1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:10

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
DUMLUPINAR UNIVERSITY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES E-ISSN: 2587-005X http://dergipark.gov.tr/dpusbe
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 62, 40-59; 2019


1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA
ALDIĞI ÖNLEMLER

Kevser DEĞİRMENCİ

Öz


Bu çalışmada öncelikle kısaca Girit adasının, jeopolitik konumu ve önemi vurgulanmış ve adaya tarih boyunca kimlerin hâkim olduğuna değinilmiştir. 1669’da Osmanlı egemenliği ile birlikte adada bir huzur ve sükûn döneminin başladığı söylenebilir. Adanın fethinden itibaren Mora isyanına kadar geçen 150 yıllık süreçte sadece bir ayaklanma yaşanırken 1821 yılından itibaren adanın elden çıkışına kadar belli periyotlarda pek çok ayaklanma yaşanmıştır. Özellikle XIX. yy.da Rus tahrikleri, Fransız İhtilali’nin etkileri ve Osman lı Devleti’nin giderek zayıflayan ve bozulan iç idaresi sonucu Hıristiyan tebaa arasında ayrılma arzusu oluşmaya başlamıştır.

Bu çalışmada 1841 isyanının hemen öncesinde adada yaşanan olaylardan, adaya dışarıdan gelen Yunan eşkıya ile beraber huzursuzluğun başlaması ve buna karşılık alınan tedbirlerden bahsedilmiştir. Çalışmanın amacı, Osmanlı Devleti’nin XIX. yy.da kendisine bağlı bulunan pek çok yerde uğraşmak zorunda olduğu bağımsızlık mücadelelerine Girit ölçeğinde bir kesit sunmaktır. Ayrıca adanın valisi Mustafa Naili Paşa’nın 1841 isyanını engellemek adına gösterdiği çabalar detaylı bir şekilde anlatılmıştır.


Anahtar Kelimeler: Girit, Ayaklanma, Mustafa Naili Paşa, Osmanlı Devleti




THE PRECAUTIONS TAKEN BY MUSTAFA NAILI PASHA, THE GOVERNOR OF
CRETE ISLAND, BEFORE THE CRETE REBELLION OF 1841


Abstract

In this study, not only the geopolitical position and importance of the Crete Island but also the Powers that dominated the Island throughout history are briefly handled. It can be said that with the Ot toman rule in 1669 a period of peace and tranquility began in the Island. During the 150-year period from the conquest of the Island to the Mora Rebellion there was only one uprising. However, there were many revolts in different periods between 1821 and t he end of sovereignty of the Ottomon Empire on the Crete Island. Especially in the 19th century, a desire for separation among Christian subjects began to manifest itself as a result of Russian provocations, the effects of the French Revolution and the weakening and deteriorating internal administration of the Ottoman Empire.

This study will try to explain the events that took place on the Crete Island just before the Rebellion of 1841, the start of unrest with the Greek bandits who came to the Island from outside and the measures taken in response. The aim of this study is to present an aspect of the struggle of the Ottoman Empire against the independence movements of 19th century in the different regions under its rule in the context of Crete. In this stu dy additionally a detailed explanation of Mustafa Naili Pasha 's efforts to prevent the rebellion of 1841 was made.

Keywords: Crete, Rebellion, Mustafa Naili Pasha, Ottoman Empire









Bu çalışma 2013 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde kabul edilen “Mustafa Naili Paşa’nın Hayatı ve Girit Valiliği” başlıklı doktora tezinden oluşturulmuştur.
Dr. Öğr. Üyesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü,
ORCID 0000-0002-4464-7928 kevser.degirmenci@dpu.edu.tr
Başvuru Tarihi (Received): 20.02.2019 Kabul Tarihi (Accepted): 11.10.2019

40
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:12

Giriş

Yunanca (Krete), Araplar tarafından (İkritis), İtalyanlar tarafından (Candia) adı verilen Girit adası, Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonraki en büyük adası ve Ege Denizi’nin de kilidi olma özelliğini taşımaktadır (Tukin, 1964). Girit, Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları arasında staratejik öneme sahip bir bölgededir (Ebuzziya, 1328). Akdeniz’i Ege denizinden ayıran bir konumdadır.4 Uzunluğu 250
km, genişliği 7.800 km² (Hülagü, 2004) olan Girit’in, etrafı dik sahillerle çevrilmiştir. Özellikle güney sahilleri dik ve girintili çıkıntılı olmayan bir yapıda olduğundan limansızdır. Kuzey sahilleri ise oldukça girintili ve çıkıntılı olduğu için doğal limanlar oluşmuştur. (Tukin, 1945) İsyanlarıyla tanınan Girit adası, konumu nedeniyle her zaman önemli bir merkez olmuştur. Girit halkı, uzun yıllar çeşitli milletlerin egemenliği altında yaşamışlardır.

Girit, yüksek medeniyetlerin çok erken geliştiği bir adadır. Girit medeniyetleri, Minos Medeniyeti adı altında, Eski, Orta ve Geç Minos çağı olmak üzere üç döneme ayrılmıştır. Milattan önce 67 yılında Roma hâkimiyetine giren Girit, uzun bir süre imparatorluğun buğday ambarı vazifesini görmüştür. Romalılardan sonra Bizanslıların hâkimiyetine giren Girit, 825 yılında da Arapların eline geçmiştir. Bir süre sonra tekrar Bizans egemenliğine giren Girit’in idaresi, bu defa 1204 yılında Venediklilerin eline geçmiştir. Venedikliler Girit’te Romalıların uyguladığı iskân
politikasını takip ederek anavatanlarından getirdikleri ahaliyi buraya yerleştirmişlerdir. Stratejik önemiyle dikkatleri çekmekte olan Girit, Osmanlı Devleti tarafından da topraklara katılması gereken bir yer olarak görülmüştür. Ancak Venedikliler, adayı savunmak için ellerinden gelen bütün tedbirleri almışlardır. Ada aynı zamanda, korsan gemileri için bir sığınak haline gelmişti r. Bu durum Osmanlı deniz ulaşımını ciddi bir şekilde tehdit etmiştir. Venedikliler ile yapılan 24 yıllık savaşın5 ardından 1669 yılında Girit, tamamen Osmanlı hâkimiyetine girmiştir (Gülsoy,
1997).

Böylece Ege ve Akdeniz’in stratejik açıdan en önemli adası ele geçirilmiştir. Fetihten sonra imtiyazlı bir eyalet haline getirilen Girit’te aşamalı bir şekilde Osmanlı egemenliğinin tesisine çalışılmıştır (Tukin, 1996; Banoğlu, 2005)

Fetihten sonra Kandiye, Hanya ve Resmo sancaklarına ayrılmış olan Girit, Osmanlı Devleti’nin mümtaz bir eyaleti olmuştur. Venedikliler zamanında zorlama ve şiddete dayanan sömürge yönetimi yerine Girit’te Osmanlı Devleti tarafından adil bir yönetim sergilenmiştir (Baykal, 1969). Adanın Osmanlı idaresine girmesiyle mal, can ve namus emniyeti sağlanmış, yerli ahalinin cemaat işlerine karışılmamış ve dini inançlarında serbestlik tanınmıştı. Bu derece dürüst ve yumuşak bir idarenin sağlamış olduğu huzur ve sükûn ile adada yıllar boyunca bir barış dönemi yaşanmıştır.

Osmanlı egemenliği altında Kandiye’nin fethinden Mora ihtilaline kadar geçen 150 yıllık süreçte
Girit’te önemli bir hadise olmamıştır.6 Fakat Çar Petro ile başlayan ve giderek şiddetini artıran
Rus tahrikleri ve Fransız İhtilali ile uyandırılan milliyetçilik duygularına ilaveten Osmanlı Devleti’nin giderek zayıflayan ve bozulan iç idaresi ile Hıristiyan tebaa arasında ayrılma arzusu oluşmuştur. Bu arzunun gerçekleşmesi için Rumların kurduğu Heteria Cemiyeti’nin çalışmaları ile Girit’te mevcut sükûnet sona ermiştir. Osmanlı Devleti Tepedelenli Ali Paşa isyanını bastırmakla meşgul olduğu bir sırada Mora ve Adalar’da Yunanlı eşkıyalar tarafından çıkarılan



4 Girit adasının coğrafi yapısı hakkında detaylı bilgi için bkz. Hanyevi, 1288; İsyanlarıyla meşhur Girit adası, antikçağlardan beri konumu nedeniyle önemli bir merkez olmuştur. Denizciler için, Doğu Akdeniz’in kapısı ve karasal anlamda da İstanbul ile o dönemde henüz Osmanlı toprağı sayılan Kuzey Afrika arasında bir atlama taşıdır (Aydın, 2008).
5 Girit savaşları ile ilgili detaylı bilgi için bkz: Adıyeke, 2007
6 Bu süreçte 1776 yılında Sfakia’da bir isyan yaşanmıştır. Osmanlı egemenliğine karşı yapılan bu ilk İsyan, Girit’te Daskaloyanni adlı kişi tarafından başlatılmıştır. 1770 Mora İhtilalinin (Orlov İsyanı) bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Bu isyan ve onun lideri olan Daskaloyanni, XIX. yy.da adadaki Yunan uyanışının simgesi haline gelmiştir. Bundan sonra Osmanlı’da Girit’in adı isyanlarla duyulmaya başlanmıştır (Öztürk, 2015)

41
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:13

isyanlar Girit adasına da sıçramıştır.7 İsyan hareketini haber alan Babıâli, Girit’te asayişin yeniden sağlanması işini Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’ya havale etmiştir. Mehmed Ali Paşa kendisine bırakılan Girit’in muhafazasını sağlamaya çalışacağını bildirmiştir (Tukin, 1945; Tukin, 1996; Türkmen, 2001). Girit’e bu süreçte Mısır’dan sürekli asker, zahire ve donanma desteği sağlanmıştır (C. AS, nr. 902/38897). İsyan, Mehmet Ali Paşa’nın gayretiyle tamamen ortadan kaldırılmıştır. İsyana katılmış olan reayanın malları da, ortaya çıkan zararın karşılanması amacıyla müsadere edilmiştir ( Adıyeke & Adıyeke, 2011)

İsyan bastırılmış olsa da adada 1827 ve 1828 yıllarında da huzursuz günler yaşanmıştır. Ada gayrimüslimleri, 1830 yılında büyük devletlerin koruyuculuğu altında kurulan Yunanista n’a adanın ilhak edilmediğini görünce tekrar ayaklanmışlardır. Yeni kurulmuş olan Yunan Devleti’nin idaresinin ve sınırlarının tespiti ve diğer bazı konularda Osmanlı Devleti ile müzakerede bulunmak için başta İngiliz elçisi Stratford Canning olmak üzere Rus ve Fransız murahhaslar tayin edilmiştir. Bu murahhaslar tarafından Bâbıâlî’ye sunulan teklifler değerlendirilmiştir. Ayrıca başta Sisam, Girit ve Rodos olmak üzere adalara birer memur gönderilmek suretiyle reayanın Yunan tarafına meyletmesi engellenmek istenmiştir. Adalar reayasına hitaben fermanlar hazırlanmış ve birer nüshaları reayaya dağıtılmak üzere Rumcaya çevrilmiştir. Fermanda, devlet tarafından adalardaki reaya için yeni bazı ayrıcalıklar, özellikle de ticari haklar tanındığı ilan edilmiştir (Örenç, 2000).
27 Mart 1830’da, Girit adasına Rumların artık müdahale etmeyecekleri ve adanın Yunanistan’a tabi olmayacağı, Osmanlı Devleti’nin idaresinde kalacağı belirtilmiştir. Buna karşılık devletlerin Babıâli’den, Girit adasında ılımlı bir politika izlemesi ve bazı ayrıcalıklar tanımasına yönelik bazı talepleri olmuştur. Buna göre, önceki isyan olaylarına karışmış olan Giritliler için genel bir af ilan edilecek, her türlü baskıya ve taraflı bir idareye karşı halk korunacaktır. Ancak Girit’in Hristiyan halkı, Londra konferansında kendileriyle ilgili alınan bu karara itiraz ederek, ya tam bağımsızlık ya da tamamen Yunanistan’a katılmak istediklerini beyan etmiştir (Türkgeldi, 1987). Sonuç olarak ada tamamen Yunanistan’a verilmediği için, bu durumdan hoşnut olmayan Girit reayası, 1830’da tekrar ayaklanmıştır. Babıâli yine Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’dan yardım almıştır. Girit muhafızlığına verilen Mehmet Ali Paşa, 1831’de bu ayaklanmayı bastırmışsa da uzun vadede Girit’te, Yunanlılar tarafından körüklenen fesat ve kışkırtmalar bundan sonra hiç dinmeyecekti r (Macid, 1977)

Osmanlı hükümeti, isyanların bastırılmasındaki yardımlarından dolayı Girit adasının yönetimini Mısır valisi Mehmed Ali Paşa’ya bırakmıştır (Salahi, 1967). Mehmet Ali Paşa, Girit’te zirâi, ticari ve askeri bakımdan Mısır’dakine benzer bir sistem kurmaya çalışmıştır. Girit’in idaresini temsilcisi olarak atadığı Mustafa Naili Paşa’ya8 bırakmıştır. Mehmet Ali Paşa, bir süre sonra Yunan tahrikleriyle sürekli isyan rüzgârlarının estiği Girit’te kalmanın kendisine bir fayda getirmeyeceğini hatta zarar vereceğini anlamıştır (Kamil Paşa, 1326).






7 Dağ köylerinde yaşayan Giritli Hristiyanlar, Temmuz 1821’de hareket e geçerek, Türklerle meskûn kasaba ve köylere hücum etmişlerdir. Giritli eşkıyalar, İsfakiyeliler rehberliğinde başlayan ayaklanmada, çok acımasız ve sert davranışlar sergilemişlerdir. Birçok Türk ve Müslüman katledilmiştir. Adanın pek çok yerine hâkim olmuşlardır. Müslüman Türklerden, ancak sağlam mevkilere sığınanlar kurtulabilmişlerdir (Işın, 1945). İsyancılar Resmo’ya saldırıp, Hanya, Acısu ve İsfakiye’yi de kuşatmışlardır. Hanya, Resmo ve Kandiye’den asiler üzerine askerler gönderilmiş ve yer yer muharebeler yaşanmıştır. Kandiye muhafızı Şerif Mehmet Paşa, maiyetindeki yeniçerilerle Resmo’yu müdafaa etmek için uğraşmıştır. Şerif Paşa, Resmo muhafızı Osman Haşim Paşa’nın kuvvetleriyle birlikte hareket etmek suretiyle Resmo, Hanya, Acısu ve İsfakiye’yi kuşatmadan kurtarmıştır (Kütükoğlu, 1986)
8 Mustafa Naili Paşa, 1821 Girit isyanını bastırmak üzere Mısır’dan gelen kuvvetlerle birlikte Girit’e gelmiştir. İsyanın bastırılmasında katkısı olmuştur. Girit’te Mehmed Ali Paşa’nın himayesinde asker başbuğu ve mu hafızlık görevlerinde bulunmuştur. Girit’in yönetimi on yıl kadar (1830-1840) Mehmed Ali Paşa’ya bırakılınca, bu süre içerisinde adanın genel idaresi, kendisinin müşir olarak atadığı Mustafa Naili Paşa tarafından, mülki ve askeri umur muhafızı unvanıyla yürütülmüştür (Barchard, 2004)

42
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:15


Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 15 Temmuz 1840’da imzalanan Londra Antlaşmasıyla9 (Mecmua- i
Muahedat, 1297) ada yönetiminden tamamen çekilmiş ve ada üzerindeki tasarruf hakkını
kaybetmiştir. Böylece Girit’in yönetimi yeniden Osmanlı Devleti’nin eline geçmiştir. Mısır merkezli idarenin tesisinden beri Girit’te asker başbuğu ve muhafız görevlerinde bulunan Mustafa Naili Paşa, bundan sonra da görevine devam etmiştir. Ancak 1840 yılında 32 yaşında olan Mustafa Naili Paşa bu defa adaya vali olarak vezir rütbesi10 ile atanmıştır. Bundan sonra Mustafa Naili Paşa, Girit’te Mehmet Ali Paşa adına değil, Osmanlı sultanının adına hizmet etmiş ve adanın daimi valisi olmuştur. Artık Mehmet Ali Paşa ile yolları ayrılmıştır. Mustafa Naili Paşa’nın devlete ve Osmanlı hanedanına bağlılığı takdir edilmiştir (Süreyya, 1311; Rıfat, 1866; Sâmi, 1316; Parmaksızoğlu, 1977).

Mustafa Naili Paşa, Mısır’da pek çok malı bulunduğundan Girit’e gitmeyi adanın yönetiminin - hayatı boyunca kendisine verilmesi- şartıyla kabul etmiştir. Bu talep başlangıçta, o zamanın şartlarına uygun olmadığı için hoş karşılanmamıştır. Ancak adanın hassas durumu ve Yunanlıların göz diktiği bir bölge olması sebebiyle bu istek kabul edilmiştir. Yunanlıların sürekli çıkarmak istedikleri fesat hareketlerinden ve Müslümanlarla reayanın arasını açma çabalarından adayı ancak Mustafa Naili Paşa koruyabilecektir. Zirâ Paşa, yıllardır Girit’te çeşitli vazifelerde görev almış biri olarak iki grup arasında dengeyi kurabilecek kapasitededir. Paşa’nın bu teklifi mecliste yapılan müzakereler sonucu dolaylı yoldan kabul edilmiştir. Mustafa Naili Paşa’nın görevlendirilmesi sefaretler tarafından da uygun bulunmuştur. Hayat boyu görevde kalma şartı kabul edilmemiş olsa da, adayı iyi şekilde idare etmesi durumunda sebepsiz yere görevden alınmayacağına dair padişah tarafından kendisine teminat verilmiştir (İ. MTZ (05), nr. 5/121)11.

Mecliste yapılan görüşmeler neticesinde ve padişahın da onayıyla Mustafa Naili Paşa’ya Girit valiliği tevcih edilmiş ve neticede Paşa, vezirlik nişanı ile eyalete görevlendirilmiştir. Bu kararın İstanbul’dan uygun bir memurla Girit’e gönderilmesi gerekiyordu. Kapı kethüdalarından Nuri Bey, bilgin kişilerden olup, bu memuriyete muktedir görülmüştür. Mustafa Naili Paşa’ya hitaben yazılan padişah emri, Nuri Bey vasıtasıyla Girit’e yollanmıştır (İ. DH, nr. 20 /976; İbnülemin, 1982; Kaynar, 1985).

Kapı kethüdası Nuri Bey’in Girit’e donanmaya ait bir vapurla değil de, müttefik devletlerin gemisiyle adaya gönderilmesi, reayanın, müttefik devletlerin de Osmanlı Devleti’ni destekled iğini görmesine vesile olacaktır. Bu durum Avusturya elçisine haber verilmiş, Nuri Bey’in Girit’e - vapur masrafları karşılanmak üzere- Avusturya brik12 gemisiyle gönderilmesine karar verilmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 1/2)13.

Kısa bir süre sonra Girit’e ulaşan Nuri Bey, padişahın emrini Mustafa Naili Paşa’ya teslim etmişti r. Adada törenlerle karşılanan Nuri Bey’in getirdiği ferman, içlerinde halkın ve adanın ileri gelenlerinin de bulunduğu bir topluluk karşısında okunmuştur. Adadaki askerlere resmi elbise ve



9 Osmanlı Devleti ile Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa arasında yaşanan Mısır Meselesi’ne batılı devletler müdahalede bulunmuş ve Londra’da bir konferans toplayarak meseleyi bir antlaşma ile çözmüşlerdir. 1840 Londra Antlaşması’na göre Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa, Girit, Cidde ve Adana eyaletlerinden kuvvetlerini çekecektir (Erim, 1953)
10 Valilik, vekillik gibi yüksek rütbelerde bulunan, “Paşa” unvanını taşıyan kişidir (Develioğlu, 1995).
11 Girit’e görev kâğıdını götürmek üzere tayin edilen Kapı kethüdası Nuri Bey, Girit’ten İstanbul’a dönenerek, Mustafa Naili Paşa’nın vazifeyi, ömür boyu olması şartıyla kabul edeceğini padişaha bildirmiştir. Bu esnada Nuri Bey padişaha, daha önce çıkan isyanın Mustafa Naili Paşa tarafından kolay bir şekilde bastırılarak bölgenin tekrar Osmanlı idaresi altına alındığıyla ilgili malumatı da bildirmiştir. Mustafa Naili Paşa’nın vazifede devam edecek olması ile ilgili padişahın vermiş olduğu kararda kendisinin adada göstermiş o lduğu başarılı idarenin etkisi olduğu anlaşılmaktadır (İ. MTZ. GR, nr. 1/3).
12 Buharlı gemilerin icadından önce kullanılan yelkenli savaş gemilerinden beşinci sınıfı teşkil eden, korvetten küçük
geminin adıdır. (Pakalın, 1983)
13 Nuri Bey’e ayrıca 20.000 kuruş harcırah verilmiştir (İ. DH, nr. 26 /1238).

43
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:17

nişan verilmesi gerekmekte idi, fakat henüz İstanbul’dan kıyafetler gelmemiştir. Elbiselerin değişmesi, ada askerlerinin artık Mısır’a bağlı olmaktan çıkıp direkt olarak Osmanlı Devleti’ne bağlı olması anlamına gelecektir. Bu elbise ve nişanlar için askerlerin sayılarının bilinmesi gerekiyordu. Bu yüzden defterler hazırlanıp gönderilmiştir. İstanbul’la devamlı haberleşmek ve adanın güvenliğini sağlamak için Tersane-i Amire’den bir vapura ihtiyaç duyulmuştur.

Mustafa Naili Paşa, kendisine valilik görevi verildikten sonra danışmanı gibi vazife gören Girit Karantina Müdürü Mösyö Kaporal’i İstanbul’a göndermiştir. Kaporal, adanın yönetimiyle ilgili hazırlamış olduğu bir layihayı padişaha sunmuştur. Layihada Girit’in idari, sosyal ve ekonomik konularına dair bilgiler yer almıştır.14 Hatta Kaporal, raporunda bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Bu
layiha mecliste müzakere edilmiştir. Kaporal, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra adada huzur ortamının artacağına olan inancından ve yönetime duyduğu güvenden bahsetmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 1/4). Ayrıca Mustafa Naili Paşa, Mösyö Kaporal vasıtasıyla kendisine bir divan kâtibi gönderilmesini talep etmiştir. Bu talep üzerine Tayyarzade Ahmet Ataullah Efendi Mustafa Naili Paşa’nın divan kâtibi olarak Girit’e gönderilmiştir.15 Mustafa Naili Paşa’nın valilik döneminde
Girit, sürekli Osmanlı Donanması’na erzak sağlamıştır. Bazı batılı yazarlar tarafından bu sürenin sonunda adanın bir çöl haline geldiği tezi ileri sürülmüş olsa da, aksine bu dönem, Osmanlı idaresinin adada yeniden tesisi bakımından oldukça faydalı olmuştur. Osmanlı idaresinin yeniden kurulmasının ardından sık sık yerel isyanlar yaşanmışsa da, bunlar Mustafa Naili Paşa tarafından kolaylıkla bastırılmıştır (Adıyeke, 2000).

Girit’in Mehmet Ali Paşa yönetiminden alınıp tekrar Osmanlı hâkimiyetine girmesinden ve Mustafa Naili Paşa’nın devletin resmi valisi olarak Girit’e atanmasından hemen sonra adada, Yunanlıların tahrikleriyle ada reayası isyana teşvik edilmiştir. Bu suretle yer yer mahalli isyanları n birbirini takip ettiği görülmüştür. Asiler, büyük devletlerin yardımını talep etmişlerse de bu girişimler bir sonuç vermemiştir. Mustafa Naili Paşa, 1841 yılı boyunca Yunan mültecilerinin tahrikleriyle çıkarılan bu ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kalmıştır.16 Mustafa Naili Paşa’nın
isyana karşı aldığı tedbirler sonrası konsolosların müdahaleleri söz konusu olmuştur. Rum ahali ile yapılan müzakereler de işe yaramayınca isyan kaçınılmaz olmuştur. İsyan, Mustafa Naili Paşa’nın gayreti ve nihayet Girit’e gelen takviye birliklerin yardımı ve abluka usulünün uygulanmasıyla çok fazla büyümeden bastırılmıştır (Baykal, 1969; Macid, 1977; Salahi, 1967; Hülagü, 2004; Tukin, 1964; Türkgeldi, 1987; Rıfat, 1866).

1.Girit’te Asayişin Bozulması ve Alınan Tedbirler

Girit halkı, uzun yıllar çeşitli milletlerin türlü idareleri altında yaşarken sulh ve sükûnu bozucu fikirlerle yoğrulmuş olmalarından dolayı bu idarelerin hiçbirisinden memnuniyet duymamış, uzun süreli bir sükûnet dönemi yaşayamamış ve huzuru kolayca bozabilen bir karakter sergilemişti r (Hülagü, 2004; Sami, 1314).

Ada ahalisi hiçbir zaman, serbestlik ve hürriyetlerinin kazanmak uğruna rahatlarını feda etmekten çekinmemiştir.17 1841 yılına gelindiğinde, dışarıdan gelen Yunan eşkıya ile beraber adada
huzursuz günler tekrar başlamıştır.

1.1.Yunan Eşkıyanın Adaya Gelişi ve İlk Faaliyetleri

Girit adası reayasını kandırmak suretiyle isyana teşvik etmek için Yunanistan’dan bir takım şahıslar adaya gelmişlerdir (İ. MTZ. GR, nr. 1/5). Mustafa Naili Paşa, taşrada görevli


14 Raporun detaylı anlatımı için bkz. Adıyeke, 1993
15 Tayyarzade Ahmet Ataullah Efendi, kendi yazdığı tarihinde Mustafa Naili Paşa’yı bu tavrından dolayı eleştirmiştir. İstanbul görmemiş ve devlet usullerini öğrenmemiş bir zat olduğunu yazmıştır. (Tayyarzade, 1291-1293)
16 1841 isyanının tarihi, hicri takvime göre 1256’ya tekabül eder ki, Kâmûsü’l-A’lâm adlı eserde isyanın tarihi olarak
1265 yazılmıştır. Muhtemelen 5 ve 6 rakamları yanlış basılmıştır. ( Sâmi, 1316)
17 Ada ahalisi tarafından, Venedikliler zamanında 15 ihtilal çıkarılmıştır. (Yağlıkçızade, 2004)

44
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:19

muhafızlardan bir süreden beri Girit ahalisi arasına nifak sokmak amacı ile bu kişilerin adaya gelmiş olduğunu haber almıştır. Bu yüzden ada sahillerinin sıkı bir şekilde muhafaza edilerek bütün gelişmelerin kendisine bildirilmesini istemiştir ( İ. MTZ. GR, nr. 1/7, lef 5).

Hanya Kale’sinde oturan âlimler, makam sahipleri, hocalar, şeyhler, imamlar ve hatipler gibi ileri gelenler ve ahali tarafından Mustafa Naili Paşa’ya hitaben bir dilekçe yazılmıştır. Ada reayası arasında fitne çıkarıp huzuru bozmak amacıyla, Mora tarafından birkaç kayık Seline ve İsfakiye sahillerine silahlı olarak çıkmışlardır. Kendilerine Seline ve İsfakiye reayasından bir grup eşkıya da katılmıştır. Bunlar yayınlamış oldukları beyannâmede niyetlerinin kötü olmadığını ilan etmişlerdir. Alınan bu haberler, Mustafa Naili Paşa tarafından Babıâli’ye bildirilmiştir. Bu esnada eşkıya, sahillere kayıklarıyla çıkmaya ve fesat çıkarmaya yönelik faaliyetlere devam etmiştir. (İ. MTZ. GR, nr. 2/13, lef 9).

Kisamo (Kastellion) (Sezen, 2006) nahiyesinden Hacı Ali Ağa adlı bir şahıs, Mustafa Naili Paşa’nın yanına gelerek Dokuzpare sahilindeki limanda üç-dört kayık görüldüğünü haber vermiştir. Derhal muhafız memuru ile beraber limana giderek orada bulunan beş-on çobana sorulduğunda kayıklardan üç tanesinin bu limana yanaştığı ve on kişinin adaya indiği
öğrenilmiştir. Bu kişiler “Mora taraflarından geldiklerini” söylemişlerdir. Kayıklardan biri diğerini çekerek Seline nahiyesi sahiline doğru gitmiştir. Bu haberler üzerine Mustafa Naili Paşa, Seline (Kdano) (Sezen, 2006) ve İsfakiye (Sfakion-Sultaniye) (Sezen, 2006) nahiyeleri sahillerinin de kontrol edilerek gelişmelerin kendisine bildirilmesini istemiştir. Ertesi gün otuz kişiyle beraber kayıkların görüldüğü yere gidilerek iki Hristiyan aracılığı ile gelenlerin niyetlerinin ne olduğu öğrenilmeye çalışılmıştır. Gemilerde bulunanlar, “Mora’dan geldiklerini ve hepsinin beş yüz kişi olup amaçlarının savaşmak değil, görüşmek olduğunu” ifade etmişlerdir. Ancak Müslümanlar, kayıklarla gelen Rumları hırsız zannederek korkmuşlar ve tedirgin olmuşlardır. Güvenliklerini tehlikede gördüklerinden, çocuklarını alıp başka yerlere taşınmaya başlayan ahali, her türlü saldırıya hazır olmak istediklerini ifade ederek, silahlanmalarına izin verilmesini talep etmişlerdi r (İ. MTZ. GR, nr. 1/7, lef 6).

1.2. Mustafa Naili Paşa’nın Nahiye Muhafızlarına Yaptığı Uyarılar

Rum eşkıyanın adaya gelişinden sonra ortaya çıkan sıkıntılar üzerine, Girit adasında meydana gelen bazı fesat olaylarının önlenmesine dair vali Mustafa Naili Paşa tarafından nahiyelerde görevli olan kişilere aralıklarla uyarı mahiyetinde mektuplar gönderilmiştir. Mustafa Naili Paşa, nahiyelerde bulunan görevlilerden de gelişmelerle ilgili kendisine bilgi vermelerini istemiştir.

Mustafa Naili Paşa, ilk olarak 24 Şubat 1841 tarihinde, İsfakiye muhafazasına memur Mehmet Ağa’ya bir yazı yazmıştır. Öncelikle Dokuzpare sahilinden Seline’ye giden üç dört kayık olduğu istihbaratı üzerine, İsfakiye ve Ayvasil nahiyeleri kıyılarına güvenilir adamlar gönderilmesini istemiştir. Söz konusu kayıkların İsfakiye kıyılarına yanaşıp yanaşmadığının öğrenilmesini, yanaşmışlarsa karaya adam çıkarıp çıkarmadıklarının tahkik edip bildirmesini ve kendisinin şimdilik Resmo Nahiyesine bağlı bir köyde bulunmasını istemiştir. Mustafa Naili Paşa,
mektubunda Mehmet Ağa’nın, gerekirse yerine bir askerini bırakıp, kimse fark etmeden güvendiği adamlarla beraber kendi yanına gelmesini istemiştir. Son olarak Apokoron’daki bölükbaşlarına, çağrıldıklarında hemen gelmek üzere hazır bulunmalarını söylemiştir.

Mustafa Naili Paşa, Seline memuru Ali Ağa’ya yazdığı mektubunda ise, Seline sahillerinde bulunan Suda Limanı’na dört kayığın geldiği haberinin doğru olup olmadığının araştırılmasını istemiştir. Eğer doğru ise kayıklardaki adamların hırsız oldukları ilan edilerek halkın bunların kıyıya çıkmasına engel olmasını, hatta kovmalarını emretmiştir. Mustafa Naili Paşa ilaveten,



45
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:21

olaylarla ilgili neticenin kendisine bildirmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu arada Hanya meclisine haber gönderilerek 10 bin okka peksimet siparişi verilmiştir.18

Mustafa Naili Paşa, Granbose Kalesi görevlilerine, kaleyi iyi muhafaza etmeleri ve içeriye kimseyi almamalarını emretmiştir. Eğer içinde çok fazla kişinin bulunduğu bir kayık kötü hava sebebiyle kıyıya yanaşmak isterse hemen oradan uzaklaştırılmasını, zararsız ise hava düzelinceye kadar kale dışında bekletilmesini istemiştir. Mustafa Naili Paşa, topçulara da uyanık olmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuştur.

Resmo’da memur Binbaşı Hasan Ağa’ya, Seline’ye Mora tarafından birkaç isyancı gelip adada ihtilal çıkarmak istese de bir süre sonra bunlar adadan çıkarılacağı için, asıl kalenin muhafazasına çok dikkat edilmesi gerektiği söylenmiştir.

Mustafa Naili Paşa, Kandiye ve Resmo meclislerine de uyarı yazıları göndermiştir. Cephanelerde bulunan top ve fişek barutu, hazır kurşunlu fişek ile sade kurşun ve külçe kurşun sayılarının gizlice öğrenilip kendisine bildirilmesini istemiştir. Her gün kale kapılarından ne kadar Hristiyan’ın girip çıktığını öğrenmek için bir memur görevlendirilip, bu sayıların kimsenin haberi olmadan iki üç günde bir kendisine rapor edilmesini emretmiştir. Kalenin muhafazası hususunda da gayret gösterilmesini bildirmiştir. Hanya meclisinde görevli olan Halim Bey’e cephanedeki bozuk tüfekleri hemen ustalara dağıtıp tamir ettirmesi ve tamir ettirdiği tüfeklerden 30 tanesini Kisamo Kalesi’ne göndermesini emretmiştir. Mustafa Naili Paşa, Kandiye’deki memurlara ve Resmo’da görevli Binbaşı Hasan Ağa’ya, korumakla mükellef oldukları kalelerde bulunan tabyalara ve karakollara askerler yerleştirmelerini, kalenin muhafazası için gereken bütün tedbirleri almalarını tembihlemiştir.

Mustafa Naili Paşa, daha önceden kendisine bildirilmiş olan Kisamo Kalesi’nde ihtiyaç duyulan mühimmatın19 tedarik edilmesi için Hanya Divan Nâzırı Kutbî Efendi’ye haber yollamıştır. İhtiyaç duyulan bu malzemelerin cephaneden tedarik edilip kayıkla Kisamo Kalesi’ne, beş yük kurşunlu fişeğin de Seline memuru Ali Ağa’ya gönderilmesini emretmiştir. Ayrıca Mustafa Naili Paşa, buradaki cephanelerde de ne kadar top barutu, fişek barutu, kurşunlu fişek, sade kurşun, külçe kurşun olduğunu öğrenmek istemiştir. Seline memuru Ali Ağa’ya 5 yük kurşunlu fişek
gönderilmiş ve bu fişekleri şimdilik güzelce muhafaza etmesi tembihlenmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 1/9, lef 9). Böylelikle Paşa, olası bir isyana karşı ada genelindeki mühimmatı kontrol altında tutmak istemiştir.

1.3. Nahiye Muhafızlarından Mustafa Naili Paşa’ya Gelen Haberler


Girit sahillerine kayıklarla gelen kötü niyetli kişiler, köylerde fesat çıkarmaya yönelik faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır. Bu yüzden adanın asayiş ve emniyetinin sağlanması, gerekli asker ve mühimmat sevkiyatının yapılması için Mustafa Naili Paşa’ya adanın çeşitli nahiyelerinden yardım talep eden mektuplar gelmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 2/13, lef 7). Nahiye muhafızları tarafından Türkçe ve Rumca olarak yazılmış olan bu mektuplarda kendi bölgelerindeki gelişmelerden de
bahsedilmiştir. Gelen haberlerden bazıları benzer bilgilerden bazıları da farklı bilgilerden oluşmaktadır.

Mesela Ali Ağa mektubunda, Seline sahilinde 5-6 kayığın kıyıya asker çıkardığı haberi üzerine, sahile inildiğini ve kıyıya demir atmış 4 tane gemi görüldüğünü bildirmiştir. Aralarında iki Hristiyan’ın da bulunduğu bir grup ahali, kıyıya giderek gemidekilerin ne istediklerini sormuştur
.



18 Mehmet Tahir, elinde bulunan 1000 kantar peksimeti Hanya’ya göndermiştir. Her ne kadar bunların pişirilmesine başlanmış olsa da Hanya’da mevcut olan fırınlarda günlük 1.000 taneden fazla peksimet pişirmek mümkün olmadığından Ordu-ı Hümayun ile kale muhafızları ve diğerlerine günlük 4.000-5.000 kadar peksimet gerekli olduğundan hemen 2000 kantar peksimetin gönderilmesi gerekmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 2/17, lef 81)
19 4 sandık kurşunlu fişek, 6 sandık top barutu, 5 okkalık 300 gülle, 4 düzine barut kesesi, 2 o kka çiriş, 5 okka fitil, 1 çift tekerlek ve 200 tüfek taşı (İ. MTZ. GR, nr. 1/9, lef 9).

46
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:22

Alınan cevap yine aynıdır, Mora’dan 500 kişi ile birlikte savaşmak için değil, söyleşmek için geldiklerini belirtmişlerdir. Ali Ağa, ayrıca cephanelerinin yoklandığını ve üç varil siyah baruttan başka malzeme olmadığını, topçu ve ahalinin çoğunda silah bulunmadığını, kırma elli tüfek lazım olduğunu belirtmiştir.

Seline nahiyesi ahalisinden gelen Rumca mektupta ise, çobanlar tarafından gece kıyıya gelen dört kayıktan üç kişinin indiği görülmüştür. Bu üç kişi köyde Cani adında birisinin evine gitmiş ve Cani onlara “siz çok kişi misiniz?” diye sorduğunda cevap olarak, dağınık halde geldikleri için arkada on tane daha kayığın olduğunu, dört kayıktan birisinin ise İsfakiye’ye gittiğini
söylemişlerdir. Mora’dan geldiklerini, Müslüman ya da Hristiyan hiç kimseyi incitmek niyetinde olmadıklarını, Mustafa Naili Paşa ile söyleşmek üzere gelip toplanacaklarını ifade etmişlerdir.

Seline nahiyesi memurlarından İsmail Bey ile ahalisinin bildirdiğine göre ise, iki gün evvel limana gelen dört gemide düşman kâfirlerin olduğu, Seline sahilinde üç adet kayığın Suda tarafına gidip geldikleri bildirilmiştir. Daha öncekilerden farklı olarak buradan gelen haberde, yapılan araştırma sonucunda bunların düşman gemisi olduğu ve kavga çıkarma niyetinde oldukları haber verilmiştir.

Yine Seline nahiyesinden Ali Çavuş ve Bilal’den gelen mektuplarda, mecliste yapılan
konuşmalardan bahsedilmiştir. Burada, 3-4 gün zarfında nahiyede herkesin harmanlarını ve hayvanlarını alıp şehre götürdüğü belirtilmiştir. Aya Marina köyünden olanlar hayvanlarını dağıtmışlardır. Nahiyede kalanlar ile buranın muhafazası yapılamayacağı için geri dönmezlerse nahiyeye asker gönderilmesi gerekecektir.

Kandiye meclisinde vekil Mustafa Efendi’nin bildirdiğine göre, bazı reayanın silah satın aldığı haberi üzerine bunun doğru olup olmadığı konusunda araştırmalar yapılmıştır.

Resmo meclis üyesi Mustafa Efendi, Mustafa Naili Paşa’nın daha önce verdiği talimat üzerine kalelerdeki mühimmatın durumunu tespit etmiştir. Buna göre, cephanede işe yarayacak
malzemenin olmadığı ortaya çıkmıştır. Tabyalardaki top kundakları çürük ve kırık olup bunların tamire ihtiyacı vardır. Ayrıca çok fazla baruta ihtiyaç duyulmuştur. Gerekli malzemenin bir listesini yapmak üzere 5 kuruş yevmiye ile iki kâtip tayin edilmiştir.

Resmo meclis üyesi Mustafa Efendi, Mora tarafından Seline ve İsfakiye taraflarına çeşitli rivayetlere göre 300’den 2.000 kişiye kadar haydut çıktığı ile ilgili sözler duyulduğu için köylerde oturan Müslümanların telaşa kapılıp, ailelerini korumak için daha güvenli yerlere götürdüklerini haber vermiştir.

Dokuz Pare köyleri memuru Azîr Ağa gönderdiği Rumca mektupta, kıyıya gelen kayıkların içinde asker olduğunu yazmıştır. Azîr Ağa’nın gönderdiği başka bir Rumca mektupta belirttiğine göre, önceki gün bu sahillere gelen ve daha sonra giden kayıklardan iki kıtası geri dönmüş, kalanı kıyıda demirlemiştir. Durumu anlamak üzere gönderilen üç güvenilir kişi, burada Avrupa tarzındaki kıyafetleriyle dört Girit asıllı Hristiyan ve kırk kadar Giritli olduğunu görmüştür. Bu kişiler kendilerinin buraya büyük devletlerin izniyle ve haklarını aramak için geldiklerini, kimseye zarar vermeyeceklerini ifade etmişlerdir.

İsfakiye ahalisinden Yanbozaki adlı Rum’dan gelen mektubun ayrı bir önemi vardır. Zirâ mektupta ahalisinin isyancılara uymadığı yazılmıştır. İsfakiye ahalisinden gelen başka bir Rumca mektupta, Mora’dan gelenlerle görüşüldüğü ve isyancıların Girit ahalisi gibi hak talep etmek üzere geldikleri yazılmıştır. İsfakiye’de memur Hüseyin Bey, bölgeye yabancı kayıkların geldiğini haber vermiş, iş işten geçmeden bir an evvel asker gönderilmesi gerektiğini eklemiştir.

Apokoron nahiyesi memuru Cemal Ağa, ahaliyi yabancıların yalancı ve isyan çıkarma niyetinde olduğu konusunda uyarmış, halk da bu uyarıdan çok memnun olmuştur (İ. MTZ. GR, nr. 1/9, lef 13).



47
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:27

1.4. Mustafa Naili Paşa’nın Yayınladığı Rumca İlan ve Alınan İlk Tedbirler

Mustafa Naili Paşa aldığı bu mektuplar üzerine Cemal Bey’e, Resmo meclis üyesi Mustafa Efendi’ye, Kandiye nahiye memuru Said Bey’e ve diğer resmi kurumlara uyarı yazıları yazmıştır. Paşa, bu mektuplar ile emrindekilere fesatçılar ile ilgili olarak yapılması gerekenleri izah etmiştir. Silahlı olmayanların cephaneden birer tüfekle geri alınmak şartıyla silahlandırılması, fesatçıların yayınladıkları sözlere kulak asılmaması gibi Girit adasında gerçekleşen fesada karşı alınması gereken tedbirlerden bahsetmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 2/13, lef 8).

Girit nahiyeleri muhafızlarına ve bütün Hristiyan ahalisine matbu olarak Rumca bir metin dağıtılmıştır. Bu metinde, Mora tarafından Seline ve İsfakiye taraflarına bir miktar isyancı gelmiş olduğu ve bunların derdinin ahalinin emniyet ve asayişini bozmak olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir. İsyancıların sözlerine kulak verilmemesi gerektiği bütün ahaliye bildirilmiştir. Ahaliye rahat olmaları, isyancıların sözlerine itimat etmemeleri gerektiği, edenler olursa bu kişilerin ileride çok pişman olacakları söylenmiştir. Zirâ usulsüz hareketlerin diğer devletler tarafından bile kabul edilmediğinden, durum ahaliye bildirilip cezalarının hızlı bir şekilde verileceği ilan edilmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 1/9, lef 20).

İsfakiye’dan gelen Rumca bir mektupta, gönderilen emirlerin köyde bulunan kişilere okunduğu belirtilmiştir. Halkın genelinin itaat yanlısı olduğu, emirleri hoşgörü ile karşıladığı, otoriteye tabi olmayı kabul ettikleri ve Mustafa Naili Paşa’ya dua ettikleri bildirilmiştir. İtaat etmeyen bazı kimseler olursa da bunlar Hristiyan veya bir Müslümana zulmedecek olursa bunların üstüne kuvvet gönderilecek ya da Mustafa Naili Paşa’ya havale edilecekti (İ. MTZ. GR, nr. 1/9, lef 13)20. Hanya nahiyesi köylerinden birinde fesat çıkarmak için köye gelen isyancı, ahali tarafından kabul edilmeyerek kovulmuştur. Muhafaza için burada bulunan askerlerin her birine 3’er deste fişek paylaştırılmıştır.

Suda Kalesi muhafızına, kalenin tamir edilmesi gerektiği söylenmiştir. Resmo cephanesindeki barut miktarı ile ilgili olarak yapılan soruşturma neticesinde bunların işe yaramaz olduğunun anlaşılınca, Suda Kalesi cephanesinde bulunan 100 sandık kurşunlu fişeğin bu yükü taşıyabilecek bir gemiye ya da 3-4 kayığa yüklenerek Resmo Kalesi’ne gönderilmesi istenmiştir. Bunlar iyi bir şekilde korunmalıydı ve ellerinde kullanıma müsait olmayan malzemelerin de kundaklarının mümkün mertebe tamir edilmesi gerekmiştir. Mustafa Naili Paşa, özellikle kalenin muhafazasına dikkat edilmesi ve Kum kapısı üstünde olan İbrahim Paşa köşkünün olduğu tarafta, deniz kıyısından bir insanın geçecek kadar bir geçit yapılmasını emretmiştir. İlaveten buradaki tabyada gece-gündüz beklemek üzere 30-40 asker ile 1 subay tayin edilmesini istemiştir.

Kisamo’da bulunan Kastel Kalesi’nde mühimmat az olduğundan, bir miktar fişek ile top, barut ve birkaç tüfek gönderilmesi talep edilmiştir. Buraya, özel bir kayıkla yeterli miktarda kurşunlu fişek, top, barut ve diğer gerekli malzemeler ile birkaç tüfek gönderilmiştir. Muhafızlara, maiyetlerinde olan askerle birlikte Kastel Kalesi’nin korunmasına dikkat edilmesi, ahali ve askerin uyum içinde olması tembihlenmiştir. Kisamo memurlarına isyancıların haklarından gelineceği, ahalinin ırz ve edepleriyle geçinip birbirlerini rencide etmemeleri, eden olursa da yola getirileceği belirtilmiştir.

Mora’dan bir takım hırsızların gelip, Seline nahiyesi taraflarına çıkmış oldukları haberini alan Müslümanlar korkuya kapılmış ve ailelerini şehre nakil etmeye başlamışlardır. Bu durumdan reaya da tedirgin olmuştur. Ahaliye böyle bir şey olmadığı anlatılarak rahatlatılmış ve köylerine iade edilmeleri sağlanmıştır. Kandiye meclis üyesi Mustafa Efendi’ye, ailelerini şehre götürmek isteyenlere engel olunması söylenmiştir. Ahaliye, tedirgin olacak bir durum olmadığı, herkesin eskisi gibi kendi işiyle meşgul olması gerektiği, uygunsuz harekette bulunanların cezalandırılacağı haber verilmiştir. Müslümanların telaşa kapılıp ailelerini alarak şehre gitmeleri doğru



20 Zirâ isyancılar bugüne kadar çıkardıkları bütün isyanlarda ilk olarak Müslüman ahalinin can, mal, ırz ve namuslarına musallat olmuşlardır. (Tayyarzade,1291-1293)

48
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1841 GİRİT İSYANI ÖNCESİ GİRİT VALİSİ MUSTAFA NAİLİ PAŞA’NIN ADADA ALDIĞI ÖNLEMLER Kevser DEĞİRMENCİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 Ara 2019, 20:31

olmadığından, kale kapılarından geçişlerine asla izin verilmemesi istenmiştir.Fakat bu emirden önce şehirlere gitmiş olan halk yüzünden Seline nahiyesi kısmen boşalmıştır.Dağınık halde bulunan askerle nahiyenin muhafazası sağlanamayacağı için, şehre giden bu ahali,Seline’ye tekrar geri gönderilmiş,kendilerine bundan sonra korkuya kapılmadan topluluk halinde oturmaları tembihlenmiştir.

Mora tarafından kayıklarla gelen isyancılar bir süre sonra köylerin içlerine dağılmışlardır. İsyancıların emniyet ve asayişi bozmak amacıyla yaydıkları fikirler,ahaliyi tehlikeye sürüklemiştir.Bu yüzden isyancıların sözlerinin yalan olduğu sık sık ahaliye ilan edilmiştir. Hanya’da bulunan konsolosların da isyancıların yaymaya çalıştığı bu fikirlerden haberleri vardır. Yeterli miktarda asker tedarik edilip köylere gönderilmesi düşünülmüştür. Fakat bu sırada devreye konsoloslar girmiştir. Girit’te bulunan konsoloslar, adaya gelen yabancıların geldikleri kayıklara binip, tekrar geri dönmeleri için, onları ikna etmeye çalışmışlardır. Bu yüzden hazırlanan askerler gönderilmemiş, bir süre bekletilmiştir.

Adanın içinde bulunduğu hassas durum nedeniyle bu günlerde halkın silah satın alması, tamir etmesi uygun görülmemiştir. Reayadan bazı kimselerin, kundakçılardan silah satın aldıkları haber alınmıştır. Bu yüzden kundakçılar, silah satışı yapmamaları konusunda uyarılmıştır.

Kısa bir süre içinde halkı rahatlatacak bir duyuru yapılmıştır. Hanya, Resmo ve Kandiye meclislerine, bütün memurlara ve ahaliye, bir İngiliz kumandanın, maiyetinde bulunan birkaç kayıkla Suda Limanı’na geldiği haber verilmiştir. Bunlar, yerel kuvvetlerle birlikte adada huzur ve asayişin sağlanmasında yardımcı olacaklardı. Bu haberin ardından yazılı bir duyuru daha yapılmış ve Mora’dan gelen isyancıların ahalinin emniyet ve refahını bozacak sözler
yayınlamaktan artık vazgeçtikleri haber verilmiştir (İ. MTZ. GR, nr. 1/9, lef 20). 1.5. Eşkıyanın Girit’te Uyguladığı Propaganda Faaliyetleri
Girit’te daha önce meydana gelen ihtilalden sonra, ada ahalisinden bir takım Hristiyan, Mora adasına gidip, Yunan tebaasına dâhil olmuştur. Bu zamana kadar orada ikamet etmişler ve sonra Mora’dan ayrılıp, 500 kişilik bir eşkıya grubu halinde, dört kayıkla Hanya sancağı Seline nahiyesine gelmişlerdir. Nahiye memurlarından alınan bilgilere göre eşkıyaların amacı, savaş değil, karşılıklı konuşup anlaşmaktır. Fakat bir taraftan da adanın farklı yerlerine haberler göndermek suretiyle ada reayasını tahrik etmekten de geri durmadıkları anlaşılmıştır. Asıl niyetleri fesat çıkarmak olan bu kişiler, Girit Müslümanlarına hitaben ilanlar ve mektuplar yazmışlardır.21 Bu metinleri kaleme alırken Girit’in ileri gelen eşrafının adlarını da kullanmışlardır.

İlk olarak 1841 yılı Ocak ayında yazılmış olan ve Girit eşrafının da imzalarının bulunduğu bir ilan yayınlanmıştır. Bu ilanda, savaş zamanlarında yaşanan sıkıntılar dile getirilmiştir.Bundan 10 sene önce bir serbestlik havasını teneffüs ettiklerini, bazı kaleler istisna olmak üzere memleketin her yerinde tasarruf hakkına sahip olduklarını yazmışlardır. Yıllarca çektikleri sıkıntıların ardından, sabır ve fedakârlıklarının mükâfatı olarak, artık serbest yaşamak istediklerini beyan etmişlerdir. Savaşlar esnasında çektikleri sıkıntılardan, anne ve babalarının, kardeşlerinin, kavim ve
kabilelerinin katledilmiş olmasından ve evlatlarının refah içinde yaşatamadıklarından yakınmışlardır. Aç ve muhtaç bir şekilde dağlarda ve mağaralarda kalarak her gün pek çok güçlük ile karşılaştıklarından dolayı meydana gelen can kayıplarını ve yaşanan perişanlıkları artık unutmak istediklerini belirtmişlerdir. Fakat içlerindeki hürriyet düşüncesinin asla kaybolmadığını, hürriyetin kaynağı ve reisi olan Hazreti İsa’ya inanıp ibadet ederken, serbestlik uğruna can, mal ve namuslarını feda ettiklerini beyan etmişlerdir (İ. MTZ. GR, nr. 1/7, lef 1).




21 Eşkıyanın Müslümanlara hitaben yazmış olduğu bu mektup ve ilanların birer kopyası, önce Seline nahiyesi muhafızının eline geçmiş, o da bunları Mustafa Naili Paşa’ya teslim etmiştir. Paşa’da eşkıyanın yazmış olduğu bu Rumca mektup ve ilanları sadarete yollamıştır (İ. MTZ. GR, nr. 1/7, lef 7)

49
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 16 misafir