AYLA ALGAN ANLATIYOR
Gönderilme zamanı: 09 Ağu 2019, 19:43
AYLA ALGAN ANLATIYOR...
Annem Giritli, ama İstanbul'da doğmuş. Babam da Girit'ten son gelenlerden. Venizelos'un oğlu izin verince çiftliklerini satabilmişler ama beş kuruşsuz gelmiş babam Türkiye'ye. Büyükbabam orada vali mi neymiş, Türkiye'de de İLK ticaret gazetesini çıkarmış. Babam İstanbul'a gelince tüccarlığa başlıyor, Perşembe Pazarı'nın İLK hırdavatçısı oluyor. Annem ise resim yapıyor. Güzel Sanatlar'da İbrahim Çallı'nın talebesi. Babam işini kuruncaya kadar annem stilistlik yapmış. Bana hamileyken Güzel Sanatlar'a gidiyormuş. Tekstil'e de gitmiş, bu onun çok işine yaradı. Paris'te stilistlik yaparken bizim lacivertle camgöbeği bir aradalığını, halı renklerimizi Christian Dior'a o götürmüş..
Dayım, teyzem, hepimiz şarkı söylerdik. Annem dansı çok severdi. İsviçre'ye gider, yeni dansları öğrenip gelirdi. Ben daha yürüyemezdim, duvara tutunurdum, samba yapardık. Sonra piyano dersine koydular beni. Garo (Mafyan) ile beraber Ferdi Statzer'e gidiyorduk. Statzer, Bedia Muvahhit'le evli. Biz beklerken Bedia Hanım çıkardı odasından, robdöşambrlı, satenler içinde bir kadın hatırlıyorum. Kıskanırdı kocasını ; bakar iki tane bıdık orada, kapatıp kapıyı giderdi, ama genç, güzel kız olduğu zaman dururdu..
Ressamlar da toplanırdı bizde, çok küçük yaşımda renklerle ilişki kurdum, annemden dolayı.. Ercüment Kalmık portremi yapardı, yeni bir elbise alıp kandırırlardı beni, "elbiseni yapacak" diye oturturlardı beni oraya.. O zaman galeriler yoktu, annem ressamlar para kazansın diye portrelerimizi yaptırırdı... Annem koloratur sopranoydu (en tiz sesler arasındaki geçişleri ustalıkla yapabilen soprano) ve İLK tango yazarıydı. "His Master's Voice /Sahibinin Sesi", İLK tango plağını annemin besteleriyle yaptı. Ama baba korkusundan Nermin diye yazdırdı adını annem..
(GÖKHAN AKÇURA)
Bizde Bodrum Giritliler Derneği Başkanı Zehra Levent Denizaslanı'ndan aldık.
Annem Giritli, ama İstanbul'da doğmuş. Babam da Girit'ten son gelenlerden. Venizelos'un oğlu izin verince çiftliklerini satabilmişler ama beş kuruşsuz gelmiş babam Türkiye'ye. Büyükbabam orada vali mi neymiş, Türkiye'de de İLK ticaret gazetesini çıkarmış. Babam İstanbul'a gelince tüccarlığa başlıyor, Perşembe Pazarı'nın İLK hırdavatçısı oluyor. Annem ise resim yapıyor. Güzel Sanatlar'da İbrahim Çallı'nın talebesi. Babam işini kuruncaya kadar annem stilistlik yapmış. Bana hamileyken Güzel Sanatlar'a gidiyormuş. Tekstil'e de gitmiş, bu onun çok işine yaradı. Paris'te stilistlik yaparken bizim lacivertle camgöbeği bir aradalığını, halı renklerimizi Christian Dior'a o götürmüş..
Dayım, teyzem, hepimiz şarkı söylerdik. Annem dansı çok severdi. İsviçre'ye gider, yeni dansları öğrenip gelirdi. Ben daha yürüyemezdim, duvara tutunurdum, samba yapardık. Sonra piyano dersine koydular beni. Garo (Mafyan) ile beraber Ferdi Statzer'e gidiyorduk. Statzer, Bedia Muvahhit'le evli. Biz beklerken Bedia Hanım çıkardı odasından, robdöşambrlı, satenler içinde bir kadın hatırlıyorum. Kıskanırdı kocasını ; bakar iki tane bıdık orada, kapatıp kapıyı giderdi, ama genç, güzel kız olduğu zaman dururdu..
Ressamlar da toplanırdı bizde, çok küçük yaşımda renklerle ilişki kurdum, annemden dolayı.. Ercüment Kalmık portremi yapardı, yeni bir elbise alıp kandırırlardı beni, "elbiseni yapacak" diye oturturlardı beni oraya.. O zaman galeriler yoktu, annem ressamlar para kazansın diye portrelerimizi yaptırırdı... Annem koloratur sopranoydu (en tiz sesler arasındaki geçişleri ustalıkla yapabilen soprano) ve İLK tango yazarıydı. "His Master's Voice /Sahibinin Sesi", İLK tango plağını annemin besteleriyle yaptı. Ama baba korkusundan Nermin diye yazdırdı adını annem..
(GÖKHAN AKÇURA)
Bizde Bodrum Giritliler Derneği Başkanı Zehra Levent Denizaslanı'ndan aldık.