması bazen de yumuşatılarak halka aksettirilmesi şeklinde görülmektedir. Adadaki divan şairleri, hem Rumlara hem de Rumcaya hoşgörü penceresinden bakarak, sosyal ve edebî olan bu hayata onları da dâhil etme gayretinde olmuşlardır. Bu amaçla Rumca-Türkçe sözlükler ve bu dillerin kullanıldığı mülemma şiirler yazmışlardır. Böylece Girit’teki halkı yakından ilgilendiren her şeyi şiirlerine konu etmişlerdir.
Edebî eserler, meydana getirildiği toplumun maddî ve manevî kültür unsurlarından beslenir. Yazıldığı bölgenin sosyal yapısından izler taşır. Haluk İpekten, Divan Edebiyatında Edebî Muhitler adlı eserinin önsözünde; “Türk edebiyatının hangi şartlar altında gelişme imkânı bulduğunu araştırırken, sanatkârların bazı devirlerde ve bazı merkezlerde toplandıklarını görüyoruz. Bu topluluklar daima edebiyata ehemmiyet veren, cömertlikleri ile sanatkârları koruyan, kıymetli eserleri mükâfatlandıran şahsiyetlerin tesiriyle olmuştur. Böylece bu kümelenmelerden muhtelif devirlerde ve belirli şahsiyetlerin etrafında birer edebî muhit meydana gelmiştir.” (İpekten, 1966: 11) demektedir. Biyografi kaynaklarının taranmasıyla Girit’te de böyle bir edebî muhitin oluştuğu ve bu muhitin bir okul gibi çalıştığı görülmektedir.
Girit’te yetişen şairler hakkında makale ve kitap düzeyinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların hepsi tetkik edildiğinde Mustafa İsen’in 4 (İsen, 1997: 68), Ahmet Sevgi’nin 15 (Sevgi, 1994: 33-51), Filiz Kılıç’ın 21 (Kılıç, 2004: 275-294), Orhan Kurtoğlu’nun 20 (Kurtoğlu, 2006) şair tespit ettiği görülmektedir. Ayrıca bu kaynaklarda bahsedilmeyen fakat Hanyalı Nûrî’nin divanında isimlerine rastladığımız 8 şair daha vardır (Aydın, 2009b: 45-58). Bu çalışmalarda müşterek olan şairler dikkate alındığında Girit’te toplam 44 divan şairinin yetiştiğini görmekteyiz. Bu şairlerden Giritli Aşkî (Alper, 2005), Hanyalı Kâmî (Akyol, 2005), Hanyalı Nûrî (Aydın, 2009a), Sabrî (Uz, 2009) Hasan İlmî (Avcı, 2014) ve Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz ve diğerleri, 2000) divanları üzerine akademik düzeyde çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca Salacıoğlu’nun Mesnevileri (Kurnaz ve diğerleri, 2001) ile Hanyalı Nûrî’nin Tezkiresi (Kurtoğlu, 2006) de yayımlanmıştır.
Bu yazıda Hanyalı Nûrî Osman hakkında bilgi verilecek, Girit’in coğrafî, iktisadî,
sosyal hayat alanlarına yönelik olarak divanda verilen bilgiler paylaşılacaktır.
A. Hanyalı Nûrî Osman
Adı kaynaklarda Osman, Osman Nûrî, Nûrî Osman, Osman Emin, Nûrî olmak üzere beş farklı şekilde geçen şair, şiirlerinde Nûrî mahlasını kullanmaktadır (Aydın, 2009a: 4). Nûrî Osman, H. 1172/ M. 1758-1759 senesinde Girit adasının Hanya şehrinde doğmuştur (Barbaroszâde: 148b). Osmanlı Müellifleri’nde Girit’in Kandiye kasabasından olduğu
26
Girit’te siyasi hayatın yanı başında, ondan daha hızlı gelişerek yaygınlaşan beşerî ve edebî bir hayat daha vardır. Bu hayat, siyasi durumdan etkilenen fakat çoğu zaman da beşerî duygularla adadaki ilişkilerin iyi bir düzeyde korunmasını sağlayan sosyal ve edebî içerikli yönüyle dikkat çekmektedir. Sosyal hayat bazen siyasi hayatın aynen yansıması bazen de yumuşatılarak halka aksettirilmesi şeklinde görülmektedir. Adadaki divan şairleri, hem Rumlara hem de Rumcaya hoşgörü penceresinden bakarak, sosyal ve edebî olan bu hayata onları da dâhil etme gayretinde olmuşlardır. Bu amaçla Rumca-Türkçe sözlükler ve bu dillerin kullanıldığı mülemma şiirler yazmışlardır. Böylece Girit’teki halkı yakından ilgilendiren her şeyi şiirlerine konu etmişlerdir.
Edebî eserler, meydana getirildiği toplumun maddî ve manevî kültür unsurlarından beslenir. Yazıldığı bölgenin sosyal yapısından izler taşır. Haluk İpekten, Divan Edebiyatında Edebî Muhitler adlı eserinin önsözünde; “Türk edebiyatının hangi şartlar altında gelişme imkânı bulduğunu araştırırken, sanatkârların bazı devirlerde ve bazı merkezlerde toplandıklarını görüyoruz. Bu topluluklar daima edebiyata ehemmiyet veren, cömertlikleri ile sanatkârları koruyan, kıymetli eserleri mükâfatlandıran şahsiyetlerin tesiriyle olmuştur. Böylece bu kümelenmelerden muhtelif devirlerde ve belirli şahsiyetlerin etrafında birer edebî muhit meydana gelmiştir.” (İpekten, 1966: 11) demektedir. Biyografi kaynaklarının taranmasıyla Girit’te de böyle bir edebî muhitin oluştuğu ve bu muhitin bir okul gibi çalıştığı görülmektedir.
Girit’te yetişen şairler hakkında makale ve kitap düzeyinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların hepsi tetkik edildiğinde Mustafa İsen’in 4 (İsen, 1997: 68), Ahmet Sevgi’nin 15 (Sevgi, 1994: 33-51), Filiz Kılıç’ın 21 (Kılıç, 2004: 275-294), Orhan Kurtoğlu’nun 20 (Kurtoğlu, 2006) şair tespit ettiği görülmektedir. Ayrıca bu kaynaklarda bahsedilmeyen fakat Hanyalı Nûrî’nin divanında isimlerine rastladığımız 8 şair daha vardır (Aydın, 2009b: 45-58). Bu çalışmalarda müşterek olan şairler dikkate alındığında Girit’te toplam 44 divan şairinin yetiştiğini görmekteyiz. Bu şairlerden Giritli Aşkî (Alper, 2005), Hanyalı Kâmî (Akyol, 2005), Hanyalı Nûrî (Aydın, 2009a), Sabrî (Uz, 2009) Hasan İlmî (Avcı, 2014) ve Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz ve diğerleri, 2000) divanları üzerine akademik düzeyde çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca Salacıoğlu’nun Mesnevileri (Kurnaz ve diğerleri, 2001) ile Hanyalı Nûrî’nin Tezkiresi (Kurtoğlu, 2006) de yayımlanmıştır.
Bu yazıda Hanyalı Nûrî Osman hakkında bilgi verilecek, Girit’in coğrafî, iktisadî,
sosyal hayat alanlarına yönelik olarak divanda verilen bilgiler paylaşılacaktır.
A. Hanyalı Nûrî Osman
Adı kaynaklarda Osman, Osman Nûrî, Nûrî Osman, Osman Emin, Nûrî olmak üzere beş farklı şekilde geçen şair, şiirlerinde Nûrî mahlasını kullanmaktadır (Aydın, 2009a: 4). Nûrî Osman, H. 1172/ M. 1758-1759 senesinde Girit adasının Hanya şehrinde doğmuştur (Barbaroszâde: 148b). Osmanlı Müellifleri’nde Girit’in Kandiye kasabasından olduğu
26
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
yazılmış, ama doğum yeri olup olmadığına değinilmemiştir (Bursalı, 2000: 462). Nûrî, doğum yerinin Hanya olduğunu eserlerinde kendisi de belirtmektedir: Eyledik biz dahi dîvân-ı Giridde Nûrî
Gelmişiz Hanyaya düstûr-ı mükerremcesine (Nûrî, a: 195a)
Hanyavî olduguma şâhiddir
Zeylimin târîhidir nazm-ı Girid (Nûrî, d: 34b)
Nûrî, elli sekiz yaşında, 18 Safer 1230/ 30 Ocak 1815 tarihinde Pazartesi günü
Hanya’da vefat etmiştir. Vefatına Vehbî aşağıdaki tarihi düşmüştür:
Seb‘a-i seyyâreveş geldi mücevher târîhi Lücce-i nûra garîk ola o rûh-ı enveri
Fî 17 Safer Sene 1230 (Yakıt, 2003: 239)
Kaynaklarda Nûrî’nin ailesi hakkında detaylı bir bilgi yoktur. Sadece babasının Kolağası Ahmed Bey olduğu kaydedilmiştir (Tuman, 2001: 1110). Bilindiği üzere tezkirelerde şairlerin aileleri hakkında bilgi verilirken genellikle babaya dair bilgiler bulunur, bazen kardeş nadir olarak da anneye değinilir (Tolasa, 2002: 41; Kılıç, 1998: 127). Annesinin Nûrî’den iki sene sonra yani H. 1232/ M. 1817’de vefat ettiği belirtilmiştir (Barbaroszâde: 150a). Babasının yetmiş yedi yaşında öldüğü ve annesinin de ondan kırk iki yıl sonra vefat ettiği düşünüldüğünde annesinin çok uzun süre yaşadığı söylenebilir. Bu sebeple Barbaroszâde’nin verdiği yukarıdaki bilginin doğruluğu kesin değildir.
Nûrî’nin Emetullah, Hamide ve Ahmed Said Bey olmak üzere üç kardeşi vardır. Nûrî üçünün de vefatına tarih düşmüştür. Dolayısıyla hayatta olan ve Nûrî’den sonra vefat eden kardeşlerinin de olma ihtimali vardır. Yine kaynaklarda Nûrî’nin evlendiği ama hiç çocuğu olmadığı kaydedilmiştir.
Nûrî hakkında yazılan iki terceme-i hâl de öğrenim durumu hakkında bilgi verirken onun çok iyi yetiştiğine değinmişlerdir. Kâmî Yahya Efendi, kaleme aldığı biyografide Nûrî ile babasının bilgi düzeyi arasında bağlantı kurmuştur (Kurtoğlu, 2006: 98; Kâmî: 237a- 237b). Farsça, Arapça, Rumca mülemma şiirler ve Türkçe Rumca manzum bir lügat yazması onun ilmî yeterliliğini ortaya koymaktadır. Şair, ilmî seviyesini kendisi de dile getirmektedir:
Dü nüsha-ı hatıdır Nûrîyi eden me’zûn
Husûl-i ‘ilmine iki risâledir bâis (Nûrî, a: 124a)
Nûrî’nin mesleği kaynaklarda yeniçeri kâtipliği olarak geçmektedir (Kurtoğlu, 2006, 16; İnal, 1988: 1244; Tuman, 2001: 1110; İntibah, 1881: 33). Aynı zamanda kendisine zeamet olarak verilen ve Kandiye’nin Moros köyünde bulunan çiftlikle de meşgul olmuştur (Kâmî: 238a).
Nûrî, Celvetiliğe Şeyh Salacızade Mustafa aracılığıyla intisap etmiş ve kendisinden hilafet almıştır (Kurnaz ve diğerleri, 2001: 9). Salacıoğlu, Nûrî’ye hitaben yazdığı “hilafetnâme” ve “vasiyetname” ile ona irşat vazifesi vermiştir (Kurnaz ve diğerleri, 2000: 68-
27
Gelmişiz Hanyaya düstûr-ı mükerremcesine (Nûrî, a: 195a)
Hanyavî olduguma şâhiddir
Zeylimin târîhidir nazm-ı Girid (Nûrî, d: 34b)
Nûrî, elli sekiz yaşında, 18 Safer 1230/ 30 Ocak 1815 tarihinde Pazartesi günü
Hanya’da vefat etmiştir. Vefatına Vehbî aşağıdaki tarihi düşmüştür:
Seb‘a-i seyyâreveş geldi mücevher târîhi Lücce-i nûra garîk ola o rûh-ı enveri
Fî 17 Safer Sene 1230 (Yakıt, 2003: 239)
Kaynaklarda Nûrî’nin ailesi hakkında detaylı bir bilgi yoktur. Sadece babasının Kolağası Ahmed Bey olduğu kaydedilmiştir (Tuman, 2001: 1110). Bilindiği üzere tezkirelerde şairlerin aileleri hakkında bilgi verilirken genellikle babaya dair bilgiler bulunur, bazen kardeş nadir olarak da anneye değinilir (Tolasa, 2002: 41; Kılıç, 1998: 127). Annesinin Nûrî’den iki sene sonra yani H. 1232/ M. 1817’de vefat ettiği belirtilmiştir (Barbaroszâde: 150a). Babasının yetmiş yedi yaşında öldüğü ve annesinin de ondan kırk iki yıl sonra vefat ettiği düşünüldüğünde annesinin çok uzun süre yaşadığı söylenebilir. Bu sebeple Barbaroszâde’nin verdiği yukarıdaki bilginin doğruluğu kesin değildir.
Nûrî’nin Emetullah, Hamide ve Ahmed Said Bey olmak üzere üç kardeşi vardır. Nûrî üçünün de vefatına tarih düşmüştür. Dolayısıyla hayatta olan ve Nûrî’den sonra vefat eden kardeşlerinin de olma ihtimali vardır. Yine kaynaklarda Nûrî’nin evlendiği ama hiç çocuğu olmadığı kaydedilmiştir.
Nûrî hakkında yazılan iki terceme-i hâl de öğrenim durumu hakkında bilgi verirken onun çok iyi yetiştiğine değinmişlerdir. Kâmî Yahya Efendi, kaleme aldığı biyografide Nûrî ile babasının bilgi düzeyi arasında bağlantı kurmuştur (Kurtoğlu, 2006: 98; Kâmî: 237a- 237b). Farsça, Arapça, Rumca mülemma şiirler ve Türkçe Rumca manzum bir lügat yazması onun ilmî yeterliliğini ortaya koymaktadır. Şair, ilmî seviyesini kendisi de dile getirmektedir:
Dü nüsha-ı hatıdır Nûrîyi eden me’zûn
Husûl-i ‘ilmine iki risâledir bâis (Nûrî, a: 124a)
Nûrî’nin mesleği kaynaklarda yeniçeri kâtipliği olarak geçmektedir (Kurtoğlu, 2006, 16; İnal, 1988: 1244; Tuman, 2001: 1110; İntibah, 1881: 33). Aynı zamanda kendisine zeamet olarak verilen ve Kandiye’nin Moros köyünde bulunan çiftlikle de meşgul olmuştur (Kâmî: 238a).
Nûrî, Celvetiliğe Şeyh Salacızade Mustafa aracılığıyla intisap etmiş ve kendisinden hilafet almıştır (Kurnaz ve diğerleri, 2001: 9). Salacıoğlu, Nûrî’ye hitaben yazdığı “hilafetnâme” ve “vasiyetname” ile ona irşat vazifesi vermiştir (Kurnaz ve diğerleri, 2000: 68-
27
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
70; 2001: 9). Nûrî, tarikate sadece intisap etmekle mi yetindi ya da intisap ettiği yolda bir görev aldı mı? Bu konuda herhangi bir bilgi mevcut değildir. Çünkü o, tasavvufî kişiliğini şiirine fazla yansıtmayan bir şairdir.
Nûrî’nin “Divan (Aydın, 2015), Tezkîre-i Şu’arâ-yı Cezîre-i Girid (Kurtoğlu, 2006; Sariyannis, 2007: 79-99), Tuhfe-i Nûriyye (Nûrî, ç; Nûrî, b), Tezyîl-i Nûriyye (Nûrî, f; Nûrî, g), Tarîkü’l-ihtisâr (Nûrî, e: 36a- 36b), Târîh-i Girid (Nûrî, c) adlarında nüshaları tespit edilen altı eseri vardır. Nûrî’nin biyografisini yazan Barbaroszâde Şakir, “Dîvân-ı meşhûru ve sekiz cild kadar Mesnevî-i Şerîf Şerhi ve Kasîde-i Irakî Şerhi ile Târîh-i Giridi cem‘ ü te’lîfi ve tasnîf eyledigi Cografya ve nice Kelâm-ı Evliyâ’ullah Şerhi ile bunca lâyiha ve sânihaları kemâlât-ı hakîkiyyesine şühûd-ı ‘udûldür.” demektedir (Barbaroszâde: 148b). Bu kayıttan Nûrî’nin nüshaları tespit edilemeyen başka eserlerinin de olduğu anlaşılmaktadır.
B. Nûrî Divanı’ndan Girit’e Dair Yansımalar
1. Coğrafî Özellikler
Akdeniz’de Kıbrıs’tan sonraki en büyük ada olan Girit, Batı dillerinde Krete, Creta
şekillerinde yazılır. Araplar ise İkritiyye, Akritiş, İkritiş adlarını kullanmışlardır (Tukin, 1996:
85). Nûrî de Girit’in ada olduğunu belirtmektedir:
Dahı kundakdadır ol tıfl-ı Girid olmazsa
Haylî kundak bırakır Kal‘a-yı Hanya tutuşur (Aydın, 2009a: 642)
Tarıma elverişli toprağı az olan adada çok sayıda dağlık alan vardır (Ulum, 1286: 630).
Üzerinde fazla bitki örtüsü bulunmayan bu dağlar aynı zamanda birer taşlık gibidir:
Bu senglâh-ı Girid içre oldugum yegdir
Zararsız eylesem iş‘âl nâr-ı sûzânı (Aydın, 2009a: 159)
Dağlar adanın kuzey kesiminde kademeli olarak denize paralel bir şekilde uzanmaktadır. Güneyde ise denize dik durumdadır. Bu sebeple kuzeyin yani Hanya, Kandiye ve Resmo şehirlerinin bulunduğu tarafın iklimi güneye göre daha yağışlı ve güzeldir. Nûrî de Hanya ve Kandiye’de yaşadığı için Girit’in havasının, suyunun iyi olduğunu belirtmektedir:
Mu‘tedil âb u hevâsı cennet-âsâdır Girid
Rûm içinde ya‘nî bir iklîm-i ra‘nâdır Girid (Aydın, 2009a: 160)
Her tarafı denizle çevrili bir adada yaşayan Nûrî şiirlerinde deniz hayvanları ve
denizcilikle ilgili terimlere yer vermektedir:
Bir çürük köhne köpek lâşesi kokmuş murdâr Ahtapot yüzlü uyuz mürde gibi pejmürde
Hanyanın ez-cümle burc-ı fânûsu dîvârları
Münhedim olmuş yıkılmışdı suya lenger gibi (Aydın, 2009a: 183)
28
Nûrî’nin “Divan (Aydın, 2015), Tezkîre-i Şu’arâ-yı Cezîre-i Girid (Kurtoğlu, 2006; Sariyannis, 2007: 79-99), Tuhfe-i Nûriyye (Nûrî, ç; Nûrî, b), Tezyîl-i Nûriyye (Nûrî, f; Nûrî, g), Tarîkü’l-ihtisâr (Nûrî, e: 36a- 36b), Târîh-i Girid (Nûrî, c) adlarında nüshaları tespit edilen altı eseri vardır. Nûrî’nin biyografisini yazan Barbaroszâde Şakir, “Dîvân-ı meşhûru ve sekiz cild kadar Mesnevî-i Şerîf Şerhi ve Kasîde-i Irakî Şerhi ile Târîh-i Giridi cem‘ ü te’lîfi ve tasnîf eyledigi Cografya ve nice Kelâm-ı Evliyâ’ullah Şerhi ile bunca lâyiha ve sânihaları kemâlât-ı hakîkiyyesine şühûd-ı ‘udûldür.” demektedir (Barbaroszâde: 148b). Bu kayıttan Nûrî’nin nüshaları tespit edilemeyen başka eserlerinin de olduğu anlaşılmaktadır.
B. Nûrî Divanı’ndan Girit’e Dair Yansımalar
1. Coğrafî Özellikler
Akdeniz’de Kıbrıs’tan sonraki en büyük ada olan Girit, Batı dillerinde Krete, Creta
şekillerinde yazılır. Araplar ise İkritiyye, Akritiş, İkritiş adlarını kullanmışlardır (Tukin, 1996:
85). Nûrî de Girit’in ada olduğunu belirtmektedir:
Dahı kundakdadır ol tıfl-ı Girid olmazsa
Haylî kundak bırakır Kal‘a-yı Hanya tutuşur (Aydın, 2009a: 642)
Tarıma elverişli toprağı az olan adada çok sayıda dağlık alan vardır (Ulum, 1286: 630).
Üzerinde fazla bitki örtüsü bulunmayan bu dağlar aynı zamanda birer taşlık gibidir:
Bu senglâh-ı Girid içre oldugum yegdir
Zararsız eylesem iş‘âl nâr-ı sûzânı (Aydın, 2009a: 159)
Dağlar adanın kuzey kesiminde kademeli olarak denize paralel bir şekilde uzanmaktadır. Güneyde ise denize dik durumdadır. Bu sebeple kuzeyin yani Hanya, Kandiye ve Resmo şehirlerinin bulunduğu tarafın iklimi güneye göre daha yağışlı ve güzeldir. Nûrî de Hanya ve Kandiye’de yaşadığı için Girit’in havasının, suyunun iyi olduğunu belirtmektedir:
Mu‘tedil âb u hevâsı cennet-âsâdır Girid
Rûm içinde ya‘nî bir iklîm-i ra‘nâdır Girid (Aydın, 2009a: 160)
Her tarafı denizle çevrili bir adada yaşayan Nûrî şiirlerinde deniz hayvanları ve
denizcilikle ilgili terimlere yer vermektedir:
Bir çürük köhne köpek lâşesi kokmuş murdâr Ahtapot yüzlü uyuz mürde gibi pejmürde
Hanyanın ez-cümle burc-ı fânûsu dîvârları
Münhedim olmuş yıkılmışdı suya lenger gibi (Aydın, 2009a: 183)
28
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
Muhît-i ‘ışka salarsan sefîne-i hûşu
Gözet ki düşmen-i sevdâ ederse korsanlık (Aydın, 2009a: 754)
Girit’in başlıca şehirleri arasında Kandiye (Heraklion), Hanya, Resmo (Retimnon), Esfakye ve Laşit’i sayabiliriz. Nûrî’nin çeşitli sebeplerle divanına aldığı başlıca şehirler, karyeler, nahiyeler aşağıdaki beyitlerde görülmektedir:
Menba‘-ı zümre-i erbâb-ı suhendir Hanya
‘Andelîb-i suhenin rûhuna tendir Hanya (Aydın, 2009a: 870)
Giride mahz-ı hayr u meymenetdir şübhemiz yokdur Ki Konyadan şeref bulmuş serâyı şehr-i Kandyenin
Türbetü’l-cinândır hâk-i mezâr-ı enveri
Şehr-i Resmodur Giridde şübhesiz hayru’l-bikâ‘
Habbezâ cân-bahş imiş serv-âb-ı âb-ı Rafyolun
Menzil-i zevke güşâde bâbı âb-ı Rafyolun (Aydın, 2009a: 160)
Çekerim haylî ‘azâb Mornezde Ugradım çâre nedir bir köyle
Nevâzişkâr idi divânegâna nânı meydânda
Niçe yıllar Keyeso nâhiyesin tutdu in‘âmı (Aydın, 2009a: 161)
Elli yıldan mütecâviz mi degil İzdin
Hâne-i devleti mizyâf-ı garîbân her ân (Aydın, 2009a: 332)
Nâhiye-i Aykoronda kocamış eski sefîh
Hânedândan geçinir zannı ile lâ-teşbîh (Aydın, 2009a: 536)
Bu gice karye-i Çömlekçide varıp yatalım
Eşkıyâ mecma‘ına sonra gidip de çatalım (Aydın, 2009a: 538)
Topçular toplar ile gitdi Kaliyos koyuna Muntazır emre ki varsınlar o nâ-kes kûyuna
Yeniköy kurbuna vardıkda nüzûl etdi biraz
Eşkıyâyı sorarak köylüye hem kıldı nemâz (Aydın, 2009a: 539)
29
Gözet ki düşmen-i sevdâ ederse korsanlık (Aydın, 2009a: 754)
Girit’in başlıca şehirleri arasında Kandiye (Heraklion), Hanya, Resmo (Retimnon), Esfakye ve Laşit’i sayabiliriz. Nûrî’nin çeşitli sebeplerle divanına aldığı başlıca şehirler, karyeler, nahiyeler aşağıdaki beyitlerde görülmektedir:
Menba‘-ı zümre-i erbâb-ı suhendir Hanya
‘Andelîb-i suhenin rûhuna tendir Hanya (Aydın, 2009a: 870)
Giride mahz-ı hayr u meymenetdir şübhemiz yokdur Ki Konyadan şeref bulmuş serâyı şehr-i Kandyenin
Türbetü’l-cinândır hâk-i mezâr-ı enveri
Şehr-i Resmodur Giridde şübhesiz hayru’l-bikâ‘
Habbezâ cân-bahş imiş serv-âb-ı âb-ı Rafyolun
Menzil-i zevke güşâde bâbı âb-ı Rafyolun (Aydın, 2009a: 160)
Çekerim haylî ‘azâb Mornezde Ugradım çâre nedir bir köyle
Nevâzişkâr idi divânegâna nânı meydânda
Niçe yıllar Keyeso nâhiyesin tutdu in‘âmı (Aydın, 2009a: 161)
Elli yıldan mütecâviz mi degil İzdin
Hâne-i devleti mizyâf-ı garîbân her ân (Aydın, 2009a: 332)
Nâhiye-i Aykoronda kocamış eski sefîh
Hânedândan geçinir zannı ile lâ-teşbîh (Aydın, 2009a: 536)
Bu gice karye-i Çömlekçide varıp yatalım
Eşkıyâ mecma‘ına sonra gidip de çatalım (Aydın, 2009a: 538)
Topçular toplar ile gitdi Kaliyos koyuna Muntazır emre ki varsınlar o nâ-kes kûyuna
Yeniköy kurbuna vardıkda nüzûl etdi biraz
Eşkıyâyı sorarak köylüye hem kıldı nemâz (Aydın, 2009a: 539)
29
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
Oradan nehzat edip sürdü dilîrâne o at
Kılaki karyesine etdi teveccüh bi’z-zât (Aydın, 2009a: 541)
Hem Sarâylıya varıp yakdı iki hâneleri Karye-i Kanyaya ric‘at ederek geldi beri
Geldi Fıstıklıya ammâ iki gün oldu çü kış
‘Askere oldu yakîn yerlere varsın kış kış (Aydın, 2009a: 542)
2. Yetişen Ürünler, Yiyecek ve İçecekler
Halkıyla iç içe yaşayan, çiftliğinden gerekli verimi alamadığında şiirleriyle halkının durumuna tercüman olan Nûrî, Girit’te yetişen ürünleri de divanında zikretmektedir. Girit hakkında bilgi veren bir makalede “Girit’in başlıca hâsılât-ı arziyyesi şunlardır: Zeytin, ipek, şarap, kuru üzüm, yün, portakal, limon, bal, balmumu, badem. Pamuk ve keten dahi zer olunur.” (Ulum, 1286: 632) denilmektedir. Şemsettin Sami, ek olarak kahve, buğday, arpa, çavdar, yulaf, mandalina, fasülye, nohut, bakla, tütün, armut, ceviz, kiraz vd. ürünleri saymaktadır (Şemseddin Sâmî, 1896a: 3852).
Halkın geçim kaynağı arasında, zaman zaman çıkan savaş ve isyanlarla sekteye uğrayan, zeytin yetiştiriciliği büyük öneme sahiptir. Zeytinyağı ve sabunu Osmanlı döneminde ihraç edilen ürünler arasındadır. Kâmusu’l-Alâm’da 1891 yılında Hanya’da yedi sabun fabrikası ve Kandiye’nin önemli ihracat maddeleri arasında zeytinyağı olduğu kayıtlıdır (Şemseddin Sâmî, 1891: 1919; 1896b: 3698). Bu kadar yaygın olmasa da zeytinyağı ve sabun üretiminin Nûrî zamanında da varlığı kesindir:
Ebnâ-yı dehre söyleme esrâr-ı ‘ışkı kim
Andıkları ya sâbûn veya dühn-i zeyt olur (Aydın, 2009a: 667)
Şair, Târîh-i Girid adlı eserinde “Girid cezîresinin îrâd-ı ‘azîmi ve mahsûl-i cesîmi revgan zeyt oldugu …” şeklinde başlayan cümlesinde zeytinin revgan cinsinin daha yaygın ve meşhur olduğunu belirtmiş, divanında da bulunan aşağıdaki iki beyti iktibas ederek cümlesini tamamlamıştır (Nûrî, c: 10a).
Revganlar erdi mertebe-i ‘ıtr-ı şâhîye Âmed-şüd-i sefâ’in-i tüccâra kim bakar
İksîre hem-ser oldu Giridin lapantası
Kîmyâ dahı olursa diger kâra kim bakar (Aydın, 2009a: 698)
Aşağıdaki beyitlerde de Girit’te üretimi yapılan bal, kahve ve akik taşının meşhur
olduğu ifade edilmektedir:
Engübîn-i Giriddir sühanım
30
Kılaki karyesine etdi teveccüh bi’z-zât (Aydın, 2009a: 541)
Hem Sarâylıya varıp yakdı iki hâneleri Karye-i Kanyaya ric‘at ederek geldi beri
Geldi Fıstıklıya ammâ iki gün oldu çü kış
‘Askere oldu yakîn yerlere varsın kış kış (Aydın, 2009a: 542)
2. Yetişen Ürünler, Yiyecek ve İçecekler
Halkıyla iç içe yaşayan, çiftliğinden gerekli verimi alamadığında şiirleriyle halkının durumuna tercüman olan Nûrî, Girit’te yetişen ürünleri de divanında zikretmektedir. Girit hakkında bilgi veren bir makalede “Girit’in başlıca hâsılât-ı arziyyesi şunlardır: Zeytin, ipek, şarap, kuru üzüm, yün, portakal, limon, bal, balmumu, badem. Pamuk ve keten dahi zer olunur.” (Ulum, 1286: 632) denilmektedir. Şemsettin Sami, ek olarak kahve, buğday, arpa, çavdar, yulaf, mandalina, fasülye, nohut, bakla, tütün, armut, ceviz, kiraz vd. ürünleri saymaktadır (Şemseddin Sâmî, 1896a: 3852).
Halkın geçim kaynağı arasında, zaman zaman çıkan savaş ve isyanlarla sekteye uğrayan, zeytin yetiştiriciliği büyük öneme sahiptir. Zeytinyağı ve sabunu Osmanlı döneminde ihraç edilen ürünler arasındadır. Kâmusu’l-Alâm’da 1891 yılında Hanya’da yedi sabun fabrikası ve Kandiye’nin önemli ihracat maddeleri arasında zeytinyağı olduğu kayıtlıdır (Şemseddin Sâmî, 1891: 1919; 1896b: 3698). Bu kadar yaygın olmasa da zeytinyağı ve sabun üretiminin Nûrî zamanında da varlığı kesindir:
Ebnâ-yı dehre söyleme esrâr-ı ‘ışkı kim
Andıkları ya sâbûn veya dühn-i zeyt olur (Aydın, 2009a: 667)
Şair, Târîh-i Girid adlı eserinde “Girid cezîresinin îrâd-ı ‘azîmi ve mahsûl-i cesîmi revgan zeyt oldugu …” şeklinde başlayan cümlesinde zeytinin revgan cinsinin daha yaygın ve meşhur olduğunu belirtmiş, divanında da bulunan aşağıdaki iki beyti iktibas ederek cümlesini tamamlamıştır (Nûrî, c: 10a).
Revganlar erdi mertebe-i ‘ıtr-ı şâhîye Âmed-şüd-i sefâ’in-i tüccâra kim bakar
İksîre hem-ser oldu Giridin lapantası
Kîmyâ dahı olursa diger kâra kim bakar (Aydın, 2009a: 698)
Aşağıdaki beyitlerde de Girit’te üretimi yapılan bal, kahve ve akik taşının meşhur
olduğu ifade edilmektedir:
Engübîn-i Giriddir sühanım
30
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
N’eyleyim kand ü sükker-i Şâmı (Aydın, 2009a: 906) Giridin ehl-i dili lây-ı bâde-i Resmî
Degişmez a ‘aselin olsa da musaffâsı (Aydın, 2009a: 910)
Bunda neş‘et eder ey sâkî ‘akîk-i seyyâl
Kahve-i bâde-i gül-renge Yemendir Hanya (Aydın, 2009a: 870)
Haste-i derd-i fikr-i fâsid içün
Misli yok bir ‘ilâcdır kahve (Aydın, 2009a: 939)
Girit’te tütün yetiştiriciliği de vardır. Özellikle “Resmo’nun tütünü mahallince makbuldür (Şemseddin Sâmî, 1896a: 3854).” Kendisi de tütün içtiğini söyleyen Nûrî, bir gazeline redif olarak tütünü seçmiştir:
Dem-be-dem içse n’ola sâkî-i mestâne tütün
Yakışır ‘asr-ı dil-ârâyîde hûbâna tütün (Aydın, 2009a: 164)
Meyvelerden üzüm, kiraz, elma, şeftali, portakal; kuruyemişlerden fındık, badem ve
ceviz Nûrî Divanı’nda isimleri sayılan diğer yiyeceklerdendir:
Bir tâze kirâs-ı aldır ammâ leb-i Kanber
Bir sîb-i sefîd ‘inebdir ol gabgab-ı Kanber (Aydın, 2009a: 174)
Şifâdır Nûrî-i mahmûma hanım
Müyesser olsa şeftâlû-yı Kanber (Aydın, 2009a: 706)
Dil şerha şerhadır elem-i hecr-i yârdan
‘Aynıyla portakal gibidir dilim dilim (Aydın, 2009a: 820)
Fındıkcı olma bir ola yârin çü magz-ı levz
Kalbinde verme yer ikiye sen ceviz gibi (Aydın, 2009a: 908)
Nûrî Dîvânı’ndaki yiyecekler arasında daha çok meyveler bulunmaktadır. Bununla birlikte farklı gıdalarla da karşılaşmaktayız. Börülceye benzeyen bir fasülye türü olduğunu öğrendiğimiz mâş ve ekmek çeşidi olan sürencam bunlar arasındadır:
Taş olur mi‘dede agrıdır mâş Hikmet ü tıbba mugâyirdir mâş
Hacerü’l-esved-i hâlin o bütün öpdüm ben
Agzıma çâşnî-i kurs-ı sürencân geldi (Aydın, 2009a: 173)
31
Degişmez a ‘aselin olsa da musaffâsı (Aydın, 2009a: 910)
Bunda neş‘et eder ey sâkî ‘akîk-i seyyâl
Kahve-i bâde-i gül-renge Yemendir Hanya (Aydın, 2009a: 870)
Haste-i derd-i fikr-i fâsid içün
Misli yok bir ‘ilâcdır kahve (Aydın, 2009a: 939)
Girit’te tütün yetiştiriciliği de vardır. Özellikle “Resmo’nun tütünü mahallince makbuldür (Şemseddin Sâmî, 1896a: 3854).” Kendisi de tütün içtiğini söyleyen Nûrî, bir gazeline redif olarak tütünü seçmiştir:
Dem-be-dem içse n’ola sâkî-i mestâne tütün
Yakışır ‘asr-ı dil-ârâyîde hûbâna tütün (Aydın, 2009a: 164)
Meyvelerden üzüm, kiraz, elma, şeftali, portakal; kuruyemişlerden fındık, badem ve
ceviz Nûrî Divanı’nda isimleri sayılan diğer yiyeceklerdendir:
Bir tâze kirâs-ı aldır ammâ leb-i Kanber
Bir sîb-i sefîd ‘inebdir ol gabgab-ı Kanber (Aydın, 2009a: 174)
Şifâdır Nûrî-i mahmûma hanım
Müyesser olsa şeftâlû-yı Kanber (Aydın, 2009a: 706)
Dil şerha şerhadır elem-i hecr-i yârdan
‘Aynıyla portakal gibidir dilim dilim (Aydın, 2009a: 820)
Fındıkcı olma bir ola yârin çü magz-ı levz
Kalbinde verme yer ikiye sen ceviz gibi (Aydın, 2009a: 908)
Nûrî Dîvânı’ndaki yiyecekler arasında daha çok meyveler bulunmaktadır. Bununla birlikte farklı gıdalarla da karşılaşmaktayız. Börülceye benzeyen bir fasülye türü olduğunu öğrendiğimiz mâş ve ekmek çeşidi olan sürencam bunlar arasındadır:
Taş olur mi‘dede agrıdır mâş Hikmet ü tıbba mugâyirdir mâş
Hacerü’l-esved-i hâlin o bütün öpdüm ben
Agzıma çâşnî-i kurs-ı sürencân geldi (Aydın, 2009a: 173)
31
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
3. Giyim Tarzı
Çevresindeki hemen her konuyu şiir dünyasına taşıyan Nûrî, Girit’teki kılık kıyafetten, giyim tarzından da haber vermektedir. Bu beyitlerde şair Girit’te Türklere has yeşil kadife olduğunu, adadaki Ermeni veya ruhbanların mavi elbiseyle gezindiklerini söylemektedir:
Sipihrin atlâs-ı mâ’îden ise câmeleri
Bizim yerin de efendi yeşil katîfesi var (Aydın, 2009a: 689)
Mâ’î ferâceyle her dem ‘âlemi gezmek neden
Bilmezem ben Ermeni mi yohsa bir ruhbân mısın (Aydın, 2009a: 836)
Yine Nûrî Dîvânî’nda perniyan, ipekli, harvanî, istüfa, gezî, istebrak, kar yağdısı gibi
kumaş çeşitlerini görmekteyiz (Gürsu, 2002: 367- 370).
Perniyân-ı ruhlarında sanma ol şûhun çiçek
Bir musanna‘ kâse-i şâhânedir mercânlıdır (Aydın, 2009a: 169)
Şu köylü dil-beri medh etme etme horyadlık Mülâyemetli bezin şehr-reh-i îpeklisidir
Harvânî-i mutavvel-i nazmı yanında bu Bir muhtasarca ma‘nî-yi tenge kubûrdur
Nûrî kumâş-ı şi‘rin ola sâde dâ’imâ
İstüfa gibi ‘âlemi var mı tekellüfün (Aydın, 2009a: 170)
Döndü gül-i sûrîye yüzüm ‘illet-i teb mi
Yohsa sarı bir top gezî kâr-ı Hâleb mi (Aydın, 2009a: 425)
Niçün kar yagdısı çiçekli giyer bu hevâlarda
Şu Keşmirî binişler kızlara hep sıklet-efzâdır (Aydın, 2009a: 690) Kâlâ-yı vuslat akmişenin dil-berisidir
Sîm ü zer-i sirişk ile dil müşterîsidir (Aydın, 2009a: 171)
Bazı kumaş çeşitleri ise hammaddesi veya dokuma şekliyle değil de üretildiği şehrin
adıyla anılmaktadır:
Bu nevin o reng unutdurdu kumâş-ı Şâmı
Nûriyâ sen de bu kâleyle bezet endâmı (Aydın, 2009a: 395)
32
Çevresindeki hemen her konuyu şiir dünyasına taşıyan Nûrî, Girit’teki kılık kıyafetten, giyim tarzından da haber vermektedir. Bu beyitlerde şair Girit’te Türklere has yeşil kadife olduğunu, adadaki Ermeni veya ruhbanların mavi elbiseyle gezindiklerini söylemektedir:
Sipihrin atlâs-ı mâ’îden ise câmeleri
Bizim yerin de efendi yeşil katîfesi var (Aydın, 2009a: 689)
Mâ’î ferâceyle her dem ‘âlemi gezmek neden
Bilmezem ben Ermeni mi yohsa bir ruhbân mısın (Aydın, 2009a: 836)
Yine Nûrî Dîvânî’nda perniyan, ipekli, harvanî, istüfa, gezî, istebrak, kar yağdısı gibi
kumaş çeşitlerini görmekteyiz (Gürsu, 2002: 367- 370).
Perniyân-ı ruhlarında sanma ol şûhun çiçek
Bir musanna‘ kâse-i şâhânedir mercânlıdır (Aydın, 2009a: 169)
Şu köylü dil-beri medh etme etme horyadlık Mülâyemetli bezin şehr-reh-i îpeklisidir
Harvânî-i mutavvel-i nazmı yanında bu Bir muhtasarca ma‘nî-yi tenge kubûrdur
Nûrî kumâş-ı şi‘rin ola sâde dâ’imâ
İstüfa gibi ‘âlemi var mı tekellüfün (Aydın, 2009a: 170)
Döndü gül-i sûrîye yüzüm ‘illet-i teb mi
Yohsa sarı bir top gezî kâr-ı Hâleb mi (Aydın, 2009a: 425)
Niçün kar yagdısı çiçekli giyer bu hevâlarda
Şu Keşmirî binişler kızlara hep sıklet-efzâdır (Aydın, 2009a: 690) Kâlâ-yı vuslat akmişenin dil-berisidir
Sîm ü zer-i sirişk ile dil müşterîsidir (Aydın, 2009a: 171)
Bazı kumaş çeşitleri ise hammaddesi veya dokuma şekliyle değil de üretildiği şehrin
adıyla anılmaktadır:
Bu nevin o reng unutdurdu kumâş-ı Şâmı
Nûriyâ sen de bu kâleyle bezet endâmı (Aydın, 2009a: 395)
32
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
Bir degirmi basma Top-hâne işi kâfî ana
Kîse-i ma‘hûdun eskitdi gâyet dibekligin (Aydın, 2009a: 767)
Ruh-ı müceddidi gûyâ Haleb çiçeklisidir
Ya Hind kâlesinin penbe bir beneklisidir (Aydın, 2009a: 689)
Kumaşın biçilip dikilmesiyle elde edilen kıyafetler de Nûrî Divanı’nda işlenmektedir. Kabâ, gömlek, fes, başlık, sebz-ser; kadınların başörtüsü olarak kullandığı dülbent, şal, bürüncek bunlardan birkaçıdır:
O semen pîrehene uymuş o fetvâyî kabâ
Şâh-ı hûbân-ı cihândır u ‘aleyhi’l-fetvâ (Aydın, 2009a: 130)
Üstûfe-i visâli anın nîm-ten midir Endâmıma o kâle-i ser-â-ser midir ‘aceb
Dalfes gerek o tâze kız oglan lâleveş
Mânend-i lankoroz kocayanlar hotuzludur (Aydın, 2009a: 172)
Mest-i müdâm olmada ol yâr-i sebz-ser
Cevr eylemekde ‘âşıka gaddâr-ı sebz-ser (Aydın, 2009a: 685)
Çatlak kenârlı bez o dülbend ile bir mi
Şu mug-beçeden çevrelik al işte degirmi (Aydın, 2009a: 911)
Ruhsârına bak hattı yeşil şâlına uymuş
Şâlı dahı gül gibi ruh-ı âline uymuş (Aydın, 2009a: 732)
Bir bürüncek penbedir yârin degişmem haddini
Vâ‘izim vasfında itrâ etme istebrakları (Aydın, 2009a: 960)
Nûrî’ye göre döneminin en kıymetli kıyafet ise kâkum adlı yırtıcı bir hayvanın
derisinden yapılan kürktür:
Subh u ikbâl ufuk-güstere benzer kâkum
Çihre-i dil-beri etdikçe münevver kakım (Aydın, 2009a: 304)
33
Kîse-i ma‘hûdun eskitdi gâyet dibekligin (Aydın, 2009a: 767)
Ruh-ı müceddidi gûyâ Haleb çiçeklisidir
Ya Hind kâlesinin penbe bir beneklisidir (Aydın, 2009a: 689)
Kumaşın biçilip dikilmesiyle elde edilen kıyafetler de Nûrî Divanı’nda işlenmektedir. Kabâ, gömlek, fes, başlık, sebz-ser; kadınların başörtüsü olarak kullandığı dülbent, şal, bürüncek bunlardan birkaçıdır:
O semen pîrehene uymuş o fetvâyî kabâ
Şâh-ı hûbân-ı cihândır u ‘aleyhi’l-fetvâ (Aydın, 2009a: 130)
Üstûfe-i visâli anın nîm-ten midir Endâmıma o kâle-i ser-â-ser midir ‘aceb
Dalfes gerek o tâze kız oglan lâleveş
Mânend-i lankoroz kocayanlar hotuzludur (Aydın, 2009a: 172)
Mest-i müdâm olmada ol yâr-i sebz-ser
Cevr eylemekde ‘âşıka gaddâr-ı sebz-ser (Aydın, 2009a: 685)
Çatlak kenârlı bez o dülbend ile bir mi
Şu mug-beçeden çevrelik al işte degirmi (Aydın, 2009a: 911)
Ruhsârına bak hattı yeşil şâlına uymuş
Şâlı dahı gül gibi ruh-ı âline uymuş (Aydın, 2009a: 732)
Bir bürüncek penbedir yârin degişmem haddini
Vâ‘izim vasfında itrâ etme istebrakları (Aydın, 2009a: 960)
Nûrî’ye göre döneminin en kıymetli kıyafet ise kâkum adlı yırtıcı bir hayvanın
derisinden yapılan kürktür:
Subh u ikbâl ufuk-güstere benzer kâkum
Çihre-i dil-beri etdikçe münevver kakım (Aydın, 2009a: 304)
33
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
- eyuphuseyin
- Site Admin
- Mesajlar: 6926
- Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 1098 kez
- Teşekkür edildi: 27 kez
- İletişim:
Re: HANYALI NÛRÎ OSMAN DİVANINDAN GİRİT’E DAİR YANSIMALAR Abdullah AYDIN
4. Bayramlar
Dinî veya millî açıdan özel önemi olan günlere bayram denilir. Bu bakımdan her milletin kendine has bayramları vardır. Bayram, Divan şiirinde Arapça karşılığı olan “îd” kelimesiyle yer almaktadır. Genellikle gerçek bayram olarak değil de aşığın sevgiliyi gördüğü, ona kavuştuğu gün olarak işlenmektedir. Bunun yanı sıra özellikle kasidelerde gerçek anlamıyla kullanıldığı yerler de vardır. Nûrî Divanı’nda başlığı “Îdiyye” olan bir kaside, bir tahmis, redifi “îd” olan iki gazel vardır.
Bî-dâr olan gönülleredir inşirâh-ı ‘îd
Gûyâ ki subh-ı rûz-ı kıyâmet sabâh-ı ‘îd (Aydın, 2009a: 624)
Mâhlar içinde sa‘îd ü şeref-efzâdır ‘îd
Zümre-i ehl-i dile mekremet-ârâdır ‘îd (Aydın, 2009a: 629)
İslâmiyet’te Ramazan ve Kurban olmak üzere iki bayram vardır. Bayramlarda devlet büyüklerine sunulan kasideler dolayısıyla hediye alınır, gezintiye çıkan güzeller, sevgililer doya doya seyredilir. Bu sebeple şaire veya aşığa iki kere bayram olur. İnsanların birbirlerine karşı hoşgörülü davranması, küskünlerin barışarak birbirlerini affetmesi, küçüklerin büyüklerin ellerinden öpmesi bayramın getirdiği güzellikler arasındadır:
Mestâne revişlerle bu âsâr-ı nevînim
Nev-tarz u zemînim
Be-cid ise de ‘afv eder evvelki nazarda
‘Îd-ı ramazândır (Aydın, 2009a: 703)
Edeble destin öpüp ol ferîd-i devrânın
Kemîneden ede tebrîk-i mâh-ı ‘îd-i sa‘îd (Aydın, 2009a: 176)
Yine baharın gelişini ifede eden Nevruz da halk arasında eğlencelerle kutlanmaktadır: Erdi yine nev-rûz ki ‘îd-ı dil ü cândır
Ser-mâye-i cân zîver-i bâzâr-ı cinândır (Aydın, 2009a: 223)
5. Seferler ve Savaş Sahneleri
Nûrî Divanı’nda bu konuda fazla örnek bulunmamaktadır. Vezir Hacı Osman Paşa’nın Hanya’da nizamı sağlaması ve eşkıyayı cezalandırması hakkında bir mesnevi vardır. Nûrî, “Fatiha” okuyarak sefere çıkılması; eşkıyanın kaçması, takip edilmesi, yakalanması ve idamla cezalandırılması sahnelerini detaylı olarak anlatmaktadır:
Eşkıyâ havfa düşüp taşra karâr eylediler Kimi gurbetde kimi kûyda karâr eylediler
34
Dinî veya millî açıdan özel önemi olan günlere bayram denilir. Bu bakımdan her milletin kendine has bayramları vardır. Bayram, Divan şiirinde Arapça karşılığı olan “îd” kelimesiyle yer almaktadır. Genellikle gerçek bayram olarak değil de aşığın sevgiliyi gördüğü, ona kavuştuğu gün olarak işlenmektedir. Bunun yanı sıra özellikle kasidelerde gerçek anlamıyla kullanıldığı yerler de vardır. Nûrî Divanı’nda başlığı “Îdiyye” olan bir kaside, bir tahmis, redifi “îd” olan iki gazel vardır.
Bî-dâr olan gönülleredir inşirâh-ı ‘îd
Gûyâ ki subh-ı rûz-ı kıyâmet sabâh-ı ‘îd (Aydın, 2009a: 624)
Mâhlar içinde sa‘îd ü şeref-efzâdır ‘îd
Zümre-i ehl-i dile mekremet-ârâdır ‘îd (Aydın, 2009a: 629)
İslâmiyet’te Ramazan ve Kurban olmak üzere iki bayram vardır. Bayramlarda devlet büyüklerine sunulan kasideler dolayısıyla hediye alınır, gezintiye çıkan güzeller, sevgililer doya doya seyredilir. Bu sebeple şaire veya aşığa iki kere bayram olur. İnsanların birbirlerine karşı hoşgörülü davranması, küskünlerin barışarak birbirlerini affetmesi, küçüklerin büyüklerin ellerinden öpmesi bayramın getirdiği güzellikler arasındadır:
Mestâne revişlerle bu âsâr-ı nevînim
Nev-tarz u zemînim
Be-cid ise de ‘afv eder evvelki nazarda
‘Îd-ı ramazândır (Aydın, 2009a: 703)
Edeble destin öpüp ol ferîd-i devrânın
Kemîneden ede tebrîk-i mâh-ı ‘îd-i sa‘îd (Aydın, 2009a: 176)
Yine baharın gelişini ifede eden Nevruz da halk arasında eğlencelerle kutlanmaktadır: Erdi yine nev-rûz ki ‘îd-ı dil ü cândır
Ser-mâye-i cân zîver-i bâzâr-ı cinândır (Aydın, 2009a: 223)
5. Seferler ve Savaş Sahneleri
Nûrî Divanı’nda bu konuda fazla örnek bulunmamaktadır. Vezir Hacı Osman Paşa’nın Hanya’da nizamı sağlaması ve eşkıyayı cezalandırması hakkında bir mesnevi vardır. Nûrî, “Fatiha” okuyarak sefere çıkılması; eşkıyanın kaçması, takip edilmesi, yakalanması ve idamla cezalandırılması sahnelerini detaylı olarak anlatmaktadır:
Eşkıyâ havfa düşüp taşra karâr eylediler Kimi gurbetde kimi kûyda karâr eylediler
34
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.
Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için
Kimler çevrimiçi
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir