TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:46

ekonominin sektörlerindeki dağılımının irdelenmesi, konunun ne denli önemli ve anlamlı olduğu ortaya koymaktadır75.
Rum azınlığın Türkiye’yi terk etmesi önemli bir ekonomik bunalıma yol açmıştır. Rum göçmenlerin doğdukları yerlerde oynadıkları önemli ekonomik rol hatırlandığında böyle bir sonucun ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyaca tanınmış bazı sanayi kuruluşları mübadeleden sonra gerileme işaretleri vermeye başlamıştı. Bu sanayi kuruluşları incir paketleme sanayi, halıcılık, zeytinyağı sanayi, vs olarak sıralanabilir. Osmanlı imparatorluğu’nun dış ticaret faaliyetlerinin büyük bölümü Rumların elindeydi. Onların ayrılmasıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’nin dış ticareti en düşük düzeyine inmişti. Ne var ki, bağımsızlık savaşından galip çıkan genç Türkiye Cumhuriyeti’nde var olan yapıcı ulusalcı ruhun yarattığı coşkuyla ekonomik durum kısa zamanda düzelmeye başladı. Çökmekte olan sanayi kolları yeni insanlarla doldurulmuş ve ticaret canlanmaya yüz tutmuştu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dört yılında ülkenin dış ticaretindeki artış aşağıdaki tabloda gösterilmiştir76.


BELGE 7.png
BELGE 7.png (4.92 KiB) 2517 kere görüntülendi


Bölgelere göre belirgin farklar ve ayrıcalıklar olmasına rağmen genel olarak, Türkiye’den ayrılan nüfus ile Türkiye’ye getirilen nüfusun sektörel dağılımları, sektörlerdeki beceri, üretim ve pazarlama yöntemleri arasındaki fark, yeni ekonomik kompozisyonun görüntüsünü oluşturmuştu. Bu görüntüye daha yakından ve derinliğine bakıldığı zaman, ekonomik büyümeye engel olacak ölçüde sermaye eksikliğinin, atıl duruma gelmiş tarımsal ve sanayi işletmelerinin olumsuz etkisinin ve önemli boyutta

75 Kemal Arı, Büyük Mübadele (1923-1925), İstanbul, 2003, s. 175.
76Mihri Belli, Türkiye- Yunanistan Nüfus Mübadelesi, (çev. Müfide Pekin), Belge yay., İstanbul, 2004, s.97.

54
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:47

zaman yitiminin varlığı da görülüyordu. Yani, yeni bir toplumsal yapı içine zorunlu olarak göç ettirilen göçmenler, ayrıldıkları ortamlardaki ticari olanaklarını, üretim araç gereçlerini ve finans kaynaklarını büyük ölçüde aktaramamışlardı. Üstelik burada, geldikleri yerdeki ticari ilişki olanaklarını da bulamamışlar, böyle bir ilişki düzeninin yeniden oluşması için de önemli bir zaman yitimiyle karşılaşmışlardı. Bütün bu süreçler ise, neresinden bakılırsa bakılsın, hem göçmen için, hem de göçmenin içine katıldığı yeni toplum için, büyük boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmuştu77.







B- GÖÇMENLERİN YAŞADIĞI SIKINTILAR



Bilindiği üzere göç sonucu gelen kitle ile göç edilen yerdeki kitlenin üzerinde psikolojik, ekonomik ve siyasal açıdan bir çok etkide bulunmuştur. Göç olayının zorunlu olması bu tür etkilerin daha şiddetli hissedilmesine sebep olabilir.
Mübadele ile birlikte yerleşim işlemlerinin başlamasıyla beraber göçmenlerle, yerli halkın aralarında bir çok sorunun ve çatışmanın yaşandığı gözlemlenmiştir. Göçmenlerin büyük bir kısmının daha önceki yaşam standartlarını yakalayamadıklarını bazılarının ise haksız kazançlarla eski yaşamlarından farklı olan bir hayat sürmeye başladıklarını söyleyebiliriz.
Zorunlu göç ile psikolojik açıdan etkilenen kişinin ekonomik olarak ta eski yaşam tarzını bulamaması buna istinaden diğer kişilerin ise alışık olmadıkları daha iyi bir yaşam standardına dahil olmaları psikolojik ve ekonomik uyum zorluklarının sebebini oluşturmuştur.
Uyum zorluklarının diğer sebebi ise yerli halk ile yaşanan çatışmalardır. Çatışma olarak adlandırılan durum; mal, mülk anlamında yerel halk ile yaşanan paylaşım problemleridir. Göçmenler zaten mal dağıtımı konusunda bir çok problemler yaşamışlardır. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri gelen göçmenin elinde var olan mal bildirim belgeleriydi. Bu belgelerin güvenirliliği tartışılır bir konuydu. Ayrıca mal dağıtımı konusunda alınan kararların sık sık değişmesi de problemlerin ortaya


77 Kemal Arı, a.g.e, s. 173.

55
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:48

çıkmasına sebep oldu. Bu karmaşık durum bir kısım fırsatçının fayda sağlamasına, bir kısım göçmenin de mağdur olmasına dahi sebebiyet vermiştir. Bununla beraber terk edilen emlaklar için yerel halkın hak iddia etmesi ile mübadiller arasında anlaşmazlıklar doğuyordu. Zaten dönemin toplumsal ve ekonomik yapısı incelendiğinde özellikle de kentlerdeki geçim sıkıntısı, pahalılık, yaşam koşullarının zorluğu göze çarpıyordu. Mübadillerin emlak problemleriyle beraber ülkenin o dönemdeki sıkıntıları da sırtına yüklenince aşılması zor olan bir durum haline gelebiliyordu.
Ağır yaşam koşullarında hayatlarını sürdüren mübadiller geldikleri yerde aradıklarını ya da eski yaşam koşulları bulamayınca yeniden göç etmeye başladılar. Zorunlu göç sonucunda aradığı imkanı bulamayan bazı insanların, yeni bir iç göçü doğurması kaçınılmaz bir durumdu. Ancak belirli imkanlar varsa bu tür göç belki aileler için faydalı olabilirdi. En azından elindeki para birikimi ile yeniden yaptığı göçün sonucunda geldiği yerde istediği mesleği yapıp mutlu olabilme ihtimali de vardı. Bu yeni umut tekrar sonu belli olmayacak bir maceranın, bir göç sürecinin başlamasına sebep olmuştur. Ancak düşünülen umut edilenler zaten belliydi. Amaç sadece toplumdaki statüsünü eski yaşantısı gibi sağlamak, belli bir ekonomik güce ve seviyeye sahip olmaktı.
İç göçün toplumsal bir yönü de vardı. Örneğin göç sonucu dağılan aileyi bir araya getirme çabası, mübadilin bunu yerleşeceği yerdeki haklarından vazgeçip sadece eskisi gibi toplumsal ve bireysel ilişkileri sürdürme uğruna yapmış olması iç göç olgusunda sosyal ve ailevi ilişkilerin önemini gösteriyordu.
İlhan Tekeli, zorunlu olarak yer değiştiren bir nüfusun uyumunun başarısının

nasıl değerlendirilebileceği konusunda şöyle bir akıl yürütmesi yapmıştır:

“ Bu konuda belki de iki tür uyumdan söz etmek doğru olacaktır. Bunlardan biri ekonomik uyumdur. Bu konuda anlaşmak kolay. Yerleştirilen grubun yerleşilen yerde var olan ekonomik olanaklardan eşit olarak yararlanarak yerleşilen yerdeki sosyal tabakalaşmaya benzer eğitim ve hüner kompozisyonlarına sahip olmasını varsayar. Eğer iki grup arasında bu bakımlardan farklılıklar varsa bu farklılıkları göz önüne almak gerekir. Daha karmaşık olanı kültürel ve sosyal açıdan uyumudur”.
Yine mübadillerin yaşayacağı bazı sıkıntılara set çekmek ve gerekenleri yapmak üzere hükümetin de zaman zaman çetin kararlar almış olduğunu görmekteyiz. Ortak paye ise tabi ki zararı en aza indirmek ve geleceklerin mağduriyetini engellemektir.


56


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:50

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Yunanistan dahil ve haricinde ikamet eden tebaasının Yunanistan’da bulunan emvali gayri menkulesine Yunan Hükümeti tarafından iskan ve ikame olunarak asıl mutasarrıfları olan Türklere tasarruf ve idare için ne doğrudan doğruya müsaade ve ne de iradı veya bedeli verilmiş, ödenmişti. Türk tebaasının hukukunu bütünüyle ihlal eden bir durumdu bu. Tebaanın mağduriyet ve sefaletine son vermek ve hukukunu korumak isteyen hükümet, yapılan muameleyi aynen tekrarlama yolundan başlamaktan başka bir çare görmemiş ve öncelikle Türkiye de bulunmayan Yunan tebaasına ait emvali gayri menkuleye vaziyet etmeye karar vermiştir. Bununla ilgili olarak kanun layihası kabul edilmiştir. 4 Kânûn-ı sâni 1341 ve 1342 numaralı Kanun teklifini Hariciye vekili de aynen kabul etmiştir.





Türkiye’de Bulunmayan Yunan Tebaasına Ait Emvali Gayri Menkulenin İdaresi Hakkında Kanun Layihası


Madde 1. Elyevm Türkiye’de bulunmayan Yunan tebaasına ait emvali gayri menkule, maliye vekaletince emlâk-ı milliye gibi idare olunarak varideti 18 Teşrinisani 1912 den mukaddem Yunanistan’ı terk etmiş olan veya minelkadim Yunanistan haricinde mukim bulunan Türk Türk tebaasına Yunanistan’da bulunan emvali gayri menkulelerini
tasarruftan men edildikleri müddetçe emvali gayri menkulelerinin varidatı nispetinde garameten tevzi edilir. İcabında Türkiye’deki Yunanlıların emlakini de işbu madde-i kanuniye mucibince idareye hükümet mezundur.
Madde 2. İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.

Madde 3. İşbu kanunun icrayı ahkâmına maliye vekaleti memurdur.


Meclis vekillerinden Ali Şuuri Beyin mecliste okuduğu bir telgraf oldukça

ilginçtir. Bir mübadil tarafından gönderilen telgrafta şunlar yazmaktaydı:

“Midilli’de bıraktığımız emlak ve akaratın da Edremit Rumları sahip ve malik olurken biz zavallı mübadiller perişan yoksulluklar içinde çırpınmaktayız, kış ve sefalet hepimizi tehtid ediyor mahkum olduğumuz feci akıbetten tahlisimiz ancak hak ve adaletin tecellisi ile kaimdir. Henüz saçı bitmeyen yetim ve yetimlere ait olan Edremit



57
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:51

emvali metrukesi tegallüp ve tahakkümün tesiri ile başka ellere geçmiştir. Meskenler meşgul, eşçar ve arazi mağsuptur. Divanı muhasebat reisi Fuat beyin pederi Etem Beye maliye ve iskan vekaletinin emri ile beşer kuruş icarla on bin kûsür eşçar ve bir de fabrika hediye edildiği halde biz mübadil eshabı emlâk muhacirlere, iskanı adi muamelesi ile iktifa ediliyor. Tapu ibrazında aciz bir vaziyetteyiz. Kefaleti müteselsileyi beyannameleri yüzde yirmi hesabiyle bil misil bedeli öşür mukabilinde emsalimiz misilli eşçar tevzii ve burası mıntakayı iskaniye olmadığı halde Rumeli mübadil ve gayri mübadil mütemevvilana 16 Nisan 1340 tarihli kanunname ile …”
Muhacirlerin iskan olundukları yerlerde bazı mıntıkalarda memur ve halkın ileri gelenlerinin elinde icarda var olan emlak ve arazileri söz konusuydu. Özellikle kış aylarında bu mıntıkada zor durumda olan muhacirlerinde bunlara ihtiyacı bulunuyordu. Bunun dışında fuzuli işgal altında bulunan mal ve emlâklar vardı. Askeriyenin yedi işgalinde görünen 78 hane vardı. Edremit’e mahsus olarak 17 dükkân, 21 mağaza, 7 sabunhane, 1 yazıhane, 4 han ve 5 kahvehane, 1 içki imal edilen bir mekan, 3 fırın ve bir de mektep vardı. Vekil Şuuri Beyin belirttiğine göre Ayvalıktan İzmir’e doğru gidilirse bu asker ve siviller karmakarışık bir şekil alıyordu78.
Bölgedeki ağaçlar ve araziler bu memurların elinde işlenmeden bekliyordu. Neticeyle hem maddi zarara giriliyor hem de mübadilin mallardan zamanında faydalanması engellenmiş oluyordu. Örneğin Ayvalık’a gelenler ellerinde bir çok eşya ile gelmişlerdi. Ancak bu da bir şeyi ifade etmiyordu. Bu insanlara ağaç veya arazi dağıtılmadığı sürece kendi işlerini yapamayacak ve işsiz kalacaklardı79.
Mübadeleye tabi olan muhacirlerden önce Sivas’a gelen bir kısım muhacir vardı. Bunlar mübadeleye tabi değillerdi. Sırbistan’dan sevk edilen Boşnak ve Arnavutlar kışın ortasında Sivas’a sevk edilmiş ve Sivas’ın Gürün Kazasına ve civar köylere yerleştirilmişlerdi. Ancak bu kişilerin imar ve iskan vekaleti tarafından sevk edilmedikleri anlaşılınca hakkı iskandan mahrum kalmışlardı. Ortaya çıkan vaziyet bu insanların mağdur olmasını sağlamıştır. Getirilen bu insanlar ev, mal, mülk gibi konulardan mahrum bırakıldığı gibi muhacirlerin farklı bir yere gidip çalışmasına dahi izin verilmemişti.
Sivas’ın Zara kazasının Ayş nahiyesinde çok fazla Rum yoktu. Ancak

mübadeleye tabi olmayan emvali metrukeden bir çok emlak ve arazi mevcuttu. Toplamı


78 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: II, İçtima: I, C. X, Ankara, 1975, s. 27.
79 Ayrıntılı bilgi için bkz. a.g.e, s. 24-69.

58
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:54

yedi- sekiz bini bulmaktaydı. Yetmiş- seksen bin dönüm arazi vardı. Buna karşılık Sivas’a on iki bin kişi seçilmişti. Bu on iki bin kişiden dört bin hane kadarı aşağı yukarı beş bin kişi kadar gelmişti. Bunlar Sivas’ın dokuz kazasına dağıtıldılar. Geldikleri zaman kimisinin kardeşi Kastamonu’da, babası İzmir’de, ailesi Antalya’da, oğlu bilmem nerede kalanlar vardı. Bu durumun sebebi araştırıldığında meselenin Yunanistan’dan çıkarken meydana geldiğiydi.
Ayrıca Sivas’a sevk edilen muhacirler Kayalar kasabasının ziraat erbabından olanlardı. Ancak bu kişiler kazalara dağıtılırken uğraşısı ziraat olanlar kasabalara, uğraşısı ticaret ve sanayi olanlar da zorla köylere sevk edilmişlerdi. Göçmenlerin yaşadığı sıkıntılar böyle bir çerçevede meydana gelmekteydi.
Ziraatçi olan muhacirler arazi olmayan Gürün kazasına yerleştirildiklerinde bölgenin bağ, bahçeli ve dar arazinin kendilerine uygun olmadıklarını belirtseler dahi zaman zaman bu tepkilerine karşılık kendilerine görevlilerce kuvvet bile uygulanmıştır. Zaten bölgede önceden yaşayan Rumların meslekleri taşçılıktı. Gümüşhane, Trabzon ve havalisinde özellikle bu insanlar dışarıda çalışırlar ve kış zamanlarında köylerine gelerek orada kışı geçirirlerdi. Ancak arazide faal bir tarım, ziraat uygulamazlardı. Hem bölgenin şartları buna uygun değildi. Yerlerine yerleştirilen bu insanlardan da bunu beklemek ancak hata olurdu.
Gürün’de bulunan muhacirlerin bazılarının şikayet etmesi sonucu emre itaat etmedikleri sebebiyle hem yardımları kesilmiş hem de Gürün’deki eski hükümet konağına doldurularak aç ve sefil bırakılmışlardı. Kimi muhacire sadece ev verilmişti. Arazi, tohum ve saire verilmediği sürece şartlarının iyileşmesi mümkün olamayacaktı. Mevkilerini değiştirmek isteyen mübadile izin verilmiyordu. Eğer böyle bir durum olursa bu kişiler iskan haklarından vazgeçmiş oluyor ve kişilerden buna ait bir senet isteniyordu. Kötü manzaraya örnek olacak bir çok durumla karşı karşıya gelinebiliyordu. Örneğin Samsun’da muhacirler bazı depolarda tıka basa bir şekilde barınmak zorunda kalıyorlardı. Savaş esnasında ve sonrasında Samsun’un doğu bölgesinde bulunan ahali yani Trabzon, Rize ahalisinin bir çoğu Samsun’a göç etmişlerdi. Samsun’un ticari bir bölge olması sebebiyle yine bu insanlar memleketlerine gitmeyip Samsun’da kaldıkları için o bölgede yoğunluk olmuştu. Özellikle muhacirlerin de kalabalığı bu izdihamı daha da arttırmıştı. Bu nedenden dolayı Canik vekili Cavit Paşa İstanbul’da bulunan madeni barakaların bir miktarının Samsun’a gönderilmesini ve


59

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:56

bunların uygun mahallelere getirilerek muhacirlerin buraya iskan edilmesinin hem kendi menfaatleri açısından hem de memleketin menfaati açısından olumlu olacağını düşünerek böyle bir öneri de bulunmuştu. Çarşamba kazasındaki muhacirler de bazı sıkıntılar yaşamaktaydı. Gelen muhacirlerin bir kısmı medreselere yerleştirilmişti. Çarşamba’nın en çok Rum ve Ermeni olan bütün evleri neredeyse tamamen tahrip edilmişti. Bu nedenden dolayı kırka yakın aile açıkta kalmıştı. Samsun’un Kadıköy ve İlyas köyleri vardı ki bunlar adeta birer şehir halindeydi. Buna ek olarak bir de Ermeni mahalleri vardı ki bu mahalleler de ve bu köylerde bulunan evlerde çerçeve kapı namına her şey alınmış, alafranga kiremitlerle döşenmiş evlerin kiremitleri alınmış ve çarşılarda satılmıştır. Durum böyle olunca bazı muhacirler eşyalarıyla Sivas, Yozgat, Çorum taraflarına gönderilmişlerdi. Trabzon’a gönderilen bazı mübadiller orada zor durumda kalarak ellerinde bulunan son paraları da sarf ettikten sonra, yanında getirmiş oldukları hayvanları satarak kendilerine nafaka yapmışlardı. Bu kişiler daha sonra Keskin kasabasına iskan edilmek suretiyle vapurlara bindirilmişlerdi. Ancak bu kişiler İnebolu’ya sevk edilmişlerdi. Trabzon’a gidememelerinin tek sebebi gitmek için bir kayık parası bulamamalarıydı. İnebolu’da bu kişilerin ihtiyaçları karşılanarak yardım yapılmıştı. Yine bu tür gelen mübadillerin kendi meslek ve sanatlarına göre dağıtımı lazım gelirken bu iş de yine istenen şekilde yapılamamıştı. Samsun’da kayalar kazalı mübadiller bazı şikayetlerde bulunmuşlardır. Bu muhacirler çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştıkları halde Akdağ madenine gönderilmişlerdi. Akdağ madeni, çam ağaçları ve madenden ibaret olduğu için kendi mesleklerine uygun düşmemişti80.
Dağlıları ovaya, ovalıları dağlık yerlere yerleştirme ve muhaciri adeta dama taşı gibi oradan oraya nakletme onların perişan olmasını sağlamıştır. Fakat iskanın tam suretiyle yapılabilmesi için çok komplike olan yapıyı iyi analiz etmek gerekiyordu. Köylü olan kişi sadece çiftçi değildi. Köyde oturan ve sırf ticaretle uğraşan insanlar da vardı. Öyle köyler vardı ki halkının yüzde yirmisi ziraatle iştigal ediyorsa yüzde yetmiş- sekseni de odunculuk, kömürcülük yapmaktaydı. Herhangi bir maden civarında oturanlar da hayatlarını amelelikle kazanabiliyordu. Sadece balıkçılık, hasır örücülüğü veya tütüncülükle uğraşan köyler vardı. Bu kişileri zirai meslekleri itibariyle ayırır iken aynı zamanda sanatları itibariyle de dağıtımını sağlamak gerekiyordu. Bu insanların geçimlerini sağlayabilmek için neredeyse yüz kısıma ayırmak gerekecekti. Böyle bir


80 A.g.e., s. 24-69.

60
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:57

durum da teknik ve imkan bakımından pek de mümkün değildi. Ayrıca bunun için köklü bir araştırma yapmak lüzumluydu. Yine de bu tür araştırmalar belirli hudutlar dahilinde yapılabilmişti. Örneğin tütüncü olan Dramalıları yerleştirmek üzere Anadolu’nun en iyi tütün yetiştirilebilecek yeri araştırılmıştı. Uygun yer olarak Samsun ve İzmir bölgesi seçilmişti. Bu insanlarda belirtilen bölgelere iskan edilmişlerdi. Şehirliler için de bu tür hususlar düşünülmüştü. Gerekli olan her şey yapılmıştı. İskelelerde toplanmış olan yirmi-otuz bin kişi arasında gerekli araştırmalar yapılmıştı.
Muhacirlerin yer yer gezmesinin bir nedeni de şuydu: muhacirler kendilerinin çiftçi yada tütüncülükle iştigal olduklarını belirttiklerinde buna uygun yerleşimleri sağlanmıştı. Ancak daha sonra yapılan araştırmalar ve muhacirlerin talepleriyle bu insanların daha çok çeşitli sanat dallarıyla ilgilendikleri su yüzüne çıktı. Bu şekilde geçindiklerini belirttikleri için kendi mesleklerine uygun yerlere tekrar dağıtımları sağlandı. Yani yer değişimlerinin çok farklı boyutları vardı. Fenni raporlarda bağ, bahçe olarak görünen yerlerde aslında böyle bir durumunun olmaması da yaşanan yanılgıların sebebiydi. Bunda da daha çok memurların üstlendikleri görevleri tam olarak gözetmemeleri olumsuzluklarda rol oynamaktaydı. Diğer bir sebepte yerli halkın gelen muhaciri kaçırmak için muhacire uygun olmadıklarını bile bile onların mesleklerini sürdüremeyeceği yerler ile ilgili dolduruşa getirip, onları istekli hale getirmeleriydi. Bu tür dolduruşla mübadil yerinden oynadığı zaman aslında mağduriyetini kendi eliyle başlatmış oluyordu. Toprağına sarılıp, kendisine gösterilen yere yerleşmediği sürece sefillik başlamış oluyordu.
Yunanistan’daki halkın bir kısmı Samsun’a gidecek mübadilleri uyarmışlar ve bu bölgenin çok kötü olduğu hakkında propaganda yapmışlardı. Samsun’a gitmemeleri için telkinlerde bulunmuşlardı. Bu propagandanın altında yatan gerçekler ise Samsun’un tütün yetiştirmeye çok uygun olması ve bu uyumun gelenlerle beraber sanat ve tabiatın sentezi ile birleşecek olmasıydı. Bu manzara sonucunda da Yunan tütüncülüğü şöhretini kaybedecek ve Samsun’un gölgesi altında kalacak olmasıydı.
Mübadele, İmar ve İskan Vekaleti çiftçiyi iyi bir hale getirmek için vekalete ayrılan tahsisattan 21.000 pulluk, (altı bin küsur) çift öküz, 89 ester ve merkep, 267 inek ve dişi manda, 11 traktör, 28. 642 çapa ve kazma, 13.975 bel, 2. 285 çatal bel, 5.139 bağ bıçağı, 1.818 yine bağ malzemesi, 1.007 kilo ziraatte kullanmak üzere kükürt, bir miktar





61
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:58

tırmık, orak, ot biçecek alet, kükürt, göz taşı, kireç, döğen, pulvarizatör ve edevat verilmiştir. Bir milyon kilo tohum yardım olarak verilmişti81.
Trabzon’da birinci iskan mıntıkalarındandı. Ancak Trabzon, iskana elverişli bir vilayet değildi. Bu karar hatalı uygulamaların başlamasına sebep oldu. Hem liman kenti olması hem de Karadeniz’in önemli bir merkezi olması sebebiyle mübadelenin de önemli bir noktası olmuştur. Trabzon’da mübadele sürecini anlayabilmek için dönemin gazetesi İstikbal gazetesindeki yazıları değerlendirmek gerekir.
Trabzon’dan giden Rumların sayısı sanılandan da azdı. Ancak mübadele vekaletinin de şehrin bu konumunu fazla dikkate almadan birinci iskan mıntıkası şeklinde düşünmesi bir çok problemin doğurmasına sebebiyet verdi. Bölgedeki Rumların bir kısmı Birinci Dünya Savaşı’nda ve işgallerde düşmanla işbirliği yaptıkları için savaş sırasında ve sonrasında göç etmişlerdi. Kalanlar ise mübadele gereğince zaten göç etmek durumundaydı. Karadeniz’in çevresindeki Rumların büyük bir kısmı Yunanistan’a gitmek üzere birden Trabzon’a yığılmışlardı. Şehirde yığılan bu kalabalığın üstüne Yunanistan’dan gelen Müslüman kitlenin de eklenmesiyle şehirde bir çok sorun kendini göstermeye başlamıştı. İlk etapta sağlık problemlerinin yaşanmaya başlamasıydı. Hem Yunanistan’a gitmek üzere bekleyen Rumların hem Yunanistan’dan gelen Müslüman kitlenin hem de şehrin yerli halkın salgın hastalıklardan korunması gerekiyordu. Bununla beraber kargaşa ve kalabalık ortamda asayişi sağlamak kolay bir iş değildi. Şehir bu insan kalabalığını kaldırabilecek potansiyele sahip değildi. İşte tüm bu olumsuzlukları doğuran ise plansızlık ve programsızlıktı. Bu kadar ciddi bir işi gerçekleştirirken öncesini ve sonrasını düşünmek iyi hesap etmek gerekiyordu. Zamanın da oluşmayan bu bilinç sonunda yerli halkla beraber mübadillerin de sıkıntılar yaşamasına, ezilip dökülmesine neden olmuştu.
Trabzon Rumlarının birden bire mübadele için evlerini terk etmeleri sonucunda kalan emlak ve evler başkalarınca harap edilmiş ve bir anda yaratılan bu boşluğun sonucunda emlakları korumak mümkün olamamıştı. Başta alınmayan tedbirler vekaletin sonradan daha fazla para harcamasına sebep olmuştu. Sadece para değil zaman da kaybedilmişti.
Trabzon’da göçmenleri iskân edecek ve geçinmelerini sağlayacak arazi pek fazla

yoktu. Kazalardaki Rumlar geçimlerini hayvancılık vesaire sanat dalları ile uğraşarak



81 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, İçtima 2, C. X, Ankara, 1976, s.75.

62
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 14:59

geçiriyorlardı. Yılın belli dönemlerinde ise dışarıya giderek farklı meşgalelerle uğraşıyorlardı. Gelen Müslüman muhaciri bu bölgelere yerleştirip aynı işleri yaptırmak mümkün olamayacaktı. Gelenlerin uğraşıları tamamen farklıydı. Geniş arazide tarım yapan muhacirler dar arazilere yerleştirilince memnuniyetsizlikler ve tepkiler kendini göstermeye başlamıştı. Yine hayvancılıkla uğraşan muhacirlerin tarım bölgelerine yerleştirilmeleri yerli halkın tepkisine aynı zamanda da muhacirlerin
memnuniyetsizliğine vesile olmuştu.

Drama’nın Çalıyatı ve Duspat köylerinden olan göçmenlere Balıkesir’e gitmek

üzere vesika verilmesine rağmen karar sonradan değiştirilerek Akçaabat’a

çıkarılmışlardı. Yine İstanbul yerine Samsun ve Trabzon’a yerleştirilmişlerdi. Bu durumda da mübadiller protesto etmeye başlamışlardı82.
Trabzon, Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki durumunu korumuyordu. Şehirde her yer harap olmuştu. Rus işgali sırasında Rumlar, Türklere ait evleri yakmışlar veya yıkmışlardı. İşgal sonrası Ruslarla kaçan Rumlar geride yıkıntılar bırakmışlardı. Yerli halk geri döndüğünde yıkılan evinde oturamayacaktı. Çözüm olarak bir kısmı Rumlardan kalan evlere yerleşmişti. Fakat bölgenin birinci derecede iskân mıntıkası olması yerli halkın tekrar zor durumda olmasını evsiz barksız olmasını sağlayabilirdi. Burada tek çözüm vekaletin alakasına kalmıştı. İskâna elverişli 1400 kadar ev mevcuttu. Yerli halkın bir bölümü iskân memurları tarafından bu evlerden çıkartılmak zorunda kalmışlardı.
Sonuç olarak; Trabzon iskân için sanıldığı gibi uygun bir mıntıka değildi. Bölgenin birinci derece iskan mıntıkasına dahil edilmiş olması bir çok sorunları doğmasına ve yanlış uygulamaların başlamasına neden olmuştu. Buna rağmen Trabzon’a göçmen iskan edilememişti. Akçaabat’ta kalan tütüncü birkaç göçmen dışında, gelenlerin hemen hepsi çeşitli sebeplerle Anadolu’nun muhtelif yerlerine dönmüşlerdi83.










82Ayrıntılı bilgi için bkz. Hakimiyet-i Milliye, 1 Teşrîn-i evvel 1924.
83Trabzon’daki mübadele meselesi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Mesut Çapa, “İstikbal Gazetesine Göre Trabzon’da Mübadele ve İskân”, Atatürk Yolu, II/8 (Kasım 1991), ss.631-642.

63
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir