OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 12:50

haberdar olmaları, yanlarında hafif ağırlık ile hızlı bir şekilde geri dönüş yakmak istemeleri nedeniyle herkes elindeki malı çıkarmak istemiş bu da iaşe maddelerinin fiyatlarını daha da aşağıya çekmişti. Nitekim pirincin kilesi yüz elli, peksimetin okkası on beş, yağın okkası kırk, kahvenin okkası yüz yirmi, çizme, mest ve ayakkabının fiyatı Edirne fiyatlarında ve arpanın kilesi yirmi-yirmi beş akçe civarında satılıyordu.400
Sefer sırasında askerlerin beslenme ihtiyacı başta olmak üzere her türlü gereksinimi

karşılayacağı ordu pazarları kuruluyordu.401 1620-21 tarihli Hotin seferinde, İsakçı

menzilinde Tuna yalısında ordu pazarı kurulmuştu. Askerler tarafından büyük tenteler ve meşelerden dükkânlar meydana getirilmişti. Zahire alımı için ordu pazarına gitmek isteyen askerler emri şerif ile hareket ediyor ve tekrardan ordugâha dönüyorlardı.402 1668-
69 Köprülü F. Ahmet Paşa’nın Girit-Kandiye kuşatmasında büyük bir ordu pazarı kurulmuştu. Top ve kurşunlardan korunmak amacıyla kazılan hendek yolları ki, bu yolların genişliği iki at arabasının geçebileceği düzeydeydi. İki tarafına bir baştan bir başa yirmi bin dükkân, hamam, fıskiyeli havuzlar, servi tavanlı saraylar ve kapılar, bahçe ve bostanlıklar, köşkler yapılmıştı. Yalnızca pazar alanı değil, bir anlamda yeni bir şehir oluşturulmuştu. Üç bine yakın dükkânda ipekli kumaştan imal edilmiş kürkler satılıyordu. Bunun yanında her türden kıymetli mal Osmanlı coğrafyasının farklı yerlerinden gelmiş sanatkârlar sayesinde bu dükkânlarda bulunuyordu. Ordu pazarı içinde kırk ayrı yerde tahıl pazarları, yirmi yerde koyun pazarı, elli yerde balık pazarı, yedi yerde sipah pazarı bulunuyordu. Diğer ordu pazarlarında at pazarı da bulunuyor. Fakat Kandiye’de vüzeranın çoğunlukla piyade olması nedeniyle at pazarı kurulmamıştı. Bununla birlikte ağırlık taşınması için kırk ayrı yerde kiralık eşek pazarları bulunuyordu.403
Sefer organizasyonlarında merkezi yönetimin aldığı iaşe maddelerine yönelik politikaları ve tedbirlerine rağmen askerlerin beslenmesi konusunda büyük problemler yaşanabiliyordu. Meydana gelen kıtlık nedeniyle ordu kademesindeki disiplin zarar gördüğü gibi askerlerin moral ve motivasyonlarında büyük düşüşlere ve isyanlarına neden oluyordu. 1598-99 tarihli Varat muhasarası dönüşünde yiyecek maddesinin temin edilememesi



400 Tarih-i Kamaniçe Tahlil ve Metin, s. 114; Kamaniçe seferinde bazı menzillerideki iaşe fiyatlarının toplu gösterim için bkz. Mustafa Nuri Türkmen, “XVII. Yüzyıl Sefer Menzillerinin Ekonomik Yönü ve Katkısı”, AÜDTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, 22/34, Ankara 2003, 135-140. s. 139.
401 Ordu pazarı ve orducu esnafı için bkz. Şenol Çelik, “Orducu”, DİA, c. 33, 370-372; Şenol Çelik, “Osmanlı Sefer Organizasyonunda Orducu Esnafı ve İstanbul Orducuları”, Eski Çağ’dan Modern Çağ’a Ordular, Kitabevi, İstanbul 2008, 355-386; Bülent Çelik, Osmanlı Seferlerinin Lojistik Sorunlarına Kentli Esnafın Getirdiği Çözümler Orducu Esnafı, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2002.
402 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 743.
403 Seyahatnâme, VIII, s. 176-177.

94
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 12:52

nedeniyle kıtlık yaşanmıştı. Güle ve Solnuk menzillerinde bir ekmek bir altına satılacak kadar fiyatlar yükselmişti. Tisa nehri kenarında askerlerin ihtiyaçları olan besin maddelerini sağlayabilecekleri söylenmişti. Ancak Tisa nehri kenarında zahire gemilerinin bulunmadığını gören yeniçeriler isyan ederek Sadrazamı yaralamışlar ve Defterdar çadırlarını yıkmakla birlikte mutfak ve kileri yağmalamışlardı. Bazı yeniçeri zabitlerinin araya girmesiyle askerlerin isyanı sona erdirilmişti.404
1625-26 tarihli Hafız Ahmet Paşa’nın Bağdat seferinde, askerler hem muhasara sırasında hem de dönüş yolunda beslenme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşamışlardı. Bağdat Kalesi önlerinde savaşılırken askerde arpa ve herhangi bir hayvan yemi kalmamış, bunun yanında beksimetin okkası önceleri birer kuruşa satılırken beşer kuruş hesabı satılır olmuştu. Yeniçeriler kale yürüyüşünde ve lağımlarda yaralı şekilde duruyor, bölük ortalarında zahireye dair herhangi bir yiyecek maddesi bulunmuyordu. Bunun üzerine askerlerin zahire talebine karşılık yalnızca Felluce’den bir kez zahire getirilmişti. Bu da ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildi ve sadece bölük başına buçuk kile arpa verilebilmişti. Bununla birlikte savaş devam ederken yerel ayandan Mühennazade Abdülnasır Bey, temin edebildiği kadar bal, yağ ve pirinci orduya getirtmiş ancak bunlarda yetersiz kalarak yalnızca birkaç günlük ihtiyacı karşılayabilmişti. Askerlerin sayıca fazla olması iaşe maddelerinin kısa sürede tükenmesine neden oluyordu. Bunun yanında Ahmet Paşa askerlerin moralini yükseltmek ve onları birazda eğlemek için Tatar hanının yiyecek konusunda yardıma geleceğini onlara duyuruyordu.405
Askerler daha fazla dayanamayarak orduda yiyecek kısmından herhangi bir nesnenin kalmadığını, hayvanların kaybedildiğini ve uzun zamandır kuşatmada olduklarını belirterek serdar otağını yıkmışlar ve onu İran ile müttefik olmakla suçlamışlardı. İran elçisi orada bulunduğu halde Ahmet Paşa, İmam-ı Âzam Kalesi’ne götürülüp haps edilmek istenmiş fakat yolda tecrübeli askerler tarafından bu durum engellenmişti. Ahmet Paşa’nın serdar ve padişahın vekili olduğunu, düşman hücum ettiği takdirde askerin önünde bir önderin olması gerektiği söylenerek isyan eden askerler bu davranışlardan vazgeçirilmişlerdi. Bunun üzerine Ahmet Paşa, askerlerden isteklerinin ne olduğunu sormuş ve onlar da zahire yollarının kesildiğini, kendilerine yardımın gelmediğini ve daha fazla durmanın mümkün olmadığını söylemişlerdi. Paşa, buna karşılık Osmanlı elçisinin İran’da olduğunu döndüğü takdirde bir-iki gün içerisinde dönüşün gerçekleşeceğini belirtmişti. Kıtlığın yanında,metrislerde pirelenme olması nedeniyle






404 Fezleke, s. 338-339; Tarih-i Nâimâ, I, s. 143.
405 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 815-816.

95
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 12:54

askerler ayak hastalıklarına yakalanmışlar ve daha fazla aynı bölgede kalamayacakları anlaşılmıştı.406
Askerlerin bir kısmı çadırlarını yıkmış diğerleri yerinde bırakıp ellerine bir asa alarak İmam-ı Âzam Kalesi taraflarına yola çıkmışlardı. Çavuşlar tarafından ağalara haber edilip bir miktar durmaları istenmesi üzerine birkaç atlı bayrakları Bağdat Kalesine karşı durmuşlardı. Bununla birlikte kiler zahiresi askerler tarafından yağma edilmiş ve götürülemeyecek ağır eşyalar orada yakılmıştı. Askerin çoğunluğu kıtlık nedeniyle alışıla gelmiş yeme ihtiyaçları dışında beslendiğinden ve uzun süre toz toprak içinde yuvarlandıkları için hastalanmışlar ve özelikle yeniçerilerin çoğu ayak ağrısından hareket edemeyecek duruma gelmişti.407 Dönüş yolunda Kızılhan menzilinde askerler zahire olduğu ümidiyle ileri gitmişler fakat burası da yerel aşiretler tarafından yağma edilmişti. Peksimetin okkası on kuruşa ve arpanın kilesi yüz filoriye alınamaz olmuştu. Askerler bir yandan yük taşıyan beygirleri boğazlıyor diğer yandan mazı ve kestaneye benzer dikenli bitkileri yiyorlardı. Bazı askerler on beş-yirmi gün boyunca herhangi bir şey yemeyerek sadece suyla geçiniyorlardı. Osmanlı askerlerinin dönüş yolunda yaşadıkları zorluk daha önce görülmemişti.408
1629-30 tarihli Hüsrev Paşa’nın Bağdat seferinde, kapıkulu sipahileri ayaklanarak zahire ve ikişer kat işlemiş ulufe isteklerinde bulunmuşlardı. Askere beşer kile zahire verilmesi gerekirken yeterli miktarda olmadığı için verilemiyordu. Bunun üzerine zahire bedeli olarak Altı Bölük’ün tamamına asker başına ikişer akçe terakki ve bir ulufe verilmek suretiyle askerlerin taşkınlığı giderilmişti.409 Aynı seferde dönüş yolunda kıtlık yaşanmıştı. Arpanın kilesi on kuruş, ekmek “can gibi” değerliydi. Koyun, sığır ve diğer yük hayvanları ölmüş ve kalanlar dahi oldukça zayıf bir haldeydi. Yeni itaat altına alınan Kuy sancağına bağlı köyler yağmalanarak on bin civarında koyun orduya sürülmüştü. Fakat bunlarda yenecek durumda olmayıp neredeyse deri ve kemikten başka yerleri yok gibiydi.410 1662-63 yılında Raba’dan Uyvar yöresine yardıma gidildiği sırada yolda büyük kıtlık yaşanmıştı. Rakam abartılı olmakla birlikte askerlerin kırk elli günlük bir zaman diliminde ne kendilerinin ne de hayvanlarının herhangi bir şey yemediği belirtiliyordu.411 Ustolni-Belgrat menziline hasta, aç ve bitkin bir halde gelen askerlerin burada hemen yemeğe girişmeleri onların ishal ve diğer



406 Fezleke Tahlil ve Metin, s. 763-764; Tarih-i Nâimâ, II, s. 597; Özer Küpeli, “Irak-ı Arap’ta Osmanlı- Safevi Mücadelesi ( XVI.-XVII. Yüzyıllar)”, History Studies, Ortadoğu Özel Sayısı, 2010, 227-244, s. 235- 236.
407 Tarih-i Nâimâ, II, s. 597-598.
408 Tarih-i Nâimâ, II, s. 601.
409 Fezleke Tahlil ve Metin, s. 801; Tarih-i Nâimâ, III, s. 660.
410 Tarih-i Nâimâ, III, s. 653.
411 Seyahatnâme, VII, 41.

96
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 12:55

hastalıklara tutulup yüzlercesinin ölümüne neden olmuştu.412 Aynı seferde asker ve

hayvanların açlık çektiği zamanlarda Köprülü F. Ahmet Paşa’nın Harbendebaşısı arpaları saklayıp yüksek fiyattan satıyordu. Harbendebaşı ormana gizlediği katırların semerinden birer at yemi arpalığı çıkararak ikişer altına satıyordu.413
Sefer süresince askerin beslenmesi merkezi yönetim açısından zorlu bir süreci ifade ediyordu. Askerin beslenmesi devletin merkezi ve taşra yönetiminin yanında halkında içinde olduğu bir çalışmayı içeriyordu. İklimsel olaylar, tarımsal verimlilik ve diğer sebeplere bağlı olarak askerin iaşesinin sağlanmasında zorluklar çekildiğini de görmek mümkündü.

2.4. Savaş Teşvikleri ve Mükâfatlar


XVI. ve XVII. yüzyıl savaşları askeri teknolojinin yanında büyük oranda insan gücüne dayanıyordu. Bu dönem savaşlarının temel öznesi askerlerdi. Askerlerin maddi ve manevi olarak motivasyonlarının üst düzeyde tutulması, şüphesiz savaşlardaki başarıyı beraberinde getiriyordu. Askerlerin seferlere etkin katılımını sağlamak ve onlardan azami ölçüde faydalanmak merkezi yönetimin önemle üzerinde durduğu konuların başında geliyordu. Bu nedenle askerlerin savaşlarda aktif olarak yer almasını sağlamak amacıyla oluşturulan teşvik uygulamaları ve gerektiği yerde askeri ödüllendirmeler, sefer kaidelerinin ayrılmaz parçaları arasında yer alıyordu. Manevi yönden Padişah ve serdarların teşvik edici sözlerinin yanında askerlere bahşiş verilmesi gibi maddi teşvikler de askerin disiplini ve savaşa etkin katılımı için etkin olarak kullanılıyordu. Ödüllendirmelerde ise genellikle maddi teşvikler uygulanıyor, nakit olarak verilen bahşiş ve maaş zammının yanında çeşitli hediyeler ve rütbe yükseltme gibi yöntemler uygulanıyordu.
Emirname ve fermanlarda çoğu kez altı çizilen gazâ ve ganimet vurgusu, yönetimin savaşa teşvik amacıyla sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biriydi. 1565-66 tarihli Malta seferi sırasında hazırlanan bir fermanda, gazâ ve cihat sevabının yanında savaşta yararlılık gösterip maaşlarına zam ve yüksek rütbe isteyenlerin bu amaçlarına ulaşacakları belirtiliyordu. Bu durum kapıkulları içinde pek çok sınıftan askerin şevkle donanmacı yazılıp savaşa katılmalarına neden olmuştu.414 1593-94 tarihli Yanık Kalesi seferi sırasında ilan edilen bir fermanda, kapıkullarından sefere gidecek askerlerin geçmiş



412 Seyahatnâme, VII, s. 46-47.
413 Seyahatnâme, VII, 42.
414 Tarih-i Selâniki, I, s. 6.

97
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 12:57

ulufelerinin kendilerine verileceği ve maaşlarına ikişer akçe zam yapılacağı bildirilmişti. Bunun üzerine birçok asker ulufe ve zamlarını alarak sefere katılmışlardı.415 Ferhat Paşa’nın Tebriz ve Humna Kalesi seferinde, kale içindeki mal ve esirler askerlerin, bölgedeki taş ve toprağın Padişahın olsun denilmek suretiyle askerler savaşmaları için teşvik ediliyordu.416 1662-63 tarihli Uyvar seferinde, gazi ve şehitlik makamı
yüceltilirken, mal isteyenlerin bunlara bolca kavuşacağı ve sipahi olmak isteyenlere dahi bunun verileceği belirtiliyor ve askerlerin hazır olmaları isteniyordu.417
Fermanlarda yer alan tehditler de yönetimin savaşa teşvik edici yöntemlerinden biriydi. 1654-55 tarihinde Benefşe Kalesi’ni düşmandan kurtarmakla görevlendirilen Surnazen Mustafa Paşa, başarılı olamamış ve Termet bölgesine dönmüştü. Buradayken kendisine kılıç ve kaftanın yanında bir de ferman gönderilmişti. Fermanda, Benefşe Kalesi’nin düşman elinden kurtarılmadığı takdirde Mustafa Paşa ile birlikte orada bulunan vüzera ve kapudanların katl olunacağı kesin bir dille ifade ediliyordu. Bundan haberdar olan paşalar dehşete düşerek hemen harekete geçmiş ve sefer tedariki için Anadolu’ya geçmişlerdi.418
Kanunlarda yer alan ve gelenekselleşmiş uygulamalardan olmakla birlikte, devlete bağlı beylik komutanları ve üst rütbeli devlet ricaline sefere katılımlarından dolayı hediyeler verilmekteydi. Bunlar arasında divan üyeleri, devlete bağlı Kırım hanı, Eflak ve Boğdan voyvodaları ile eyalet askeriyle birlikte sefere katılan beylerbeyi ve sancak beyleri yer alıyordu. 1672-73 tarihli Kamaniçe seferine katılımından dolayı Kırım hanı ve beylerine çeşitli hediyeler gönderilmişti. Kırım hanına name-i hümayunla birlikte bir kabza değerli taşlarla süslü kılıç ve iki adet değerli hilat ki bunların bir tanesi kürklüydü. Bunun yanında harçlık olarak verilen on beş bin sikkeyi teslim etmek amacıyla Kapıcılar Kethüdası Ahmet Ağa görevlendirilmişti. Kagalga ve Nurettin Bey’e ikişer hilatle birlikte Şirin ve Mankıt Beyleri ile mirzalarına elli adet hilat sefere katılımlarından dolayı hediye edilmişti.419 Yine Bosna Beylerbeyi Vezir İbrahim Paşa, eyaleti askerleriyle birlikte orduya katılmıştı. Bosna askerleri, otağ-ı hümayun önünde alay göstermiş ve İbrahim Paşa’nın, Padişah huzuruna çıkmasıyla birlikte kendisine kürklü hilat ihsan olunmuştu. Ayrıca veziriazam tarafından da kendisine ve Paşa’nın önde





415 Tarih-i Selâniki, I, s. 373.
416 Kitab-ı Fethi Gence, s.26.
417 Seyahatnâme, VI, s. 200.
418 Vekâyi'-nâme, s. 80.
419 Vekâyi'-nâme, s. 357-358.

98
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 12:59

gelen on dört adamına hilatler giydirilmişti.420 Aynı seferde vüzera ve erkânı devletin sefere memur olmasından dolayı genel bir hilat giydirme töreni düzenlenmişti. Öncelikle Veziriazama post-ı semmur hilat, ulemaya sofa kaplı samur post, ardından rikab ağaları, divan üyeleri ve Bölük ağalarına sade hilat-ı fahire giydirilmişti. Yeniçeri Ağası’nın vezir olması nedeniyle diğer vüzera gibi post-ı semmur ihsan olunmuştu. Çavuşbaşı ve Kapıcılar Kethüdası’na, emrindeki askerler ile birlikte hilatler giydirilmiş ve otağ önünden yürüyüşlerini gerçekleştirmişlerdi.421 Bunun yanında paşaların Sadrazam huzuruna çıkmalarıyla kendilerine ve bazı ağalarına hilatler giydirilmişti.422

Hilatlerin yanında Padişah tarafından devlet ricaline atlar ihsan olunmuştu. Vezir Ahmet Paşa’ya dokuz, Vezir Mustafa Paşa’ya dört, Kaimmakam Mustafa Paşa’ya iki re’s, Şeyhülislam Minkarizade Yahya Efendi, Vaiz Vani Efendi, Kazaserler ve Reisilküttab’a birer re’s at hediye edilmişti.423 1593-94 tarihli Yanık Kalesi seferinde Kırım hanına altın leğen ve ibriğin yanında taşlarla süslü bir kılıç ve özel bir at verilmişti. Bununla birlikte bin altın harçlık ihsan olunmuştu.424 Yine 1598-99 tarihli Varat Kalesi kuşatmasına katılan Kırım hanına, Serdarın otağının yakınına büyük bir otağ Han için ve onun yanında haremine ait bir çadır kurulmuştu. Yüz kadar adamına hilat ve özellikle Han için iç ve dış elbiseler ile bohçalar, samur kürkler ve iki mücevher eyerli at sefere katılımından dolayı hediye olarak verilmişti.425
Padişahın seferlere katılımının asker üzerindeki olumlu etkisi büyüktü. Askerler açısından, sefere memur olan bir serdarla gitmektense bir padişah ile sefere çıkmak, daha dolu bir hazineyle hareket ve daha çok ihsan almak anlamına geliyordu. Yalnızca maddi beklenti olarak değil, padişahların çeşitli söz ve davranışlarıyla askerlere gösterdikleri yakın ilgi onların motivasyonlarını artıran sebeplerden birini oluşturuyordu. 1635-36 tarihli Revan seferinde Sultan IV. Murat, savaşa müdahil olmuş ve askerlerle yakından ilgilenmişti.Padişah, savaş sırasında Kapudan Hasan Paşa ve Halep Beylerbeyi Ahmet Paşa’nın emrinde bulunan altı parça topu kendi doldurmuş ve nişan alarak Revan Kalesi üzerine beş-altı kez isabetli atışlar gerçekleştirmişti. Sultanın bizzat savaşın içerisinde yer alması askerler için büyük motivasyon olmuştu.426 Yine Padişah, Küçük Ahmet Paşa, Canpolatoğlu, Murtaza Paşa ve yeniçeri ağasına bizzat hitap edip, savaşta kendilerini


420 Vekâyi'-nâme, s. 368-369; Tarih-i Kamaniçe Tahlil ve Metin, s. 23.
421 Zübde-i Vekayiât Tahlil ve Metin, s. 21.
422 Tarih-i Kamaniçe, s.25.
423 Zübde-i Vekayiât, s. 21.
424 Mür’i’t Tevârih Tahlil ve Tenkidi Metni, s. 53.
425 Fezleke Tahlil ve Metin, s. 335.
426 Revan ve Tebriz Seferi Ruznâmesi, s. 24.

99
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:00

göstermeleri gerektiğini söyleyerek onları savaşa teşvik etmişti.427 Bunun yanında IV. Murat, yaralanan askerlerle de yakından ilgilenmişti. Savaş sırasında yaralanan yüzlerce yeniçeri için Sultan, otuz-kırkar kuruşluk merhemlerin kullanılmasını istemiş ayrıca kendi huzurunda askerlerin tedavilerini yaptırmıştı.428 Yine savaş sırasında altın ve gümüş keseleri açılıp meydana dökülerek, baş getirilenlere kırkar filori, atını kaybedenlere ellişer filori, yaralı durumda olanlara yirmi beşer filori ve düşmandan atılan top güllelerini getirenlere birer filori bahşiş verilmişti.429 Diğer yandan şeker şerbeti kazanlara doldurularak bizzat Padişah tarafından gelen her askere şerbet içirilerek onları sözleriyle savaşmaları için şevklendirmişti.430 1620-21 tarihli Hotin seferinde Sultan II. Osman, esir ve baş getiren askerlere onar, yaralı durumda olan askerlere yirmişer altın ihsanda bulunmuştu.431
1638-39 tarihli Bağdat seferinde Sultan IV. Murat, günbegün askerlerin bulunduğu metrislere giderek vezirler ve askerlere iltifatta bulunuyor ve savaşa teşvik eden sözler söylüyordu. Bunun yanında yaralanan askerlerin tedavileriyle yakından ilgileniyor ve bu durum askerler için manevi destek oluyordu.432 1672-73 tarihli Kamaniçe seferinde Sultan IV. Mehmet, bir yandan Veziriazam Fazıl Ahmet Paşa’ya adamlar göndererek savaşın gidişatıyla yakından ilgileniyor diğer yandan kalenin fethi için sürekli dua ediyor bu durum askerler için “kuvvet-i kalp” oluyordu.433 Yaralananlar askerler, Padişah huzuruna vardıklarında yaralarının durumlarına göre kırk-elli altın ihsan olunuyor ya da savaşta gösterdikleri yararlılıktan dolayı tımar veriliyordu.434 Padişahların askerlere karşı gösterdikleri maddi ve manevi destek, onlar için büyük bir manevi güç kaynağı oluyordu.
Serdarlar, ordunun sevk ve idaresiyle birlikte askerin motivasyonundan da sorumluydular. Bu yüzden sefer sırasında barınma, beslenme ve ücret konusunda problem yaşandığında tüm sorumluluk serdarlarındı. Bu nedenle herhangi bir aksaklıkta bütün suç serdara yükleniyordu. Nitekim sefer sırasındaki isyanlarda askerlerin öncelikle serdar çadırına yöneldikleri ve onu yıkmakla birlikte serdara saldırıp yaraladıkları ve hatta hapse atma şeklinde tepki gösterdikleri daha önce vurgulanmıştı. Sonuç itibariyle askerlerin



427 Tarih-i Nâimâ, III, s. 814.
428 Fezleke Tahlil ve Metin, s. 857.
429 Tarih-i Nâimâ, III, s. 815.
430 Mür’i’t Tevârih Tahlil ve Tenkidi Metni, s. 124.
431 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 747.
432 Tarih-i Nâimâ, III, s. 886; Zafername Tahlil ve Metin, s. 39.
433 Vekâyi'-nâme, s. 383.
434 Tarih-i Kamaniçe Tahlil ve Metin, s. 61-62.

100
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:02

sevk ve idaresi kişisel yönetim kabiliyetine bağlıydı ve askerleri idare etmek için serdarların yoğun çaba göstermeleri gerekiyordu. Bu durum ordu komutanlarını, askerleri savaşa çekmek konusunda farklı uygulamalara yönlendirmişti. 1592-93 tarihli Bosna Valisi Hasan Paşa’nın Siska Kalesi seferinde, Hasan Paşa, metrislerde bulunan askerlere din ve padişah uğruna canla başla çalışmalarını söylüyor ve onları tüm gücüyle savaşmaları için teşvik ediyordu.435
1625-26 tarihli Bağdat seferinde, ordu komutanı olmanın yanında şairane bir kişiliği de sahip olan Hafız Ahmet Paşa, Çölek Sahrası menzilinde çeşitli eyalet beylerinin orduya katılımıyla birlikte askerleri savaş için şevklendirmek, onların moral ve motivasyonlarını üst seviyede tutmak amacıyla farklı bir yöntem olarak şiir okumuştu.436 Şiir okuyarak askere cesaret veren Ahmet Paşa, bizzat metriste askerin yanında bulunarak onlarla birlikte toprak sürmüş, lağım yollarının açılmasında çalışmıştı. Askerlere ihsan konusunda cömert davranmış ve onları sözleriyle desteklemişti. Ahmet Paşa’nın gayretli davranışları, askerler üzerinde olumlu etki yaratmış ve askerler gece gündüz metrislerde var güçleriyle savaşarak iki ay içinde elli iki yerden kaleye lağım yolu inşa etmişlerdi.437 Osmanlı-Şah Abbas savaşında, Ahmet Paşa’nın çevresindeki askerlerin bir kısmı, savaş alanından firar etme yolunu tutmuştu. Paşanın yakınında yalnızca birkaç sancaktar, iç oğlanları ile birkaç topçu ve yeniçeri ağası kalmıştı. Bunun üzerine Ahmet Paşa, yeniçerilere karşı haykırarak bugün değilse hangi gün için savaşacaklarını, cesurca saldırıya geçtikleri takdirde düşmanın karşılarında duramayacağını ve neden çaba göstermediklerini söyleyerek askerleri savaşa çekmek istemişti.438
1648-49 tarihli Girit kuşatmasında Serdar Hüseyin Paşa, çoğu zaman metrislerde askerlerin yanında bulunarak, onların gönüllerini alan ve cesaretlendiren sözler söylüyor, bunun yanında bahşişler dağıtıyordu.439 Savaş sırasında Hüseyin Paşa’nın çenesine iki kurşun isabet etmesine rağmen, askerlerin ümitsizliğe kapılıp savaşı bırakmamaları için metrisleri kontrol ediyor ve askerleri savaşa teşvik edici davranışlarda bulunuyordu.440 1653-54 tarihli Çanakkale Boğazı’nda Venediklilerle yapılan deniz savaşında, Kapudan Murat Paşa, Osmanlı donanma gemilerinin hücum ettiği sırada bir kayığa binmiş ve eline


435 Tevarih-i Cedid-i Vilayet-i Üngürüs, s. 23.
436 “Bizimle Kerbelâ vâdisine hem-derd olan gelsin Sınansun arsa-i ferzânelerde merd olan gelsin Adûdan intikam almak için azm ettik ey Hâfız
Ko! Bu lâf güzâfı işte meydan merd olan gelsin.” Tarih-i Nâimâ, II, s. 575-576; Fezleke, s. 742-743.
437 Tarih-i Nâimâ, II, s. 581; Fezleke, s. 749.
438 Tarih-i Nâimâ, II, s. 592.
439 Fezleke, s. 945.
440 Fezleke, s. 1026.

101
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:03

ok ile yay almıştı. Murat Paşa, Osmanlı gemileri arasında gezerek onlara attığı oklarla askeri korkutmak yoluyla geride kalan gemileri savaş alanına çekmek istemişti.441 Kapudan, böylelikle askerleri savaşa teşvik etmek için farklı bir yöntem uygulamıştı. Hafız Ahmet Paşa gibi okuduğu şiirlerle askeri yüreklendirmek isteyen paşalardan biri de Melek Ahmet Paşa’dır.442 Bunun yanında 1654-55 tarihli Bitlis seferinde Ahmet Paşa, baş ve esir getiren askerlere huzurunda yığılmış bulunan altın ve akçelerden dağıtmak suretiyle ihsanda bulunmuştu.443 Aynı seferde, uzun süren kuşatma nedeniyle kale içinde açlık çeken han askerleri, Osmanlı ordugâhına gizlice yerleşmişlerdi. Bunun üzerine Ahmet Paşa, ordu içinde han askerlerinden bulup başını getiren Osmanlı askerlerine elli altın verme vaadini münadiler aracılığıyla duyurmuştu. Paşanın ödül vaadiyle uyguladığı teşvik neticesinde, bir gecede üç bin civarında han askeri ordugâh içinden firar etmişti.444 Yine 1662-63 tarihli Uyvar seferinde Fazıl Ahmet Paşa, gece-gündüz metrislerde çalışan ve toprak süren askerlerin yanında bulunarak onlara kese kese altın ve gümüş ihsan etmişti. Bir gece şiddetli yağmur yağmış ve Ahmet Paşa’nın elbiseleri baştan ayağa çamur içinde kalmıştı. Onun bu haline gören askerler “Sadrazam bu haliyle yürüdükten sonra bize yüzümüz üzere yürümek gerekir.” demişlerdi.445
1668-69 tarihli Girit-Kandiye kuşatmasında, askerlerin üç yüz civarında düşman kaptanı ve yaklaşık dört bin kadar düşman başını Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın huzuruna getirmeleriyle, kendilerine rütbelerine göre bolca altın ve maaşlarına zam verilmişti. Bunun yanında bizzat Ahmet Paşa tarafından askerlerin başına gümüş çelenkler takılmıştı.446 1682-83 tarihli Viyana kuşatmasında Sadrazam Kara Mustafa Paşa yaralı askerlerle yakından ilgilenmişti. Mustafa Paşa’nın emriyle, hazine kâtibi Şeyhoğlu Abdi Efendi yaralılara hediyeler dağıtmıştı. Bunun yanında sadrazam yaralılara çorba ile pilav hazırlanması için günlük otuz ölçek pirinç, altmış okka yemek yağı ve iki yüz ekmek verilmesini buyurmuştu. Bunlar hazine kâtibi tarafından eksiksiz yerine getirilmişti. Yaralıların yanı sıra yoksul ve kimsesizler için de yemek verilmişti. Her gün iki karavana içinde pilav ve çorba, sıçan yollarının başladığı yere götürülmüş ve orada ihtiyaç sahibi askerlere dağıtılmıştı.447 Aynı kuşatmada Kara Mustafa Paşa, metrislerin bağlantı yolları




441 Vekâyi'-nâme, s. 65.
442 Seyahatnâme, IV, s. 133.
443 Seyahatnâme, IV, s. 133.
444 Seyahatnâme, IV, s. 136.
445 Şimşirgil, Slovakya’da Osmanlılar, s. 84.
446 Seyahatnâme,, VIII, s. 179.
447 Ahmet Ağa, Viyana Kuşatması Günlüğü, s. 36.

102
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:04

olan sıçan yollarını gözden geçirmişti. Bunun yanında paşa serdengeçtilere hediyeler dağıtmıştı.448
Ordugâhta akşamları meydana getirilen divan toplantılarının konusu, ertesi gün savaş alanında askerlerin gücünü ve şevkini artırmak amacıyla verilecek ödüller hakkında olabiliyordu. 1668-69 tarihli Girit-Kandiye kuşatmasında, Fransız seyyah Guillatiere, akşamları iki çavuşun vezir kapısının iki yanından yerlerini almalarının ardından yüksek sesle “Allah, Allah” diye bağırarak askerleri çağırdıklarını ve davet üzerine askerlerin toplandıklarını anlatır. Bundan sonra çavuşlar, ertesi gün için düşman başları üzerine değer biçerlerdi. Bu ordugâhta her akşam düzenlenen bir adetti. Düşman ordusunun güçlü olduğu dönemde baş getirenlere yirmi beş-otuz, zayıf olduğu zaman dokuz-on altın veriliyordu. Aynı zamanda düşmana ait siper kazıklarını getirenlere üç altın verileceği belirtilmişti.449
Yönetim tarafından başvurulan teşvik uygulamalarından biri de özel bir hedef gösterilerek bunu yerine getiren askerin ödüllendirilmesiydi. 1594-95 tarihli Estergon Kalesi savunmasında, düşman askerleri kaleye üç kez yürüyüş gerçekleştirmişler ve bu kuvvetlerin yönetiminden sorumlu komutanın herhangi bir Osmanlı askeri tarafından vurulduğu takdirde kendisine ister bölük ister sancak her ne isterse verileceği vaat edilmişti. Budin’den orduya katılan Osman adındaki asker, Cezayir tüfeği ile üzerinde altın zincir bulunan komutanı isabetli atışıyla göğsünden vurmayı başarmıştı.450 1605-06 tarihli Tepedelen seferinde, kalenin Tepedelen tarafındaki varoş palankasına ateş bırakan askere bin altın verileceği vaat edilmişti. Nitekim bir asker bu görevi yerine getirmiş ve kale içindeki evlerin yanması üzerine düşmanın savunma gücü bu yangını söndürmek için kullanıldığı sırada başlatılan isabetli top atışlarıyla da çok fazla sayıda düşman askeri öldürülmüştü.451
Sefer sırasında kendiliğinden gelişen durumlar da askeri çalışmaya sevk edebiliyordu. 1668-69 tarihli Girit-Kandiye kuşatmasında, askerler, kaleye üç yıl boyunca atılan yaklaşık bin ton civarındaki kurşunu toplayıp bunları Defterdar Ahmet Paşa’ya teslim ederek karşılığında ücretlerini almışlardı. Ancak bu kurşun Yeniçeri Ağası Abdi ve Kethüdası İbrahim Paşa ile Sadrazam Kethüdası Mahmut Paşa tarafından alıkonulmuş ve tahta kurşunlar dökülerek camilerin üzerinde kullanılmıştı. Bunun üzerine kurşun




448 Ahmet Ağa, a.g.e., s. 89.
449 Üçel-Aybet, Osmanlı Ordusu (1530-1699), s. 467.
450 Tarih-i Nâimâ, I, s. 69.
451 Fezleke, s. 498.

103
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Bing [Bot] ve 10 misafir