İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Girit Konulu Dergiler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:09


Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi
Sayı: 59, Güz 2016, s. 141-163
Makalenin geliş ve kabul tarihleri: 02.05.2016-03.10.2016







İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA
AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ

Serap TAŞDEMİR

ÖZ


Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmemesi ve bu nedenle cephelerde fiili savaşın dışında kalması, siyasal, ekonomik ve sosyal açıdan zor günler geçirmesini engelleyemedi. Aksine, savaş yıllarının zorluklarını tüm ağırlığıyla yaşadı. Savaşı fırsat bilenlerin faaliyetlerinin de etkisiyle yaşananlar; karaborsa, yiyecek ve mal sıkıntısına neden olurken, hayat pahalılığı sadece ekonomik konuları değil, sosyal hayatı da etkiledi. İç politikada hükümetleri en zorlayan konu, ordunun ve halkın temel besin maddesi ekmek ihtiyacının karşılanması oldu. Ekmek tüketiminin düzenlenmesi için çıkarılan ekmek karnesi uygulaması ve diğer yasalarla halkın ekmeksiz kalmaması amaçlanırken, uygulamada yaşanan sorunlar savaş bittikten sonra da bu konudaki tartışmaların devam etmesine yol açtı. Bu çalışmada, başta ekmek olmak üzere birçok gıda maddesinin karneye bağlandığı savaş yıllarında Ayvalık’ta yaşanan un ve ekmek sıkıntısı ve üretilen çözümlerin toplum üzerindeki ekonomik ve sosyal etkileri ortaya konulacaktır.


Anahtar Kelimeler: Ayvalık, II. Dünya Savaşı’nda Ayvalık, ekmek karnesi, Ayvalık’ta ekmek karnesi


BREAD ISSUE IN AYVALIK IN THE YEARS OF SECOND
WORLD WAR

ABSTRACT

Turkey's not joining 2nd WW and thus staying out of physical war in fronts couldn' t prevent it from having hard times in terms of politics, economy and sociality. On the contrary, it went through all the difficulties of war in all aspects. Everything that


Doç.Dr., İnönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
E-Posta: serap.tasdemir@inonu.edu.tr

happened together with the actions of those who benefited from war caused blackmarket to appear and food and property difficulties; cost of living not only affected economical subjects but also social life. In domestic politics the subjects that give governments hardest time was supplying military and publics main food bread. While it was aimed not to leave the community without bread with other laws and food ticket application that was to regulate the bread consumption, the problems during the application caused the discussions to go on after the war. In this study, in the years of war when mainly bread and many foods were imposed to tickets, the powder and bread problems in Ayvalık and the economical and social effects of the solutions on the community will be presented.

Keywords: Ayvalık, the second world war in Ayvalık, rationing of bread, rationing of bread in Ayvalık.




"Harpte ilk söz topların; son söz ekmeğin"1
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:11

Giriş

XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren zeytin ve zeytinyağı üretimi sayesinde ticaret ve sanayi kenti haline gelen Ayvalık, Osmanlı Devleti zamanında bölgede İzmir’den sonra başlıca yerleşim yerlerinden biri oldu. Milli Mücadele yılları ve yaşanan nüfus mübadelesi ile Ayvalıklı Rumlar kıyı adalarına göç ederken;2 mübadele anlaşması çerçevesinde Rumların terk ettiği Ayvalık’a, geldikleri yerlerin iklimine yakın olması ve meşguliyetlerini yapabilecekleri özellikler taşıması gibi nedenlerle Girit Adası’ndan, Yunanistan’dan ve Midilli Adası’nın muhtelif şehir ve köylerinden 1340 ve onu izleyen senelerde mevcut iskân defterlerindeki kayıtlara göre 4583 aile yerleştirildi.3 Ayrıca, Küçükköy’de Rumeli ve Taşlıca muhacirlerinden 325 aile ve 1939 yılında Doğu Anadolu Bölgesi’nden 11 hane iskân edildi. Bu 11 haneden 7’si 5098 sayılı yasa gereği memleketlerine geri dönerken, 4 hane Ayvalık’ta kaldı. Altunova bucağı merkezine ise Balkan Savaşları



1 Amerikan Başkanı Hoover’in bu sözünü aktaran: Ekrem Buğra Ekinci, “ekmek bulamayan
pasta yesin”, http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazar ... rem-bugra-
ekinci/577441.aspx (erişim tarihi: 18.09.2015).
2 Kemal Arı, Büyük Mübadele: Türkiye’ye Zorunlu Göç 1923-1925, Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, İstanbul, 1995, s. 180-181.
3 Ahmet Akbil, “Ayvalık İlçesi”, Türk İdare Dergisi, Sayı: 206 (1950), s. 161.; Necmi
Uyanık, “Mübadele Sürecinde Bazı Ada Halklarının Yaşamış Olduğu Sorunlar Üzerine Tespitler”, Prof. Dr. Nejat Göyünç Armağanı, Selçuk Üniversitesi Yay., Konya, 2013, s. 439.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:12

sonrasında Rumeli’nin çeşitli kent ve kasabalarından 98 hane,4 devam eden dönemde Almanya’nın Frankfurt kamplarından ve Kırım mültecilerinden 4 aile daha yerleştirildi. Aradan geçen yıllar içinde Ayvalık’ın başta nüfus yapısı olmak üzere5 sosyo-ekonomik yapısında önemli değişiklikler yaşansa da ilçenin ekonomik yapısındaki temel faktör zeytin ve zeytinyağı üretimi/ticareti olmaya devam etti.6

Ne var ki, Milli Mücadele yılları ve öncesinde yaşananlar ilçenin eski görkemli günlerinden eser bırakmadı.7 Mübadele sonrasında ise, bir yandan yerleşme ile ilgili yaşanan sorunlar diğer yandan taşlık, dağlık ve zayıf kireçli topraklardan -Altunova gibi küçük ova kısımları hariç- oluşması nedeniyle arazinin hububat ziraatına izin vermemesi, buğday üretimini sorunlu hale getirdi. Ayvalık’ta buğday yerine, Akdeniz iklimine has olan zeytinlerden başka küçük parçalar halinde tütün ve ova kısmında uygun yerlerde pamuk yetiştirildi.8 Neticede buğday üretimi yeterli olmadığından ekmeklik un ihtiyacını genelde taşradan karşılama yoluna giden Ayvalık’ta, buğday ve ekmek meselesi II. Dünya Savaşı öncesinde –hatta mübadeleden itibaren- çözülmesi gereken bir sorun olarak gündemi meşgul etti.
9


4 Akbil, a.g.m., s. 161.
5 1927 nüfus sayımına göre Ayvalık ilçesi merkez nüfusu 13549; 1935 yılında 13088 olan
nüfus 1940 yılında 12.286’ya düştü. 1945 yılında 13.650 ve 1950 yılında tekrar 13.101’e geriledi. 22 Ekim 1950 Umumi Nüfus Sayımı, Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet Umum Müdürlüğü, Ankara, 1951, s. 31.
6 Ayvalık’ta zeytinin ekonomik yapıdaki yerinin bir göstergesi de Ticaret Odası kayıtlarıdır.
Ticaret Odası’na kaydolan işletmeler cirosuna göre küçükten büyüğe 5,4,3,2,1. derece ve ayrıca tüm bunların ötesinde bütçesi olanlar da Fevkalade derecede kabul ediliyordu. Ayvalık Ticaret Odasında 1942 yılında fevkalade sınıfta bulunan işletmeler (odanın verdiği sıraya göre): İş Bankası, Osmanlı Bankası, Ziraat Bankası, Sezai Ömer Marda, Sabuncugil Lmt. Şirketi, Bekir Cömert Oğulları, Hulusi Nuri Zarplı, İzzet Ferit Basmacılar, İzzet Yılmaz, Mehmet Ergenç, Kaptanlar Şirketi, Mehmet Tevfik Süner ve Fazıl Doğan. Fevkalade sınıfta yer alan 13 işletme arasından ilk üç sıradaki bankaları çıkarırsak, geriye kalan bütün firmaların zeytin ve zeytinyağı ticaretine ait olması, zeytinin Ayvalık için taşıdığı önemin göstergesiydi. İlk on üç işletmenin ardından 14-72 sırada birinci sınıf üye, 73-123 sıra numarası arası ikinci sınıfta, 124-154 sıra numarası arası üçüncü sınıf, 155-185 sıra numarası arası dördüncü sınıf, 186-206 sıra numarası arası da 5. sınıf işletme statüsündeydi. Fevkalade sınıf 50, Birinci sınıf 18, ikinci sınıf 11, üçüncü sınıf 7, dördüncü sınıf 3.50 ve beşinci sınıf odaya 1.50 kuruş aidat ödeyecekti. Ayvalık Ticaret Odası Karar Defteri, sayfa numarasız.
7 Rumların Ayvalık’tan ayrılmadan önceki son yıllarında işletmelerin büyük ölçüde tahrip
edilmesi, kullanılmaması veya bakımlarının yapılmaması şeklinde yaşanan olumsuzluklar
nedeniyle şehir zirai ve iktisadi olarak geriledi.
8 T.C. Ayvalık Ticaret Odası, “İstihsal”, İdare Heyeti İktisadi Raporu Ekim 1955,
Ayvalık Ticaret Odası Yayınları, Ayvalık, 1955, s.y.
9 O yıllarda ekmeğin gramajı standart olmayınca bazı fırıncılar 10 kuruşluk, bazıları 20
kuruşluk, kimisi 25 kuruşluk, kimisi de 50 kuruşluk ekmek imal ediyor ancak bazen bu
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:13


Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk yıllarında sanayileşme hamlesinin üç beyazından biri olan un temini konusunda ülke genelinde yaşanan sorunların benzerleri,10 Ayvalık’ta da görüldü. Amerika ve Avrupa unlarının rekabeti, ilçede kalitesiz un kullanımına neden oldu. Ekmeğin tadının bozulması konusunda şikâyetler artınca bir araştırma yapılmış ve sağlığa zararlı un kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Un tüccarı Mahmut Paşa Ticarethanesine üzerlerinde yeşil ve “Kasım Paşa Değirmeni Ekmek İmaline Gayri Salih” etiketli 350 çuval un getirilmiş, bunlardan 60 çuvalı muhtelif dükkânlara dağıtılmışsa da kalanların nakli esnasında belediye memurları tarafından fark edilerek zabtı tutulmuştu. Unların sahibi “Bu ekmek için gayri Salih” damgası İstanbul için olup Ayvalık’ı kapsamaz diye savunma yapmasına rağmen Ayvalık halkının tepkisini çekmiş, ancak ekmek meselesine kesin bir çözüm de üretilmemişti.11

Mübadele sürecinde, Ayvalık'a gelip, burada tutunamayanlar, şehirden ayrılıp giderken iskân ve tefviz12 suretiyle kendilerine verilen zeytinliklerin, iskân hakkı olarak fert başına verilmiş olan yirmişer ağaçlık küçük bölümleri ekonomik sebeplerle elden çıkarmaları, zeytinliklerin büyük kısmının belirli ellerde toplanmasına yol açtı.13 Zeytinliklerini ellerinden çıkaran, bununla birlikte Ayvalık’ta yaşamaya devam eden nüfus ise genelde zeytin işçiliği ile meşguldü. İki yılda bir hasat veren zeytin mahsulünün toplanmasında en çok üç buçuk ay çalışan bu işçiler büyük zorluklar yaşadılar.14 Birçok kişi balık sezonunda balık avcılığı ile uğraşsa da, ilçede sanayileşme konusunda doğru adımlar o dönemde atılamadı.

II. Dünya Savaşı Yıllarında Ayvalık’taki Durum

Ayvalık’ta hala mübadelenin sorunlarının çözülmeye çalışıldığı
yıllarda, II. Dünya Savaşı başladı.15 Savaşın ilk günlerinde, 11 Eylül 1939’da


ekmeklerin gramajları tartıldığında eksik gelebiliyordu. Belediyenin kontrol etmesi ve durumun düzeltilmesi için Ayvalık gazetesinden çağrı yapıldığı görüldü. Ayvalık, 5 Kanunusani 1925, s. 1.
10 Korkut Boratav, Türkiye İktisat Tarihi, İmge Yayınevi, Ankara, 2004, s. 20.
11 Ayvalık, 1 Mart 1926, s. 2.
12 Tefviz: Bir taşınmaz malı bilinen değeri karşılığı bir kimseye verme.
13 1969 gibi pek çok sorunun ortadan kalktığı geç bir tarihte bir buçuk milyon kadar olan zeytin ağaçlarından yararlanan aile sayısı 5467 olarak belirlendi. En küçük sayıdan 250 ağaca kadar olan aile sayısı 4620 iken, 500 ve daha fazla ağaca sahip olanların sayısı 854’dü. Tarihi, Coğrafyası, Ekonomisi ve Turizmi ile Ayvalık, Geylan Kitabevi, Ayvalık, 1969, s. 12.
14 BCA. 490.01. 624.52.1.109.
15 II. Dünya Savaşı yıllarında ekmek karnesi uygulamaları süreci ile ilgili başlıca çalışmalar için bkz: Açıklamalı Yönetim Zamandizini 1940-1949, Ankara Üniversitesi SBF KAYAUM, Ankara, 2008; Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, C.: 2, Remzi Kitabevi,
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:15

Nazi ordularının Polonya’ya girmesinin sonrasında, Başvekil Refik Saydam yaptığı meclis konuşmasında:

“Zirai istihsal vaziyetimiz emin ve sağlamdır. Gıda maddeleri üzerinde herhangi bir sıkıntı varit değildir. Bereketli ve iyi kaliteli bir mahsul yılını idrak etmiş bulunuyoruz. Evvelce arz ettiğim gibi, mevcudumuz yıllık ihtiyacımızın üstündedir… Geçen umumî harpten evvel büyük
şehirlerimizin ekmek ve un ihtiyacının dışarıdan temin edildiğini hepimiz hatırlarız. Bu gün ise buğday da ihraç edecek vaziyete geçmiş bulunuyoruz.”



İstanbul, 2005; Bülent Bakar, “İstanbul’da Ekmek Karnesi Uygulaması, Karne ve Ekmek Suistimalleri (1942-1946)”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 12/24 (2013/2), s. 1- 60.; Ahmet Hamdi Başar, Davalarımız, Ankara, 1943; İsmet Binark, Türk Parlamento Tarihi TBMM-VII. Dönem (8 Mart 1943-5 Ağustos 1946), 1. C., TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara, 2009; Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1839-1950, İmge Yayınevi, Ankara, 1999; Selim Deringil, Denge Oyunu: İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Dış Politikası, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003; Ahmet Başer Kafaoğlu, Varlık Vergisi Gerçeği, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005; Ahmet Makal, “65. Yılında Koruma Kanunu, Çalışma İlişkileri ve İş Mükellefiyeti”, Tartışma Metinleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Gelişme ve Toplum Araştırmaları Merkezi Yayınları, Ankara, 2004.; Murat Metinsoy, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye: Savaş ve Gündelik Yaşam, Homer Kitabevi, İstanbul, 2007; Şevket Pamuk, Osmanlı’dan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme Seçme Eserler II, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2008; İlhan Tekeli-Selim İlkin, Dış Siyaseti ve Askeri Stratejileriyle İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013; Çetin Yetkin, Karşıdevrim 1945-1950, Otopsi Yayınları, İstanbul, 2002; İrfan Bülbül, “İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’de Sosyal Hayata Olumsuz Yansımaları”, İstanbul Üniversitesi Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, Sayı: 9 (2006), s. 1-52; Sabit Dokuyan, “İkinci Dünya Savaşı Sırasında Yaşanan Gıda Sıkıntısı ve Ekmek Karnesi Uygulaması”, Turkish Studies, Sayı: 8/5 (İlkbahar 2013), s. 193-210.; Günver Güneş, “Türkiye’de Savaş Ekonomisi Uygulamaları ve Toplumsal Yaşama Etkileri”, Türkler Ansiklopedisi, C:17, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 1078-1092; Şinasi Sönmez, “İkinci Dünya Savaşı’nda Türk Hükümetlerinin Temel Gıda Maddelerinin Temini Konusunda Aldığı Tedbirler”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı: 47 (Bahar 2011), s. 599-629; Fatih Tuğluoğlu, “Tek Parti Döneminde Hükümet Memur Dayanışması”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 27-28 (Mayıs-Kasım 2001), s. 353-373; Gökgöz, Gurbet, II. Dünya Savaşı Yıllarında İzmir’de Gıda Ticareti ve Yaşanan Bunalım, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010.; Lale Kırca, İkinci Dünya Savaşı’nın Ekonomik ve Sosyal Etkilerinin Türk Basınına Yansımaları (1945-1950), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2012; Kanun No: 3780, Kabul tarihi: 18.01.1940; Yayınlandığı Resmi gazete:
26.01.1940. Resmi Gazete, 26.01.1940, Sayı: 4417, s. 1.; Resmi Gazete: 16.9.1960, Sayı: 10605. ; Resmi Gazete, 19 Kânunusani 1942, Sayı: 5010, s. 2160.; Resmi Gazete, 11 Mart 1942, Sayı: 5054, s. 2403.; Resmi Gazete, 2 Eylül 1942, Sayı: 5200, s. 3622.; Resmi Gazete, 27 Teşrinievvel 1942, Sayı: 5244, s. 3901-3905.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:16

derken16 Ayvalık’ta gündem, daha savaşın ilk günlerinde, “ihtikâr ve
muhtekirlere meydan vermemeli” sözleriyle karaborsaya karşı göz
yumulmaması ve mücadele edilmesi konusuydu.17 “İhtikâr ve muhtekirlere meydan vermeme” konusunun gündeme gelmesinde ise geçmiş savaş yıllarındaki acı deneyimlerin etkisi büyüktü.18 Ayrıca o yıl zeytin yeterli ürün vermemişti ve ilerleyen günlerde ve zamanda Ayvalık’ta ekonomik hayatın zeytin dışında başka ürünlerle desteklenmesi mümkün olmazsa yaşanan zorluklar artarak devam edecekti.19 Bununla birlikte savaş yılları içinde Ayvalık’ta yokluğundan şikâyet edilen ilk ürün ekmek değil, kahve oldu.20 Ekmek bulamama konusundaki şikâyetler 1940 yılında başladı.21

Ayvalık’ta topraklar hububat yetiştirmeye elverişli olmadığından ilçenin neredeyse bütün un ihtiyacı dışarıdan karşılanıyordu. Savaş nedeniyle un fiyatları her geçen gün artınca durum doğal olarak ekmek fiyatlarına yansıdı. Fırıncılarla uncuların sebepsiz bir şekilde ve sürekli olarak ekmek fiyatlarına zam yapmaları üzerine toplanan belediye encümeni, bu soruna


16 İsmet Binark, Türk Parlamento Tarihi TBMM- VI. Dönem (3 Nisan 1939-15 Ocak
1943), 2. C., Türkiye Büyük Millet Meclisi Vakfı Yayınları, Ankara, 2004, s. 1060.
17 Ayvalık, 07 Eylül 1939, s. 1.
18 Ayvalık gazetesinde durum: “bu gibi günleri çok gördüğümüz ve sıkıntılı günler, pek felaketli zamanlarda bizi en ziyade inleten ihtikâr olmuştur. Zavallı halkın hayatına göz dikenler merhametsizce, halk inlerken o muhtekirler ceplerini doldurmağa, apartmanlar sefahathaneler yaptırmaya başlamışlardı. Vatan için cephelerde can veren vatan evladının geride bıraktığı evlat hayali varken, yoksulluk ve sefalet içinde perişan oldu. Şimdi öyle bir hale meydan vermemek icab eden bu sinsi duygu kendini göstermemek mümkün değildir. Avrupa’nın bir köşesinde harp başlamasıyla yavaş yavaş bir kımıldanma başlamıştır. Yazık olur eğer biz muhtekirlere karşı cephe almazsak. Halkın sefaletine karşı lakayt kalınmış suçta birlik yapılmış olur. Şeker yavaş yavaş çekilmede, yağ ve sabun fiyatlarında yükselme sözleri işitilmektedir. İşte şimdi kese severlik değil, yurt ve milletseverlik meydana çıkacaktır.” sözleriyle ifade edildi. Ayvalık, 7 Eylül 1939.
19 Ayvalık, 26.10.1939, s. 2.
20 “Bu hafta içinde memleket piyasasında kahve mevcudu kalmamış ve memleket kahve için
sıkıntı çekmektedir.” Ayvalık, 14 Birincikanun 1939, s. 1.
21 Yaşanan ekmek buhranı Ayvalık gazetesinde : “…Bugün haber alıyor ve görüyoruz ki şehrimizde bir ekmek buhranı var, buna sebep nedir? Un ve buğday mı yok? Veya herhangi bir narh ihtilafından dolayı mı ihtiyaca kâfi ekmek çıkarılamadı? Eğer böyle ise belediye kanuni haklarını istimal ederek halkın ihtiyacına yetecek miktarda ekmek çıkaracak fırınlara el koyup halkın ihtiyacını temin etmek çaresini daha evvelceden düşünmedi… Yaptığımız tahkikata nazaran bugün şehrimiz tacirlerinin elinde az da olsa
100 ile 120 bin kilo miktarı buğday mevcudu bulunmaktadır… Şehir halkının ihtiyacını karşılayacak tedabire vaktinde neden tevasul edilmedi” sözleriyle ifade edildi. Aynı haberde ekmek kadar ilçede gaz buhranı yaşandığı, gaz bulamayan halkın fitil yaktığı, kapalı bir odada yanan fitilin sağlığa zararları dile getirilerek belediyenin durumu incelemeye aldığı, gaz buhranının ne zaman baş gösterdiği, öncesinde kimlerin hangi sıklıkta ve miktarlarda gaz aldığının incelendiği ifade edildi. Ayvalık, 12 İkincikanun 1940, s. 1.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:17

köklü bir çözüm bulmaya karar verdi. Buna göre belediye bütçesi içinde “sermaye-i müdevvere” kaleminden altı bin lira ayrılması teklif edildi ve öneri ittifakla kabul edildi. Ayrılan bu bütçe ile en az zam yapılarak ilçede gündelik hayatın devam etmesi planlandı. Ekmek fiyatlarına sık sık zam yapılmaması için belediyenin ekmek mi çıkaracağı yoksa un mu getireceğine karar vermek gerekiyordu. Ayrıca un fiyatlarıın da birbirini tutmadığı, karar alınırken bu durumun da dikkatle değerlendirilmesi gerektiği öne sürüldü. Belediye başkanı, duruma göre her iki yolun da denenerek Ayvalık halkına ucuz ekmek yedirilmeye çalışılacağını ifade etti.22 Halka yetecek un miktarı da nüfusa orantılı olarak belirlendi. 12 bin nüfusu olan ilçede günlük ortalama 60 çuval yani 4320 kilo buğdaya ihtiyaç vardı. Geminin çalışmayacağı günler de düşünülerek ihtiyaç fazlası bir miktar daha un alınması gerektiği vurgulandı ve bu konuda sorumlu olarak belediye başkanlığına yetki verildi.23

Kasabanın buğday ihtiyacını karşılamak için 6 bin lira önerilmesine rağmen net ayrılan miktar 4740 liraydı. Ancak bu miktar un ihtiyacının tamamını karşılamaya yeterli gelmedi. Yine de mümkün olduğu sürece buğday ve un stoku yapılması amacıyla Toprak Ofisi ile anlaşma yoluna gidildi.24 Buna göre un yapılmak üzere günde 5 ton ve her hafta peşin para ile ödenmek üzere 15 ton buğdayın İstanbul ofisinden teminine karar verildi.25

Alınan tüm önlemlere rağmen kötü hava koşulları nedeniyle başta un olmak üzere ihtiyaç maddeleri kasabaya gelmiyor ve bu durum karşısında halk zorlanıyordu. Sorunun çözümü için verilen para karşılığı sadece un almak yerine bir kısmının un diğer kısmının dane buğday olarak alınması, stoklanacak buğday için de uygun bir ambar ayarlanmasına karar verildi. 26 Alınan karar neticesinde, 10 Şubat 1941 tarihinde Ayvalık’a 1655 çuval un ve 159.5 ton buğday getirildi ve bir kısım buğday da stok edildi.27

Ekmeğe gelen zamların bir nebze olsun düzenlenmesi için Ayvalık Belediyesi bütün fırınların 950 gram ekmek çıkarmasını ve ekmeğin fiyatının da 12.5 kuruş olacağını ilan etti.28 Belediye halkın ekmeklik un ihtiyacını karşılamak için faaliyette bulunurken, Ayvalıklı fırıncı Mehmet Eşpe: “Elektrikle gayet temiz ve pişkin ekmek ilan eder. Sıhhatini seven her


22 1940, Belediye Zabıt Ceridesi, 01.02.1940.
23 1940, Belediye Zabıt Ceridesi, 04.11.1940.
24 1940, Belediye Zabıt Ceridesi, 23.12.1940.
25 1940, Belediye Zabıt Ceridesi, 23.12.1940.
26 1940, Belediye Zabıt Ceridesi, 23.12.1940.
27 1941 Belediye Zabıt Ceridesi, 10.02.1941.
28 Ayvalık, 29.5.1941, s. 1.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:17

vatandaşın koşacağı fırın Mehmet Eşpe fırınıdır” diye gazeteye ilan vererek halkı kendi fırınından ekmek almaya davet ediyordu.29

1942 yılı Şubat ayında belediye başkanı Şevket Osman Karaca, birkaç günden beri halkın fırınların önünde toplanarak ortada hiçbir yokluk emaresi yokken izdiham yaptıkları ve ertesi günü ekmek çıkmayacakmış gibi davrandıklarından şikâyet ederken,30 belediye heyeti fırıncılara dört günlük un verilmesi ve karşılığında sattıkları ekmekler için karne fişi verilerek kontrolünün bu şekilde sağlanması için oylama yaptı.31

Ayvalık’ta yeterli olmayan buğday üretimi konusunda da çiftçiler savaş yıllarında sorunlar yaşadı. Yaşanan sorunun temel nedeni bir önceki yıl buğday az çıktığı için tohumluk ayırmamaları ve bu nedenle 1941 yılında tarlalarına ekim yapma konusunda çaresiz kalmalarıydı.32 Altunovalı çiftçiler durumu belediye başkanı ve kaymakama iletmek yanında kendilerine ofisçe tohumluk verilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı İnönü’ye de telgrafla müracaat ettiler.33

Çiftçiler sorunlarına bu şekilde çözüm ararken, zirai üretim bölgesi olmayan Ayvalık’ta, 1942 yılında belediyenin üstesinden gelmekte zorlandığı başlıca konu ekmeklik hububat sağlamaktı. Öyle ki, büyük zorluklar ve maddi fedakârlıklar sonucu Konya ve Eskişehir’den buğday getirtildi. Kış mevsimine girilirken buğday stoku yapılamadığı dönemlerde


29 Bkz: Ek 2. Ayvalık, 17.07.1941, s. 2.
30 O yıllarda ülke genelinde hükümete bireysel veya kurumsal benzer şikâyetler yapıldı. Özellikle un ihtiyacının tamamen dışarıdan karşılandığı yerlerde bu sorunlar daha belirgin bir şekilde gündem oluşturdu. Mersin ve İzmir’deki benzer örnekler için Bkz. Sönmez, a.g.m., s. 616-617.
31 1942, Belediye Zabıt Ceridesi, 13.02.1942.
32 Çiftçilerin tohumluk konusunda yaşadığı sorunlar yerel gazetede şu sözlerle dile getirildi: “Biz çiftçiyiz, tarlalarımızı sürdük, geçen sene mahsulümüz olmadı. Tohumluk ayıramadık. Piyasadan alabiliriz diye her tarafa başvurduk. Tohumluk değil, hatta hayvanlarımızı besleyebilecek ne arpa ne de yulaf bulabiliyoruz. Bu vaziyette tarlalarımız muattal kalacak ve binnetice vatandaşlarımızın iddialarını biz de inceledik, haklı olduklarını gördük. Ziraat dairesine müracaat ederek meseleyi sorduk. Balıkesir Ziraat Müdürlüğünden gelen bir tamimle bu sene zurraa tohumluk dağıtılamayacağı ve mezkûr tohumların piyasadan temini çarelerini tavsiye ediyor. Diğer birçok kazalarımız belediyeler vasıtası ile Ofisten ihtiyaçlarını temin ediyorlar. Bizde her nedense çareye başvurulmamış, saniyen şehrimizin belli başlı büyük zahire mağazalarında oldukça mühim stok arpa ve yulaf var. Vilayetten gelen bir emirle satış men edilmiş, öyle bir vaziyet hasıl olmuş ki, ne mal sahibi malını satabiliyor, ne de ofis parasını veriyor ne de çiftçi ihtiyacını temin ediyor. Bu meselede bir anlaşamamazlık olduğu muhakkak. Vicdanı pek temiz olduğunu bildiğimiz kaymakamımızın lazım gelen tedbirleri alarak zavale çiftçilerimizin dertlerine deva olacak tedabire tevessül edebileceklerini ve hiç olmazsa mevcut stok malların kontrolleri altında satılmasını temin edeceklerini acilen temenni ederiz.” Ayvalık, 13 İkinci Teşrin 1941, s.1-2.
33 Ayvalık, 13 İkinci Teşrin 1941, s. 1.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:18


de tedbirler alınarak kasaba halkının aç kalmaması için önlemler alındı.34 Aslında Ayvalık‘ta belediyenin yaşadığı bu sorun o yıllarda hemen hemen tüm belediyelerde görülen bir durumdu. Başbakan Saraçoğlu, 1942 yılı gelişmelerini aktardığı meclis konuşmasında durumu tüm açıklığıyla ifade ediyordu:

“Hububatın %25’ini, köylüden, o gün için iyi sayılan bir fiyatla Hükümet namına toplamaya karar verdiğimiz günlerde, şehirlerimizin hububat ihtiyaçlarını günü gününe ve hatta saati saatine zor yetiştiriyorduk ve ambarlarımızda hiçbir stok mevcut değildi. Bu vaziyet, göz önünde dururken, alacağımız %25’lerin ambarlarımıza girmesini temin için, bu %25’leri ödeyinceye kadar, her çeşit hububat alış verişini yasak etmekte tereddüt etmedik.… Stokların yaz ortasında erimeye başlaması bizi telaşa düşürdü… Stoklarımızı eritmeyen ve şehirlere ekmek bulan bir çare aradık. Bu çareyi, belediyeleri muvakkaten işe sokmakla bulabileceğimizi umut ettik… Onlara yer yer krediler açtırdık ve muayyen tarihlerden itibaren kendilerine hububat vermeyeceğimizi bildirdik. Bundan sonra yüzlerce belediye buğday ambarı sayılan yerlere hücum etti. (…) böyle her yerde bir fiyat yarışı başladı ve hiçbir fiyat bunları yarıştan vazgeçiremedi… Hububat fiyatları ve onunla beraber diğer gıda maddeleri fiyatları gittikçe artarak, bugünkü mübalağalı raddelere ulaştı.”35

Ekmek Karneleri


Ekmek dağıtımının karne üzerinden verilmesi kararı üzerine Ayvalık’ta da çalışmalara başlandı.36 Nüfus adedine göre düzenlenecek bu dağıtımda ilk olarak kasaba halkının nüfus cüzdanlarının sağlıklı bir şekilde
belirlenmesine çalışıldı.37 Belediye ekmeğin karne ile dağıtılması kararını aldığında kasabada zeytin toplama zamanı olduğundan çıkarılan kartlar yeterli gelmedi. Bunun üzerine ekmek dağıtımında kart usulü uygulaması talimatnamesinin 12. maddesine göre düzenlenmiş bin (1000) adet ağır işçi, iki bin (2000) adet büyük ve ikiyüzelli (250) adet çocuk karnelerinin dağıtımına izin verilmesi konusunda kaymakamlığa başvurulması için yeni bir karar alındı.38 Basılan bu karnelerden 325 tane ağır, 869 adet büyük ve 52 adet çocuk karnesi dağıtılarak kalan 675 ağır, 1131 büyük ve 198 küçük karne muhafaza altına alındı. Kimlerin ağır işçi kabul edileceğine de


34 1943, Belediye Meclis Zabıtları, 01.11.1943.
35 TBMM Zabıt Ceridesi, 11.XI. 1942, s. 16-22; Pamuk, a.g.e., s. 194-195.
36 Ekmek karnesi örneği için bkz: Ek.1.
37 Bu nedenle belediye tarafından yapılan toplantıda, “Nüfus kaydı için numuneye künye pusulası tab ettirileceğinden ücretinin gayrı melhuzeden itasına ve matbaa müdürü Avni Baskın’a bu iş için başlangıç olarak (70 lira) verilmesine” karar verildi. 1942, Belediye Encümen Zabıtnamesi, 12.01.1942.
38 1942, Belediye Encümen Zabıtnamesi, 17.01.1942.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA AYVALIK’TA EKMEK MESELESİ Serap TAŞDEMİR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Tem 2021, 19:19

açıklama getirildi. Buna göre: Talimatnamenin 20. maddesinin C fırkasına göre nakil işlerinde çalışan hamalların ve mutat iş saatinin devamı müddetince aralıksız bir şekilde büyük enerji sarfıyla ağır bedeni hizmet gören torba imalathanelerindeki işçilerin ve şiddetli hararet, şiddetli gürültü, nefes cihazını tazyik ederek bir buhar ve sıhhati tehlikeye düşürecek herhangi bir madde ile bozulmuş hava içinde çalışmak zorunda bulunan zeytinyağı ve sabunhanelerdeki bilumum işçiler de ağır işçi olarak kabul edildi.39
Ocak ayı karnelerinin dağıtımında bazı yanlışlıklar ortaya çıkması üzerine, Şubat 1942’de ekmek karnelerinin dağıtımında yeni kriterler belirlendi. Buna göre daha önce verilen kartlar (karneler), aile reisinin kartı en üstte olmak üzere, tüm aile üyelerinin karneleri bir araya getirilip iğnelendikten sonra yazım memuruna verilecekti. Ayrıca ikamet edilen evin kapı numarası ile bulunduğu sokağın ada veya numarasının yazım memurlarına bildirilmesi ve hatırlayamayanların bu bilgileri bir pusulaya yazdırarak yazım memuruna iletmesi; sanat ve meslek sahipleri ağır işçi kabul edildiğinden herkesin sanat ve memuriyetini açık olarak beyan etmesi istendi. Bu bilgiler yazım memurlarına bildirilmediğinde –dolayısıyla nüfus cüzdanına işlenmediğinde- şubat ayı içinde ekmek verilmeyecekti. Ayrıca fazla veya yanlış ya da küçük-büyük kart almış olanların bunları kullanmamaları bildirildi.
Karne tesellüm ve sarf memurları ile yedek üyeler genelde öğretmenler ve ilçede çalışan devlet memurları arasından seçildi.40 Eğitimcilerin önemli görevler üstlenmesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın hububata el konma ve sevk işlerinde öğretmen ve eğitmenlerden yararlanması konusunda verdiği









39 1942, Belediye Encümen Zabıtnamesi, 26.01.1942.
40 Karne tesellüm ve sarf memurları: Öğretmen Nabi Özsoy, Öğretmen Kadri Sargun, Öğretmen Cemil, H. Mu. M. Kamil Taner, H. Mu. M’den Musa, H. Mu.den Süleyman, Tapu katibi Vehbi, Öğretmen Rıza Talay, Öğretmen Muzaffer Atlan ve Öğretmen Sabire Meral iken yazdırma memurları olarak da Fadıl Yanyalı katibi Kerami, Yahya Akıncı, Ali Rıza Goral, Sezai katibi Ali Giritli, Şerafettin Tunay, öğretmen Münevver Atasi, öğretmen Leman Komili, iskan memuru Mecdi, Nüfus memuru Cemal ve Kızılay’da katip Mustafa belirlendi. Karne ile ilgili asıl liste bu isimlerden oluşurken yedek üyeler de belirlendi. Karne tesellüm ve sarf memurları yedekleri Hüsnü Ergenç, Nejat Sarlıcalı, Eyüp Esen, Sülün Beyman ve Sait Öztolon iken yazdırma memuru yedekleri şehir kulübü kâtibi Süleyman, inhisarlarda memur Enver, Basmacılar kâtibi Cemal, Cazımlar kâtibi Mehmet ve Evkafta memur Niyazi Ülgen’di. 1942, Belediye Encümen Zabıtnamesi 27.01.1942.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 19 misafir