Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Girit İle ilgili Akademik Yayınlar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 17:42

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)
Special Issue on From Past to Present The Turks in Greece, Volume 6 Issue 2, p.103-123, February-2014


Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913)
Cretan Muslim Women Torn Between Exile and Resettlement (1896-1913)


Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu
Adnan Menderes Üniversitesi - Aydın



Öz: Bu çalışma 19. yüzyılın sonunda Girit’te çıkan Rum ayaklanması neticesinde adadan Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan Giritli Müslüman kadınların yazılı olmayan tarihini, Osmanlı Arşivindeki birçok doküman; 1904/1905 nüfus sayımları ve sözlü kaynaklar vasıtasıyla inceleyerek, göç sonrasındaki iki yıllık bir zaman diliminden sonra muhacirlerin sorunlarının büyük kısmının halledildiğini tespit etmektedir.


Anahtar Kelimeler: Sürgün, iskân, Girit, Müslüman kadın, yetimler

Abstract: Relying on Ottoman archival documents, census records of 1904/1905 and oral history records, this study examines the unwritten history of the Cretan Muslim women, who were forced to migrate from Crete to Anatolia because of the Greek revolt on the Island at the end of the nineteenth century. The article presents that the majority of problems the immigrants encountered were resolved in the first two years of their arrival.

Keywords: Exile, resettlement, Crete, Muslim woman, orphans

Giriş

Kadınlar ve çocuklar savaşlar, yıkımlar, göç ve sürgün gibi geniş kitleleri derinden etkileyen siyasal, askerî ve sosyal olaylardan bir toplumun bazen en çok zarar gören kesimi olmalarına karşın, yazılı tarihte yeterince yer almamakta ve hatta tamamıyla göz ardı bile edilebilmektedirler.1 Aynı biçimde, Yunanistan'daki Müslüman varlığına ve yakın tarihimizde önemli bir yer tutan Girit'e dair günümüze dek birçok çalışma gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, adanın Yunanistan'a ilhakına giden sürecin Giritli Müslüman kadın odaklı sonuçları da yeterince ele alınmamıştır. Bu çalışma, 19. yüzyılın sonunda Girit’te çıkan Rum ayaklanması neticesinde adadan Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan Giritli Müslüman kadının yazılı olmayan tarihini yazma yolunda, Osmanlı Arşivindeki birçok doküman, Rûmî 1320/21 (1904/1905 Miladî) tarihli nüfus sayımları ve Batı Anadolu örneğinde gerçekleştirilen sözlü tarih çalışması vasıtasıyla katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Girit'in Türk tarihindeki yeri ve 19. yüzyılda adadaki gelişmelere -kısaca- değinilip, Girit’teki Rum isyanı sonucu adanın Müslüman ahalisinin zorunlu göçünden ve İmparatorluğun güvenli görülen diğer bölgelerine bu muhacirlerin iskânından bahsedilecektir. Ardından, Giritli Müslüman kadın açısından Anadolu’daki düzensiz iskânın yarattığı ekonomik ve kültürel sorunlara ve Osmanlı Devleti'nin dul muhacirler ile onların kız ve oğlan çocukları için aldığı tedbirlere bu çalışmada


1 Berktay, "Kadın tarihi"nin postmodern dönemde başlamış bir gelenek olmamasına karşın
olgunlaşmasının bu döneme rastladığını belirtirken, Yaraman ise "kadının sessizliğinin yırtılmasının" bir buçuk-iki yüzyıllık bir geçmişe sahip olduğunu ancak kadınların kendi belleklerini oluşturmak üzere o döneme dek erkeklerin yazdığı tarihe alternatif üretme çabalarına girmelerinin ancak son yirmi yıl içinde gerçekleştiğinin altını çizmektedir. Fatmagül Berktay, Tarihin Cinsiyeti, Metis Yayınları, İstanbul 2010, s. 18; Ayşegül Yaraman, Resmi Tarihten Kadın Tarihine, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 2001, s. 13.

Journal of History Studies
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 17:45

yer verilecektir. Kısaca, Yunan Krallığı Ege'deki siyasi ağırlığını arttırma ve adalardaki Rum varlığı da Yunanistan ile yapısal bir birlik çabasındayken, bu coğrafyadaki Müslüman unsurun kadın ve çocuk kesiminin bu "çaba" esnasındaki var olma, sürgün ve iskân gibi hayli meşakkatli bir süreçte hayatta kalma mücadelesi, bu çalışmanın temel problemini oluşturmaktadır. Muhacirlerin Anadolu'ya ayak bastıkları yerin ağırlıkla İzmir limanı olması dolayısıyla, örnekler daha çok Aydın Vilâyetinden verilmiştir.

Türk Tarihinde Girit ve 19. Yüzyıl Sonu Girit Muhacirleri


Doğu Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonraki en büyük adası olan Girit'in fethi için 1645’te sefer başlasa da ancak 1669 yılında ada Türk egemenliğine girmiştir.2 Fakat Girit'in zaptı hiç de kolay olmamış ve en son Venedik kalesi 1715’te, -Osmanlı tarihi açısından hayli geç bir vakitte ele geçirilmiştir.3 Adanın fethi için gösterilen yoğun çaba ve sonrasında gelen başarı, Osmanlı’nın duraklama dönemindeki en kayda değer gelişmelerden biridir. Girit, Balkan Savaşlarından sonra 1913’te imzalanan Londra Antlaşması ile Yunanistan’a bağlanmıştır.4

Girit Müslümanları, 19. yüzyıl boyunca 1821-29, 1858, 1866-69, 1896-1898 yıllarında, ardı ardına gelen Rum ayaklanmaları neticesinde can güvenliğinden ötürü adalarını terk etmeye başlamışlardır.5 Bu göçlerin en büyüğü ve Lozan görüşmeleri esnasında Türk ve




2 Beyoğlu, adanın fethinin 1699 yılında tamamlandığını bildirirken, Adıyeke ise daha önce

Venediklilere bırakılan Suda, İsperlanka ve Grabosa kalelerinin 1715 yılında Damat Ali Paşa’nın Mora seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldığını ve adanın bu tarihten sonra bir Osmanlı eyaleti haline geldiğini belirtmektedir. Çevredeki küçük adalarla önemli kalelerin Türk hâkimiyetine geçmesi farklı tarihlerde olduğu için Girit’in tam fetih zamanı kaynaklarda bu yüzden birbirlerinden farklı biçimlerde tarihlendirilmektedir. Süleyman Beyoğlu, "Girit Göçmenleri (1821-1924)", Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, S.2, 2000, s. 123. Ayşe Nükhet Adıyeke, "Girit’in Mehmet Ali Paşa Yönetimindeki Durumuna Dair Bir Rapor", Belgeler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s. 294.
3
Rodos adasının 1521, Kıbrıs adasının 1571 yıllarında alınmasından sonra Girit’in de Türklerce zaptı, Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve dolayısıyla da Boğazlar ile İstanbul’un güvenliğinin sağlanması anlamına gelmekteydi. Bu yüzden Girit adasının fethi Türk denizcilik tarihi açısından önemi çok büyüktür. Ayrıntılar için bkz. Ayşe Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke, "Türk Denizcilik Tarihi Açısından Girit Savaşı ve Önemi", Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, S.9, Yıl: 5, 2007, s. 1-9. Ancak Girit’in fethi hiç de kolay olmamış aksine, Türklerin kuşatmadaki kararlılıkları ve şehirdekilerin de olağanüstü savunmalarıyla bu süreç çok uzun ve yorucu bir hal almıştır. Kuşatmanın ayrıntıları ve Venedik’e kuşatma anında Batı Avrupa yardımlarına dair ayrıntılar için bkz. Nuri Adıyeke, "Girit Savaşları ve Hristiyan Orduları", Fethinden Kaybına Girit, Ed. Ayşe Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke, Babıali Kültür Yayıncılık, İstanbul 2006, s. 27-42.
4
Adanın Rum nüfusunun kontrolü altındaki Girit Muhtar hükümeti, 1908 yılında Yunanistan'a ilhakı kabul etse de bu durum kabul görmemiş, hatta bu girişim Anadolu'da büyük tepkilere neden olmuş "Ya Girit Ya Ölüm" sloganıyla büyük protesto gösterileri düzenlenmiştir. Ancak tüm bunlara karşın, Balkan Savaşları sonucunda adanın Yunanistan'a ilhakın önüne geçilememiştir. Nikos Svoronos, Çağdaş Helen Tarihine Bakış, Çev: Panoyot Abacı, Belge Uluslararası Yayıncılık, İstanbul 1988, s. 85; Ayşe Nükhet Adıyeke, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2000 s. 292-294; Seyit Ali Ak, Girit'ten İstanbul'a Bahaettin Rahmi Bediz, İletişim yayınları, İstanbul 2004, s. 22.
5
Girit adası Müslüman nüfusunun 19. yüzyıl boyunca azalma eğilimindeki bir seyir izlediği adanın demografik verileri irdelendiğinde anlaşılmaktadır: 1821 yılında 160 bin Müslüman'a karşılık 129 bin Hıristiyan'ın yaşadığı adada, 1872 yılında Müslümanlar toplam 210 bin nüfusun 90 binini, 1894'te 250 bin toplam nüfusun 74 bin 150'sini, 1900 yılında ise yaklaşık 302 bin toplam nüfusun 33 bin 496'sını teşkil etmekteydiler. 1911 yılında yaklaşık 355 bin toplam nüfusun 27 bin 852'sini oluşturan Müslüman nüfusun adadaki varlığı, -adadan sonradan gelen İtalyan, Fransız pasaportlu Türkler haricinde- 22 bin
812 kişinin mübadele ile Anadolu'ya ayak basmasıyla son bulmuştur. Süleyman Beyoğlu, agm, s. 135; Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914) - Demografik ve Sosyal Özellikleri, Çev: Bahar Tırnakcı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2003, s. 157-193; Ayşe Nükhet Adıyeke, "Türk
Basınında Girit’in Yunanistan’a Katılması (1908-1913)", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, 1991, s. 61. Adanın demografik değişimine dair ayrıntılar için ayrıca bkz. Ayşe Nükhet Adıyeke, "1881 Yılında Girit Vilayetinde Yapılan Nüfus Sayımı ve Tartışmalı Sonuçları", Fethinden Kaybına Girit, Ed. Ayşe Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke, Babıali Kültür Yayıncılık, İstanbul 2006, s. 163-170; Kemal Arı, Büyük Mübadele - Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2003, s. 91-92.
6 Ayrıntılı bilgi için bkz. Rüştü Çelik, Kandiye Olayları - Girit'in Osmanlı Devleti'nden Kopuşu,
Kitapyayınevi, İstanbul 2012.
7
Girit muhacirlerinin iskân birimleri için bkz. Tuncay Ercan Sepetcioğlu, Girit'ten Anadolu'ya Gelen Göçmen Bir Topluluğun Etnotarihsel Analizi: Davutlar Örneği, (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 2011, s. 116-128.
8 Barkan sürgünü, "sistemli bir biçimde tehcir ve yerleştirme işlemi" olarak tanımlarken, Sarısır, sürgün kavramının antik zamandan modern döneme dek Batıdaki kronolojik gelişim doğrultusunda, ilk etapta bireysel bir ceza olarak, “bir kişinin, politik ya da adî suçlardan, özellikle de şahıslara karşı işlenen suçlar nedeniyle, genel otoriteler tarafından kendi ülkesinden zorla ya da rızasıyla, geçici ya da daimî olarak uzaklaştırılarak cezalandırılması” şekliyle ortaya çıktığını, fakat sonrasında ise bu kavramın genişleyerek büyük kitleleri etkileyen bir hâl aldığını belirterek, sürgün kavramına dünyanın değişik coğrafyalarından örnekler vermektedir. Ömer Lütfi Barkan, "Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler", İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.XI, İstanbul 1950, s. 544; Serdar Sarısır, Demografik Oyun Sürgün (1919-1923), IQ Kültür Sanat yayıncılık, İstanbul 2006, s. 43-101.
9 Osmanlı'nın göç tarihi, özellikle de Anadolu'ya göç etmiş/göç etmek zorunda kalmış kişi ya da gruplar üzerine gerçekleştirilen çalışmalarda, "muhacir" kavramının sadece "İslam dinine mensup kitle"yi tanımladığına dair bir eğilim bulunmaktadır. Ancak Osmanlı, bir şekilde (hatta Anadolu'ya bile) hicret eden Gayrimüslim unsurları da "muhacir" olarak nitelendirmekteydi. Bu çalışmada "Müslüman muhacir" ifadesi bu yüzden özellikle kullanılmıştır.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 17:51

hem bu adayı hem de diğer Ege Adalarını İzmir’in hinterlandı haline getirmiş10 ve başta ticari faaliyetler olmak üzere Girit-İzmir arasındaki yoğun bağlantı, adadan bir şekilde ve bir an önce kaçmak isteyen kitlelerin ulaşım aracı olarak bulabildikleri herhangi bir geminin rotasının İzmir şehri olma olasılığını arttırmıştı.11 14 Ekim 1899 tarihine dek 30 bin 739 göçmenin bulabildikleri vasıtalarla Aydın Vilayetinin merkezi konumundaki İzmir’e12 ulaştığını Osmanlı belgeleri göstermektedir.13 Buraya gelen göçmenlerin çok azı Batı Anadolu'ya iskân edilseler de bu muhacirlerin -dolayısıyla da dul ve yetimlerin- yaşadıkları sorunlara dair en kapsamlı belgeler, bu yüzden Aydın Vilâyeti14 dâhilinde yapılan yazışmalar takip edilerek ortaya konulabilmektedir.

Girit'ten gelen bu muhacirlere sağlanacak geçici konaklama ve yeme içme yardımları; göçmenlerin daimî iskân yerleri ve buralara onların nasıl iskân edilecekleri; yeni yerleşim yerlerine taşınması ve diğer sorunlarının halli için bir organizasyonun gerçekleşmesi gerekmiştir. Zaten 18. yüzyılın sonlarından itibaren İmparatorluğun dağılmaya başlaması ile birlikte göçmen sorunu ile yüz yüze gelen Osmanlı, bir takım tedbirler almaya gerek görmüş ve muhacirlerin yeni sosyal çevrelerine uyumlarını sağlamak ve ekonomik ve sosyo-kültürel sorunlarına çözüm bulmak, onların ihtiyaçları, iskânları gibi meseleleriyle ilgilenmek üzere özel komisyonlar kurmuştur.15 Girit’ten gelen göçmenlerle ilgili işlemler için de bu
komisyonlar görev almışlardır.16 Bu komisyonların görevleri arasında dul kadın ile yetim kız ve oğlan çocuklarını kapsayacak düzenlemeler bulunmaktadır. Ferik Şakir Paşa'nın 1899



10 Mübeccel Kıray, Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 1998, s. 40.
11
Aydın Vilâyeti dâhilinde bulunan İzmir kentinin 20. yüzyıl başındaki sosyal, demografik, ekonomik ve siyasi durumu için bkz. Erkan Serçe, "II. Meşrutiyet Döneminde İzmir", Değişen İzmir’i Anlamak, Ed. Deniz Yıldırım-Enver Haspolat, Phoenix Yayınevi, Ankara 2010, s. 23-41.
12 1850 yılında Aydın Vilayetinin merkezi Aydın kentinden İzmir’e taşınmıştır.
13
BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) Yıldız Perâkende Evrakı Yâveran ve Maiyyet-i Seniyye Erkân-ı Harbiye Dairesi, (BOA, Y.PRK.MYD.), 22/55, 14 Ekim 1899 (1317.C.08), s. 1. Bu rakamlar, 1899 yılının Sonbaharına kadar gelen nüfusu ifade etmektedir. Oysa ki Girit'ten göç (bu tarihten sonra yoğunluğunu kaybetse de) devam etmiştir. Mübadele Anlaşmasına dek geçen 25 yıllık bir süre zarfında
50 bin kadar Giritli Müslüman adayı terk etmek zorunda kalmıştır. Sepetcioğlu, agt, s. 115. 14
1867 Vilâyetler İdaresi Kanunuyla merkezi İzmir olan Aydın Vilâyetinin yönetsel yapısı İzmir, Aydın, Saruhan (Manisa), Denizli ve Menteşe (Muğla) Sancaklarını kapsayacak şekilde düzenlenmiştir; Tuncer Baykara, Atatürk ve XX. Yüzyıl Türk Tarihi Araştırmaları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2006, s. 221; "Aydın", Yurt Ansiklopedisi, Cilt II, Anadolu Yayıncılık, İstanbul 1982, s. 994.
15
Osmanlı’da 18. yüzyılın sonlarından itibaren toprak kayıplarıyla birlikte göçmen sorunu da baş göstermesine rağmen, ancak 4 Ocak 1860 tarihinde “Muhacirin Komisyonu” adı ile bir göçmen komisyonu kurulabilmiştir. Fakat asıl işlevsel bir göçmen dairesinin varlığı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşını takiben hayata geçmiştir. 4 Haziran 1878’de ise her vilayette birer göçmen müdürlüğü kurulmuş; bu müdürlükler de İstanbul’daki “İdare-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu”na (Göçmenler Genel İdaresi Komisyonu) bağlanmıştır. 1914 yılında da bu komisyon, çıkarılan bir kanunla yeniden şekillendirilerek “Aşâir ve Muhâcirîn Müdüriyet-i Umûmiyesi” ismini almıştır. Adil Adnan Öztürk, 1877-1878 Savaşından Balkan Savaşı'na Kadar İzmir'de Göçmen Sorunu, (Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir 1990, s. 27; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık, İstanbul 1987, s. 119; Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991, s. 9.
16
Muhacir komisyonlarının yetki ve uygulamaları dönemden döneme farklılıklar gösterdiği için bu mesele, ayrıntılı başka bir çalışmanın kapsamına girmektedir. Muhacir komisyonları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmet Cavit Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri - Tanzimat Devri İlk Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966; Ahmet Halaçoğlu, Balkan Harbi Sırasında Rumeli’den Türk Göçleri (1912-1913), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994; Kadircan Kaflı, Türkiye’ye Göçler, Çeltüt Matbaacılık, İstanbul 1966.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 17:54

tarihinde hazırlattığı ve -bu çalışma dâhilinde ele alınan göçmenlere yönelik uygulamayı en net biçimde veren- bir talimatnâmede, İzmir'de kurulan Sevk-i Muhacirin Komisyonu tarafından gerçekleştirilmesi istenilen bir takım esaslar, dokuz maddede sıralanmıştır. Bu talimatnâmenin hazırlanma gerekçesi olarak, son derece güç şartlar altında oldukları özellikle vurgulanan ve sayıları -ilk tespitle- 950'den fazla olan muhtaç çocuk ve dulların bir an önce iaşe ve iskânının zarureti belirtilmiş ve bu talimatnâmenin hem vilâyet dâhilinde hem de muhacirlerin gönderilecekleri yerleşim yerlerinde uygulanması istenmiştir.

Giritli Müslüman muhacir dul kadın ve yetimlere yönelik bu talimatnâmeye göre,



• Komisyonca her birinin isim, lakap ve baba isimleri bir deftere yazılmak

suretiyle göçmenler öncelikle tespit edilecekti. Tespit edilenlere üzerinde sıra numarası olan birer resmi vesika (ilmühaber) verilecekti.



• 14 yaş altı kızlar evlatlık verilecek; 14 yaş üstü kızlarla evlenmeye müsait dul kadınlar, kendileri gibi Giritli bekâr erkeklerle ya da başka kimselerle, masraflarını hükümetin karşılayacağı bir evlilik yapacaklardı. Evlenmeye müsait olmayanlar ise Müslüman ailelerin yanında çalışmak üzere hizmetçi olarak dağıtılacaklardı. Çalışamayacak derecede korumaya muhtaç ya da hastalıklı kadınlara ise para yardımı yapılacak; büyütülmeye muhtaç çocuğu olanlara, çocukların sayısına göre otuz kuruştan elli kuruşa kadar bir maaş bağlanacaktı. Erkek çocuklar ise yatılı ya da gündüzlü Sanayi Mektebine kabul ve kayıt edilecekti.

• 14 yaşını aşmamış olanlar, Komisyona başvuran ailelerden uygun olanlara
evlatlık verilecekti. Evlatlık verilen kız ve erkek çocukların durumlarını tahkik etmek ise İstanbul'da Belediyenin, vilayetlerdeyse mülki memurun görevi olacaktı.

• Evlendirilecek kız ve dul kadınların çeyiz ve zarurî masrafları, Komisyon
tarafından karşılanacaktı.



Yardım edilenlerden kendi kendilerine meşru bir çare bulanlar ile evlenenlerin durumları, deftere kaydedilecekti.

• Komisyon tarafından evlendirilen kadınların ellerindeki vesikalar geri
alınacak, evlatlık işlemleri esnasında Komisyona ibraz edilen dilekçeler ve diğer yazılar da Muhacir Komisyonunca muhafaza edilecekti.

• Göçmen kadın ve yetimlerden İzmir'de iskân olmaları uygun görülmeyenler,
Vilâyet taşrasına ya da Müslümanların yaşadığı bir başka yere gönderilirlerken yanlarına güvenilir bir kişi verilecek, yol masrafları karşılanacaktı. Vali ve mutasarrıflara yazılı emirler gönderilecek, onlardan iskâna dair bilgiler istenilecekti.17

Yoğunlukla 1896-1898 yıllarında meydana gelen ancak 1913 yılına dek etkisi süren bu büyük göç olayında ne kadar miktarda ve hangi oranda kadının ve beraberindeki çocuğun Anadolu'ya sığındığını tespit etmek hemen hemen imkânsızdır.18 Ancak bu dönemde Girit



17 BOA, İrade Mümtaze Evrakı Girid, (BOA. İ.MTZ.GR), 33/1366, 27 Şubat 1900 (1317.L.26), s. 3-5. Beyoğlu da bu belgeye çalışmasında kısaca değinmektedir. Beyoğlu, agm, s. 129-130. Belgenin orijinal hali ve transkripsiyonu için bkz. EK 1.
18 Osmanlı Devleti, özellikle 19. yüzyılın başından itibaren göç ve göçmen sorunuyla karşılaşmasına ve bu göçmenlerin iaşe ve iskânlarıyla alakadar olacak komisyonlar oluşturmasına karşın -ki bu komisyonlar, özellikle göçmen akınına uğrayan vilayetlerde tutulan Salnamelerden anlaşıldığı kadarıyla kaza merkezlerine değin örgütlenmişlerdi- sağlıklı istatistiğin tutulduğunu söylemek mümkün değildir.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 17:59

muhacirlerinin sayılarına dair tutulan hemen her kayıtta muhakkak dul kadınlara da yer verilmiştir. Örneğin “Aydın Vilâyetine vürûd edüb yerleşmiş ve hâl-i müsaferetde kalmış olan muhacirin mikdarını müş’ir cedveldir” başlığını taşıyan ve 14 Ekim 1899 tarihine dek Aydın Vilâyeti dâhilindeki yerleşim merkezlerine yerleştirilen Girit göçmenlerini gösteren tabloda,19 hane reisinin kadın olduğu 109 hane belirlenmiş ve bu hanelerdeki toplam kişi sayısı da 307 olarak belirtilmiştir. Bu rakamlar, gelen muhacir nüfus içinde dul kadın miktarının oranı konusunda fikir oluşturması bakımından önem arz etmektedir.




Hal-i Müsaferetde Bulunanların Toplam Mikdarı
Hane 600
Nüfus 2276



Dul Hatunların Mikdarı
109
307

Esasen Hâl-i Müsaferette Kalan Muhacirin Mikdarı
491
1969


Göçü izleyen yıllarda gerçekleştirilen uygulamalardan, yukarıda bahsedilen
talimatnâmedeki tedbirlerin alınmaya çalışıldığı, belgedeki dul kadın ve yetimler için tasarlanan -onların iaşelerinden iskânına, eğitim almalarından nakdî yardıma dek- esasların yürürlüğe konulduğu görülmektedir. Bunlara örnekler verilecek olursa, 2 Ekim 1900 tarihli bir belgede, Girit muhaciri dul ve yetimlerin içinde bulunduğu durumun talimât-ı mahsûsuna göre halledildiği, iskân ve iaşelerinin sağlandığı, kişiler bazında dul ve çoğunlukla da çocuklu kadınlara yevmiye itasının gerçekleştiği belirtilmekte, rakamsal değerler de verilerek ne kadarının hizmetçiliğe yönlendirilip ne kadarının evlatlık verildiğinden ve okula
gönderildiklerinden bahsedilmektedir.20 Yine aynı talimat uyarınca, Girit muhacirinden dört çocuklu Halime'ye maaş bağlanmış,21 kocası Girit isyanında vefat eden Fatma Ezmaetopula ve yetimlerine de maaş tahsisi gerçekleşmiştir.22 Osmanlı idaresi Giritli muhacir yetimlere de sahip çıkmış, örneğin Girit Muhaciri Halime Hanım'ın oğlu Darüşşafaka Mektebi'ne ücretsiz kayıt yaptırılmış,23 Hacer isimli kimsesiz bir kız çocuğu yatılı Kız Sanayi Mektebi'ne alınmış,24 Giritli dört fakir çocuk ise Selanik Mekteb-i İdadisi'ne kabul edilmiştir.25

Hane ve toprak tedariki ile Girit’te kalan mülke dair problemlerin, muhacirlerin baş başa kaldıkları en önemli sorunlardan bir kaçı olduğu görülmektedir. Bu meselelere dair göçü takip eden yıllarda kaydedilmeye başlanan arşiv malzemelerinin çokluğu da göze çarpmaktadır. Bu süreçte Giritli kadınların da iskânına dair girişimlerde bulunulmuş ve hatta ev yapabilmeleri için devlet kendilerine belirli miktarda katkı sağlamıştır. Örneğin, 1909 tarihli bir belgede, “İzmir'e yerleştirilen Girid muhacirlerinden Şefika'nın tasarrufunda bulunan arsaya mesken olarak kullanılmak üzere hane inşa etmesi için gerekli meblağın vilâyetin 1324 senesi emvâlinden tesviyesi için havalenâme irsali”nden bahsedilmektedir.26 Hatta ev inşası sağlanamayan dullara yerleşmeleri için mesken tahsis edilmiş, ev kiraları ödenmiş, hanelerin tahribinin önlenmesi dahi istenmiştir.27 Ancak bu iskân sürecinde Giritli dul kadın, başta devlet tarafından iskânları için tahsis edilen arazilere yerleşme olmak üzere, birçok sorunla yüz yüze kalmıştır. Bolu'ya üç çocuğuyla birlikte iskân edilen Giritli dul Raziye'nin kendisine gösterilen araziye, yerli bazı kimselerin musallat olması sonucu yaşadığı sıkıntı ve devletten yardım talebi, bu duruma örnek olarak verilebilir. 28

Adayı kısa bir süre içinde ve bir anda terk etmek mecburiyetinde kalan Müslüman ahalinin geride bıraktığı malvarlıklarıyla ilgili Osmanlı Arşivinde birçok belge de mevcuttur. Özellikle dul kadınlar, Girit'te bıraktıkları malların bakımı, alım-satımı konusunda vekâletnâme düzenlemek suretiyle Anadolu'dan ya da Girit'te kalmış tanıdıkları birini vekil tayin edip işlemler yaptırmaktaydılar. Bu durum o kadar yaygındı ki Osmanlı hükümeti, muhacirlerin ekonomik durumunu da göze alarak Girit muhacirlerinin, adadaki emlak işleri için düzenletecekleri vekâletnâmelerden damga vergisi alınmamasını ilgili yerlere tebliğ bile etmiştir.29 Ancak tüm Giritliler vekâletnâme düzenlemek suretiyle adada kalan taşınmazlarıyla alakadar olmamışlar, aralarından bazıları da Girit'e bizzat gitmek suretiyle oradaki malvarlıklarıyla ilgili tasarruflarını kullanmışlardır. Örneğin, 20. yüzyılın tam başında Anadolu'ya gelmiş Aydın, Kuşadası Davutlar'da yaşayan Fatma Yeşilova'nın babaannesi, yalnız başına Davutlar'dan adaya gitmiş ve oradaki ev, tarla ve bahçeleriyle ilgilenmişti.30 Mübadeleden sonra dahi Girit'te kalmış olan emlaka dair işlemler için başvurular gerçekleşmiştir. İstanbul Unkapanı'nda mukim Fatıma Hanım'ın Girit olayları esnasında öldürülen babası ve annesine ait emlak kaydının çıkarılması için başvurusu ve bu olaya dair Yunan Hariciye Nezareti'ne kadar giden yazışmalar bu duruma güzel bir örnek oluşturur.31 Tüm bunlara karşın, gerek maaşa bağlanıp ev kirası ödenen Giritli muhacir kadının gerekse maddi yardım alıp çocukları yatılı ve ücretsiz okuyanların "şanslı azınlığı" oluşturduklarına şüphe yoktur. Bu yardımların dışında kalan büyük çoğunluğun ne şekilde bir hayat sürdüğü ancak sözlü aktarımlardan, -varsa- hatırattan ya da dönemin gözlemcilerinden anlaşılabilir ki bu manada yeterince veri sunabilecek kaynaklar maalesef mevcut değildir.

Yerini yurdunu alelacele ve neredeyse sadece üst başlarıyla terk etmek zorunda kalan
kitlelerin ilk ve en önemli ihtiyaçları barınma ve beslenme olduğu açıktır. Osmanlı Devleti de
19. yüzyılın tam sonunda ve 20. yüzyılın hemen başında gerçekleşen bu kitlesel göçün etkisini bir an evvel azaltmak ve muhacirlerin bu temel gereksinimlerini karşılamak için bir takım tedbirler almış ve -yukarıda örnekleri sunulan- bazı uygulamalarda bulunmuştur. Ancak, düzensiz iskânın yol açtığı en büyük meselelerden biri, bölünmüş aileler sorunudur. Kimin nereye, nasıl nakledileceği bilinmediğinden ve -çağın şartları gereği- yeterli ve düzenli kayıt yapılmadığından dolayı, bazen aynı köy halkından kişilerin Anadolu’nun çok değişik yerlerine gönderilmiş; iskân sürecinde, Girit’te yan yana olan köy halkının biri örneğin Afyon’a diğeri ise Lübnan, Suriye, Libya gibi o dönem Osmanlı coğrafyasında olan ama Anadolu’ya hayli


26 BOA. DH.MKT., 34/2723, 06 Eylül 1909 (1327.M.17).
27 BOA. DH.MKT., 124/2421, 29 Ekim 1900 (1318.B.05).
28 BOA. DH.MKT., 31/1290, 06 Eylül 1908 (1326.Ş.09).
29 BOA. DH.MKT., 34/2328, 04 Nisan 1900 (1317.Z.03).
30 Kaynak Kişi: Fatma Yeşilova (Yıldırım); 1916 Davutlar doğumlu; Ev hanımı; İlkokul mezunu
(3.Sınıf); 26.08.2009 (Mayıs 2011 tarihinde vefat etmiştir).


Ancak yine de arşiv malzemesi ve -19. yüzyıl sonu göçmenleri için- 1320/21 nüfus sayımı tutanakları
vasıtasıyla tahmini rakamlar elde edilebilir.
19 BOA, Y.PRK.MYD., 22/55, 14 Ekim 1899 (1317.C.8), s. 4.
20 BOA Dahiliye Nezareti Mektûbî Kalemi, (BOA. DH.MKT.), 2410/11, 02 Ekim 1900 (1318.C.07).
Belgenin orijinal hali ve transkripsiyonu için bkz. EK 2.
21 BOA. DH.MKT., 2282/13, 11 Aralık 1899 (1317.Ş.07).
22 BOA Bâb-ı Âli Evrak Odası, (BOA. BEO.) 1693/126916, 22 Temmuz 1901 (1319.R.05).
23 BOA. DH.MKT., 116/2520, 10 Ağustos 1901 (1319.R.24).
24 BOA. DH.MKT., 60/882, 16 Eylül 1905 (1323.B.16).
25 BOA Teftişât-ı Rumeli Evrakı (Rumeli Müfettişliği) Müteferrik Evrak, (BOA. TFR.I.M.), 796/8, 03 Eylül 1905 (1323.B.03).
31 BOA Hariciye Nezareti İstanbul Murahhaslığı, (BOA. HR.İM.), 47/108, 22 Mart 1926; BOA. HR.İM., 103/202, 31 Ekim 1926; BOA. HR.İM., 102/214, 06 Nisan 1927.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 18:02

uzak memleketlerde yerleştirilmiştir. Örneğin, Söke32’deki bir Girit göçmeni olan İkbal Çobanoğlu, Girit olayları dolayısıyla 20. yüzyılın başında ailesinin Anadolu’ya geliş öyküsünü ve akrabalarıyla tekrar buluşmalarını şu şekilde anlatmaktadır:

“Girit’te dedem vurulunca, şehit olunca, annannem çocuklarının da başına bir hâl gelir diye, evi olduğu gibi, ambarda buğday, küpte yağ dolu bırakıp kaçıyorlar. Yanlarına bir şey almamışlar; bir tek giyecekleri ile birlikte gelmişler. Önce gemiyle İstanbul’a kaçıyorlar. Orada en küçük kızını yoksulluktan birine evlatlık veriyor. Duyuyorlar ki Söke’de akrabaları var, kalkıp buraya gelip Söke’ye yerleşiyorlar.”33

Bölünmüş aileler meselesinden hiç şüphesiz ki yetim çocuklarıyla baş başa kalan kadın nüfus, diğer tüm muhacirlerden daha fazla olumsuz bir biçimde etkilenmiştir. Hatta çağın iletişim olanaklarının çeşitlendiği günümüzde bile, bu bölünmüş aile meselesi hâlâ gündemdeki yerini korumaktadır ve üçüncü-dördüncü kuşak Girit göçmenlerinin kurduğu internet sitelerinde akrabalarını arayan kimselere sıklıkla rastlanmaktadır.
Giritli Müslüman kadının göç sonrası yaşantısına dair en dikkat çekici noktalardan biri de çokeşlilik durumudur. Osmanlı son dönemlerinde, her hangi bir sebepten dolayı savaşa gidemeyen yahut savaş sonrası gazi olarak geri dönebilen az sayıda erkek dışında özellikle kırsal kesimlerde, yani köy ve kasabalarda nüfustaki kadın-erkek dengesi, erkek aleyhine değişmiş ve bu yüzden de buralardaki halkın ciddi bir oranı dul ve yetim çocuklardan oluşmuştur. Bu konuda elbette yeterli ve sağlıklı istatistiksel veri bulunmamakla birlikte, Girit göçmenleri özelinde bu konu irdelendiğinde ve göçmen nüfusun bir kısmının iskân edildiği Batı Anadolu’da gerçekleşmiş olan Rûmî 1320/1321 (1904-1905) tarihli nüfus sayımı kayıtları incelendiğinde, dul kadın ve yetim sayısının fazlalığı anlaşılmaktadır.

1320-21 (1904-5) Nüfus Sayımları, göçün ardından oluşan aile yapılarına dair bilgiler sunmaktadır. Kayıtlarda, Girit geleneklerinde çokeşlilik gibi sıkça rastlanmayan durumlarla da karşılaşılmıştır. Çocuğu olan dul kadınlarla ikinci evliliğini gerçekleştiren hane reisleri bu sayımda kayıt altına alınmışlardır. Örneğin, Kuşadası Osmaniye Köyüne iskân edilen 1289 (1873) Kandiye doğumlu İsmail oğlu Yılmazaki Hüseyin, ilk evliliğinden 1315 (1899) Kuşadası doğumlu Kadıma isimli bir kız çocuğu olan 1287 (1871) Kandiye doğumlu Emine ile, sonrasında ise 1303 (1887) Kandiye doğumlu Zehra ile evlenmiştir.34 1278 (1862) Girit doğumlu Mustafa oğlu Perdikaki Ahmet de önce 1290 (1874) Girit doğumlu Mehmet kızı Fatma ile, sonrasında ise 1275 (1859) Girit doğumlu Selim kızı Moladaki Fatma ile evlenmiştir.35 19. yüzyılın sonunda, Anadolu coğrafyasında çokeşliliğin kadınlar açısından sorun olup olmadığı tartışmalı bir mesele olsa da Batı Anadolu örneğindeki Giritli muhacirlerinin çokeşlilik oranının beklenmedik derecede fazla olması düşündürücüdür. Çünkü geleneksel olarak Giritlilerde çokeşliliğe pek sık rastlanılmamaktadır. Giritli göçmenleri çokeşliliğe iten sebep, "muhtaç durumundaki dul kadınlarına sahip çıkmak" olabilir. 1320 nüfus kayıtlarında, bir hanede birden fazla hanımın varlığına sıklıkla rastlanmak bir yana, ilgi çekici nokta, hanedeki yaşça büyük kız ya da erkek çocuğun isimlerinin Girit Müslüman topluluğunun ad koyma geleneklerine hiç de uymadığıdır. Çünkü Giritli muhacir ebeveynler çocuklarına, -kırsal kesimlerde günümüzde hâlen uyguladıkları üzere- çoğunlukla büyükbaba ve büyükannelerinin ya da kendi kardeşlerinin adlarını vermektedirler. Nüfus kayıtlarında


32 Söke, Aydın ilinin bir ilçesidir. Özellikle Balkanlardan ve Ege Adalarından yoğun göç alan Söke, aynı
zamanda Giritli göçmenlerin de iskân edildiği önemli bir yerleşim merkezidir. 33
Tuncay Ercan Sepetcioğlu, Girit'ten Söke'ye Mübadele Öyküleri, (Adnan Menderes Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Aydın 2007, s. 30-31.
34 Aydın Kuşadası İlçe Nüfus Müdürlüğü Arşivi, Osmaniye Köyü Cilt No:13, Hane No: 36.
35 Aydın Kuşadası İlçe Nüfus Müdürlüğü Arşivi, Osmaniye Köyü Cilt No:13, Hane No: 1.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 18:04

çokeşliliğe rastlanan hanelerdeki büyük çocukların isimleri farklı farklıyken, ikinci hanımdan olma çocukların adlarının ad koyma geleneğine uygun olması, iki hanımdan birinin dul olup yetim kalan çocukların hane reisince himaye altına alındığına işaret etmektedir.36

Nüfus kayıtlarındaki hane başına düşen kadın sayısının fazlalığı sadece çokeşlilik sebebiyle açıklanamaz. Sığınacak bir yeri olmayan ya da hane oluşturabilecek bir aile yapılanmasına sahip olmayan kadınlar, yakın akrabalarının yanına katılmışlardır. Bazı dul kadınlar evli çocuklarının yanına yerleşmişler, bazı bekâr kızlar da eniştelerinin hanelerinde kayda geçirilmişlerdir. Örneğin, 1250 (1834) Kandiye doğumlu Derviş kızı Fatma, oğlu Dervişaki İbrahim'in yanına sığınmış;37 1300 (1884) Kandiye doğumlu Hatice eniştesi
Amarbutaki Ali'nin,38 1307 (1891) doğumlu Afet ise ablası Huriye ile evli olan Berberaki Mustafa'nın evinde yaşamını sürdürmüştür.39

Görüldüğü üzere, Osmanlı idaresinin tutmuş olduğu ve günümüzde arşivlerde bulunan birçok belge, Girit muhacirlerinin sosyo-ekonomik yapılarına ve göç sonrası yaşamlarına dair geniş bilgiler sunmaktadır. Ancak bu bilgiler göçmenlerin kültürel ortamlarına ve göç sonrası uyum süreçleri hakkında doyurucu veriler içermemektedir. Çünkü ekonomiyle ya da iskânla ilgili sorunların yanı sıra, resmi belgelere pek geçmeyen ama göçmenlerin sözlü anlatımlarında en önemli yeri teşkil eden bir durum vardır ki o da Girit göçmenlerinin büyük kısmının Anadolu’ya Türkçe bilmeden gelmeleridir. Çünkü onlar Giritçe, Giritlice, Kritika adını verdikleri, adaya özgü bir Yunan diyalektiğini kullanmaktaydılar. Günlük yaşam uygulamalarındaki Anadolu ve Girit kültürü arasındaki farklar bir yana lisan bilmemezlik, tüm Girit göçmenlerinde olduğu üzere, kadın muhacirlerin de uyum aşamasında karşılaştıkları şüphesiz en büyük kültürel/sosyal sorun olmuştur.40
Sonuç

Bu çalışmada, 19. yüzyılın tam sonunda adadan kaçarak gelen Giritli Müslüman halkın Anadolu'ya iskân sürecinde çektikleri sıkıntının, kadın ve yetimler örneğinde ve ağırlıklı olarak arşiv malzemeleriyle aktarılmasına gayret gösterilmiştir. Bu makalede de aktarıldığı gibi, adadaki çatışmalardan (ya da hastalık vb. sebeplerden) dolayı aile reislerini ve kocalarını yitiren Giritli kadınları göç sonrası birçok sorunlar beklemekteydi. Örneğin, ailelerin farklı iskân birimlerine gitmiş ya da gönderilmiş olmaları; yetimlerle ilgili (evlatlık verme, eğitim gibi) meseleler; hane ve toprak tedariki ile Girit’te kalan mülke dair problemler; çokeşlilik ve kültürel problemler daha özelde ise lisan problemi Giritli muhacir kadın önünde duran ve halledilmesi gereken en önemli sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Anadolu'ya gelişi takip eden belirli bir sürenin ardından muhacirlerin giderek uyum sağladığı da görülmektedir. Talep ve şikâyetlerin göçü izleyen bir-iki yılda yoğunlaştığını, Anadolu’ya uyum sürecinin ve muhacirlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için devletin aldığı tedbirlerin başarılı olması nedeniyle, sonraki yıllarda bunların giderek azaldığı anlaşılmaktadır. Şu da bir gerçektir ki bahsi geçen sürede adayı terk etmeyip de Girit'te kalmayı tercih eden diğerlerini de
farklı bir yaşam beklememekteydi. Her ne kadar 1913-1923 yılları arasında eskiye nazaran adada sükûnet hâkimmiş gibi görünse de Girit'in Balkan Savaşları sonrasında Yunanistan'a ilhakı, adada yaşayan Müslüman halkın maruz kaldığı sorunların çözümünü sağlamak şöyle dursun, aksine artmasına da neden olmuştur. Nitekim Prens Sebahaddin de 6 Şubat 1920 tarihli beyânnâmesinde, Balkan Savaşları sonunda “Girit’i kurtaramamaktan başka üstüne Cezair-i Bahr-ı Sefîd'i41 de verdik. Ve Avrupa-i Osmanî’nin en büyük kısmını da kaybettik. Fakat
felâket bununla kalmadı. Kaybettiğimiz arazide yaşayan yüzbinlerce Müslüman ahâlî bir taraftan Balkan hükûmetlerinin tecavüzât-ı siyasiyyelerine diğer taraftan da çetelerin hûnrîz şekâvetlerine42 hedef oldular ve el’ân oluyorlar” diyerek Balkan coğrafyasındaki Müslüman ahalinin durumunu özetlemektedir.43

Siyasî ve askerî tarih üzerine çok şeyler söylenip yazılıp çizilebilse de tüm bu gelişmelerden etkilenen geniş halk kitlesinin durumlarına dair değerlendirmeler hep cılız kalmaktadır. Tarihçilerin ve/veya araştırmacıların siyasî ve askerî tarihe gösterdiği göreceli yoğun ilgi bunda etkili olsa da asıl neden, siyasî ve askerî tarihe dair belge ve dokümanın, toplumsal ve kültürel tarih çalışmalarına yönelik olanlardan çok daha fazla oluşudur. Haklarında yeterli veri bulunmayan, ancak dönemin Rum isyanından, Girit’ten başka diyarlara göç sürecinden ve iskân uygulamalarından derinden etkilenen Giritli Müslüman kadının tarihinin yazılabilmesi de işte bu yüzden zorluklar içermektedir.


36 Girit muhacirlerinin nüfus kayıtlarına dair bir araştırma için bkz. Necat Çetin, "Torbalı Nahiyesi Osmanlı Nüfus Kayıtlarına Göre Girit Doğumlular Üzerine İnceleme (1320-1928)", Uluslararası Balkanlarda Türk Varlığı Sempozyumu II-Bildiriler I. Cilt (13-15 Mayıs 2010, Manisa), Manisa 2010, s. 324-348. Giritli göçmenlerin ad koyma gelenekleri için bkz. Tuncay Ercan Sepetcioğlu, agt, s. 209-219.
37 Aydın Kuşadası İlçe Nüfus Müdürlüğü Arşivi, Osmaniye Köyü Cilt No:13, Hane No: 9.
38 Aydın Kuşadası İlçe Nüfus Müdürlüğü Arşivi, Osmaniye Köyü Cilt No:13, Hane No: 7.
39 Aydın Kuşadası İlçe Nüfus Müdürlüğü Arşivi, Osmaniye Köyü Cilt No:13, Hane No: 17. 40
Tuncay Ercan Sepetcioğlu, "Türkiye'de Ana Dili Türkçe Olmayan Göçmen Topluluklara Yaklaşımlara Dair Bir Örnek: Girit Göçmenleri", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.IX, S.20-21, Bahar-Güz 2010, s. 77-108.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 18:12

Kaynakça

Arşiv Belgeleri

BOA. BEO. (Bâb-ı Âli Evrak Odası), 1693/12691, 22 Temmuz 1901 (1319.R.05).

BOA. DH.MKT. (Dahiliye Nezareti Mektûbî Kalemi), 2282/13, 11 Aralık 1899
(1317.Ş.07).

BOA. DH.MKT. 34/2328, 04 Nisan 1900 (1317.Z.03). BOA. DH.MKT. 2410/11, 02 Ekim 1900 (1318.C.07). BOA. DH.MKT. 124/2421, 29 Ekim 1900 (1318.B.05). BOA. DH.MKT. 116/2520, 10 Ağustos 1901 (1319.R.24). BOA. DH.MKT. 60/882, 16 Eylül 190534/2723, 06 Eylül 1909 (1327.M.17).
BOA, HR.İM. (Hariciye Nezareti İstanbul Murahhaslığı), 47/108, 22 Mart 1926.

BOA. HR.İM. 103/202, 31 Ekim 1926.

BOA. HR.İM. 102/214, 06 Nisan 1927.

BOA. İ.MTZ.GR. (İrade Mümtaze Evrakı Girid), 33/1366, 27 Şubat 1900 (1317.L.26).

(1323.B.16). BOA. DH.MKT. 31/1290, 06 Eylül 1908 (1326.Ş.09). BOA. DH.MKT.

41 Cezayir-i Bahr-ı Sefîd Vilâyeti, Rodos ve Sisam'ı da kapsayan birçok Ege Adasının bağlı bulunduğu
vilâyetin adıdır.
42 hûnrîz: kanlı; şekâvet: haydutluk, soygunculuk.
43 Zekai Güner-Orhan Kabataş, Milli Mücadele Dönemi Beyânnâmeleri ve Basını, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1990, s. 259.

BOA. TFR.I.M. (Teftişât-ı Rumeli Evrakı -Rumeli Müfettişliği- Müteferrik Evrak),
796/8, 03 Eylül 1905 (1323.B.03).

BOA. Y.PRK.MYD. (Yıldız Perâkende Evrakı Yâveran ve Maiyyet-i Seniyye Erkân-ı
Harbiye Dairesi), 22/55, 14 Ekim 1899 (1317.C.08).

Aydın Kuşadası İlçe Nüfus Müdürlüğü Arşivi, Osmaniye Köyü Cilt No:13.

Kitap, Makale, Tez ve Diğerleri

ADIYEKE, Ayşe Nükhet, "Türk Basınında Girit’in Yunanistan’a Katılması (1908-
1913)", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, 1991, s. 47-70.

ADIYEKE, Ayşe Nükhet, "Girit’in Mehmet Ali Paşa Yönetimindeki Durumuna Dair
Bir Rapor", Belgeler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s. 293-315.

ADIYEKE, Ayşe Nükhet, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908),
Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2000.

ADIYEKE, Ayşe Nükhet, "1881 Yılında Girit Vilayetinde Yapılan Nüfus Sayımı ve Tartışmalı Sonuçları", Fethinden Kaybına Girit, Ed. Ayşe Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke, Babıali Kültür Yayıncılık, İstanbul 2006, s. 163-170.

ADIYEKE, Ayşe Nükhet-Nuri Adıyeke, "Türk Denizcilik Tarihi Açısından Girit
Savaşı ve Önemi", Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, S.9, Yıl: 5, 2007, s. 1-9.

ADIYEKE, Nuri, "Girit Savaşları ve Hristiyan Orduları", Fethinden Kaybına Girit ,
Ed. Ayşe Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke, Babıali Kültür Yayıncılık, İstanbul 2006.

AK, Seyit Ali, Girit'ten İstanbul'a Bahaettin Rahmi Bediz, İletişim yayınları, İstanbul

ARI, Kemal, Büyük Mübadele - Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), Tarih Vakfı
Yurt Yayınları, İstanbul 2003.

"Aydın", Yurt Ansiklopedisi, Cilt II, Anadolu Yayıncılık, İstanbul 1982, s. 994.

BARKAN, Ömer Lütfi, "Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler", İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.XI, İstanbul 1950, s. 524-569.

BAYKARA, Tuncer, Atatürk ve XX. Yüzyıl Türk Tarihi Araştırmaları, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, İstanbul 2006.

BERKTAY, Fatmagül, Tarihin Cinsiyeti, Metis Yayınları, İstanbul 2010.

BEYOĞLU, Süleyman, "Girit Göçmenleri (1821-1924)", Türk Kültürü İncelemeleri
Dergisi, S.2, 2000, s. 123-138.

ÇELİK, Rüştü, Kandiye Olayları-Girit'in Osmanlı Devleti'nden Kopuşu,
Kitapyayınevi, İstanbul 2012.

ÇETİN, Necat, "Torbalı Nahiyesi Osmanlı Nüfus Kayıtlarına Göre Girit Doğumlular Üzerine İnceleme (1320-1928)", Uluslararası Balkanlarda Türk Varlığı Sempozyumu II- Bildiriler I. Cilt (13-15 Mayıs 2010, Manisa), Manisa 2010, s. 324-348.

EREN, Ahmet Cavit, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri - Tanzimat Devri İlk
Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966.

Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913)

GÜNER, Zekai-Orhan Kabataş, Milli Mücadele Dönemi Beyânnâmeleri ve Basını,
Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1990.

HALAÇOĞLU, Ahmet, Balkan Harbi Sırasında Rumeli’den Türk Göçleri (1912-
1913), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994.

HALAÇOĞLU, Yusuf, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun İskân Siyaseti ve
Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991.

KAFLI, Kadircan, Türkiye’ye Göçler, Çeltüt Matbaacılık, İstanbul 1966.

KARPAT, Kemal H., Osmanlı Nüfusu (1830-1914) - Demografik ve Sosyal
Özellikleri, Çev: Bahar Tırnakcı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2003.
KIRAY, Mübeccel, Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 1998.

ORHONLU, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu'nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık,
İstanbul 1987.

ÖZTÜRK, Adil Adnan, 1877-1878 Savaşından Balkan Savaşı'na Kadar İzmir'de Göçmen Sorunu, (Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir 1990.

SARISIR, Serdar, Demografik Oyun Sürgün (1919-1923), IQ Kültür Sanat yayıncılık,
İstanbul 2006.

SEPETCİOĞLU, Tuncay Ercan, Girit'ten Söke'ye Mübadele Öyküleri, (Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Aydın 2007.

SEPETCİOĞLU, Tuncay Ercan, "Türkiye'de Ana Dili Türkçe Olmayan Göçmen Topluluklara Yaklaşımlara Dair Bir Örnek: Girit Göçmenleri", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.IX, S.20-21, Bahar-Güz 2010, s. 77-108.

SEPETCİOĞLU, Tuncay Ercan, Girit'ten Anadolu'ya Gelen Göçmen Bir Topluluğun Etnotarihsel Analizi: Davutlar Örneği, (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 2011.

SERÇE, Erkan, "II. Meşrutiyet Döneminde İzmir", Değişen İzmir’i Anlamak, Ed.
Deniz Yıldırım-Enver Haspolat, Phoenix Yayınevi, Ankara: 2010, s. 23-41.

SVORONOS, Nikos, Çağdaş Helen Tarihine Bakış, Çev: Panoyot Abacı, Belge
Uluslararası Yayıncılık, İstanbul 1988.

YARAMAN, Ayşegül, Resmi Tarihten Kadın Tarihine, Bağlam Yayıncılık, İstanbul
2001.

Kaynak Kişi: Fatma Yeşilova (Yıldırım); 1916 Davutlar doğumlu; Ev hanımı; İlkokul
mezunu (3.Sınıf); 26.08.2009 (Mayıs 2011 tarihinde vefat etmiştir).
EK 1: BOA. İ.MTZ.GR. 33/1366, 27 Şubat 1900 (1317.L.26), s. 3

Encümen-i Mahsûs Aded: 2963
İzmir'e hicret eden Girid muhâcirleri vilâyât-ı mürettebeye sevk ve iskân etdirilmiş olmasıyla perâkende sûretde dâhil-i vilâyetde bulunanlar dahi peyderpey mürâcaatla îcâb eden mahallere i‘zâmlarını taleb ve istid‘â etmekde ve el-yevm İzmir'de dokuz yüz elli nüfûsu mütecâviz eytâm ve erâmil ve ma‘lûlîn bulunmakda olduğundan hükûmet-i seniyyece bunların i‘âşeleri için ihtiyâr-ı masrafa mahal kalmamak üzere bunların dahi vilâyât-ı mezkûreye ve kabîleleri nezdine i‘zâmları münâsib ise de iskân için mahal kalmadığı mezkûr vilâyâtdan iş‘âr olunmasına nazaran bunların dahi tedârük ve istihzâr-ı esbâb-ı îvâları hakkında vilâyâta evâmir-i mukteziyye i‘tâsı veyahud şimdi mevcûd bulunan ve ba‘d-ezîn gelecek olan muhâcirînin i‘zâmlarıyla zikr olunan eytâm ve erâmil ve acezenin İzmir'de yerleşdirilerek infâk ve i‘âşeleri hakkında iskân-ı muhâcirîn me’mûriyetiyle İzmir'de bulunan yâverân-ı hazret-i mülûkâneden Ferîk Şâkir Paşa'nın mektûbu ber- mantûk-ı irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî miyâne-i bendegânemizde kırâet olundu. İzmir'e hicret etmiş olan muhâcirînin kısm-ı a‘zamı vilâyât-ı mürettebeye sevk ve i‘zâm ile sâye-i merhamet-vâye-i cenâb-ı cihânbânîde iskân ve tavtînlerine çalışılmakda olarak el- yevm perâkende sûretde ba‘zı muhâcirler bulunduğu siyâk-ı iş‘ârdan münfehim olmasına nazaran gerek bunların gerek ba‘d-ezîn hicret edeceklerin vilâyât-ı mukarrereye i‘zâmlarıyla esbâb-ı îvâlarının istikmâli muktezî ve tabî‘î olduğu gibi şerefyâb-ı telkīs olduğumuz emr u fermân-ı isâbet-beyân-ı cenâb-ı pâdişâhî mantûk-ı âlîsinden olduğu üzere zikr olunan eytâm ve erâmil derbeder ve bî-kes kalır ise bunların muhâfaza-i hayâtca dûçâr- ı acz ve müşkilât ve belki sâika-i sefâletle tarîk-i nâ-meşrû‘a sülûk ederek dünyâ ve âhiret hâib ve hâsır olmaları şâyân-ı dikkat ve bu hâlin diyâneten ve insâniyyeten adem-i cevâzı ise dâhil-i rütbe-i bedâhet olmasıyla bunların ale'l-esâmî defteri bi't-tanzîm sinn-i rüşde vâsıl olan inâsın nikâh paraları belediyece tedârük ve tesviye edilerek hükûmât-ı mahalliye ma‘rifetiyle ahâlîden bekar olanlara tezvîc ve erkek çocukların leylî ve nehârî mekteblere kayd ve kabûl edilmeleri ve erbâb-ı hamiyyetden arzu edenlere ahretlik olmak ve ileride tezvîc etmek üzere kız çocukların bâ-hüccet-i şer‘iyye tevdî‘i ve umûmen İzmirce bu yolda yerleşdirilmeleri kābil değilse yanlarına mu‘temed âdemler terfîk ve yol masrafları te’mîn ile mülhakāt-ı vilâyetin ve memâlik-i şâhânenin İslâm sâkin olan mahallerine gönderilerek ve vülât ve mutasarrıfîne ta‘lîmât-ı mukteziyye i‘tâ olunarak oralarca bu sûretle îvâları çaresinin istikmâli ve'l-hâsıl bunların sefâletini ve hilâf-ı şe‘âir-i İslâmiyye sû’-i sülûk ve sîretini îcâb edecek ahvâlin men‘-i vukū‘u esbâbının te’mîni muktezî bulunmasına binâ’en işbu irâdât ve irşâdât-ı cenâb-ı mülûkâneden dolayı dahi muvâzıbı olduğumuz da‘avât-ı icâbet-âyât-ı hazret-i velî-ni‘met-i a‘zamî ile tezyîn-i elsine-i ubûdiyyet olunmuş ve mezâyâ-yı irâde-i seniyye-i cenâb-ı cihânbânîye tevfîkan kaleme olanın ta‘lîmât müsveddesi leffen arz u takdîm kılınmış olmağla mündericâtı karîn-i tasvîb-ı âlî olduğu hâlde icrâ-yı îcâbâtının Muhâcirîn Komisyon-ı Âlîsi Birinci A‘zâlığı'na ve Dahiliye Nezâreti'ne havâlesi ve İzmirce evlâdlığa verilenlerden mâ‘adâ alîl ve sakat aceze kalır ise onların hükûmet-i mahalliyece bir mahall-i mahsûsda i‘âşeleri husûsunun Aydın Vilâyeti'ne tavsiyesi tezekkür kılındı ise de ol bâbda ve kātıbe-i ahvâlde emr u fermân hazret-i veliyyü'l-emr efendimizindir.

Fî 26 Şevvâl sene [1]317 ve 14 Şubat sene [1]315.

Ticâret ve Nâfia Nâzırı Tophâne-i Âmire Müşîri Dahiliye Nâzırı Hariciye
Nâzırı
Şûrâ-yı Devlet Reîsi Adliye Nâzırı Sadr-ı a‘zam

Encümen-i Mahsûs-ı Vükelâ'nın işbu mazbatası manzûr-ı âlî olarak mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyurulmuş olmağla ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü'l-emrindir.

Fî 26 Şevvâl sene [1]317 ve fî 14 Şubat sene [1]315

Ser-kâtib-i hazret-i şehriyârî Tahsin
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 18:14

BELGE 1.png
BELGE 1.png (642.33 KiB) 1986 kere görüntülendi
BOA. İ.MTZ.GR. 33/1366, 27 Şubat 1900 (1317.L.26), s. 4-5 Encümen-i Mahsûs
Aded: 2963

Aydın Vilâyeti'nde bulunan Girid Muhâcirleri eytâm ve erâmiline dâir ta‘lîmât
müsveddesidir

Birinci Bend: Aydın Vilâyeti'ne hicret eden Girid muhadderât-ı İslâmiyyesinden yetîm kızlarla dul kadınların muhâfaza-i iffet ve hayâtları muktezî olduğundan bâ-irâde-i seniyye-i hazret-i şehriyârî İzmir'de müteşekkil Sevk-i Muhâcirîn Komisyonu tarafından merkūmelerin hüviyet ve ahvâl-i husûsiyyeleri ba‘de't-tahkīk âtîde münderic suver ve tedâbîr vechile îvâ ve irfâhları esbâbına tevessül olunacakdır.

İkinci Bend: Vilâyet-i müşârun-ileyhâ dâhilinde bulunan merkūmelerin esâmîsi mezkûr komisyon tarafından bir defter-i mahsûsa kayd ve sebt olundukdan sonra her birinin yedine isim ve lakabını ve pederinin ismiyle sin ve mevlidleri ve mahall-i ikāmetini mübeyyin ve komisyonun mührüyle memhûr pulsuz bir ilmuhaber i‘tâ ve bu ilmuhaber üzerine sıra numrosu vaz‘ olunacakdır.

Üçüncü Bend: Merkūmelerin îvâ ve irfâhları evvelâ on dört yaşını ikmâl etmemiş olan kızların evlâdlık olarak âtîde ta‘dâd olunan şerâiti câmi‘ tâliblerine tevdî‘i sâniyyen on dört yaşından yukarı bulunan bâkirlerle sin ve hâli evlenmeğe müsâ‘id olan dul kadınlar hükûmet-i seniyye masrafıyla mücerred kalan Girid muhâcirîn-i İslâmiyyesinin te’ehhüle lâyık olanlarıyla veyahud diğer eşhâs ile tezvîcleri sâlisen sin ve hâlleri evlenmeğe müsâ‘id olmadığı hâlde îfâ-yı hidmete muktedire bulunanların İslâm ailelerine hidmetçiliğe tevzî‘leri râbi‘an hidmetcilik etmeğe gayr-ı muktedir alîl ve müsin kadınların muhâcirîne mahsûs i‘âne pulu bedelâtıyla i‘âşe ve infâkları hâmisen âğûşda büyütülmeğe muhtâc olan sabî-i gayr-ı mümeyyizlere sâhib olanlar sabîlerinin adedine göre şehrî otuz guruşdan elli guruşa kadar sadaka-i ser-i me‘âlî-efser-i hazret-i tâcdârî olarak bir maâşa mazhar olmaları sâdisen erkek çocukların leylî ve nehârî sanâyi‘ mektebine ve mekâtib-i sâireye kayd ve kabûlleri sûretleriyle te’mîn olunur.

Dördüncü Bend: On dört yaşını ikmâl etmemiş olan sabiye-i gayr-ı mümeyyize ve mürâhikaları evlâdlık sûretiyle yanlarına almak isteyip bâ-istid‘â Komisyon Riyâseti'ne mürâcaat edenlerden münâsib olanlara öteden beri cârî olduğu vechile o makūle çocuklar bâ-hüccet-i şer‘iyye teslîm olunacakdır.

Beşinci Bend: Evlâdlık sûretiyle tâliblerine tevdî‘ kılınan yetîm ve yetîmelerin hâlini tahkīk ve inde'l-îcâb diğerlerine tevdî‘ etmek Dersaadet'de ise Şehremâneti'ne ve vilâyâtda ise me’mûrîn-i mülkiyeye âid olacakdır.
Altıncı Bend: Evlendirilecek olan ânifü'z-zikr kız ve dul kadınlar cihâz ve masârıf-ı zarûriyyeleri mezkûr komisyon tarafından bi't-takdîr pul bedelâtından mezkûr komisyon ma‘rifetiyle levâzım-ı zarûriyyeleri iştirâ ve istihzâr olunarak tenkîh ve tezvîc olunacakdır.

Yedinci Bend: Mezkûr komisyon defter-i mahsûsunda mukayyed olup yedlerine ilmuhaber i‘tâ kılınmış olan muhadderât-ı merkūmeden kendi kendilerine meşrû‘ bir çâre-i ma‘îşet buldukları veyahud sûret-i meşrû‘ada tezevvücleri vukū‘ bulduğu takdîrde keyfiyyet defter-i mezkûra kayd ve işâret olunacakdır.

Sekizinci Bend: Komisyon ma‘rifetiyle tezvîc edilecek muhadderât-ı merkūmenin
yedlerinde bulunan ilmuhaberler istirdâd olunacağı gibi evlâdlık sûretiyle tâliblerine tevdî‘

olunanlar için bâlâda beyân olunduğu vechile komisyona i‘tâ ve ibrâz olunacak istid‘ânâmelerle senedât Muhâcirîn Komisyonu nezdinde mahfûz kalacakdır.

Dokuzuncu Bend: Bâlâda beyân olunan eytâm ve erâmilin işbu ta‘lîmât vechile kâmilen İzmir'de yerleşdirilmeleri kābil olamadığı hâlde mülhakāt-ı vilâyete veya İslâm sâkin olan diğer vilâyetlere muhâfaza-i ırzları için yanlarına mu‘temed âdemler terfîk ve yol masrafları tesviye edilerek ve vali ve mutasarrıflara buyuruldular yazılarak i‘zâm edilecek ve oralarca ber-minvâl-i muharrer îvâları esbâbı istihzâr edilecekdir.
BELGE 2.png
BELGE 2.png (595.23 KiB) 1986 kere görüntülendi
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Sürgün ve İskân Kıskacında Giritli Müslüman Kadın (1896-1913) Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 23 Eki 2020, 18:17

BELGE 3.png
BELGE 3.png (357.2 KiB) 1986 kere görüntülendi
EK 2: BOA. DH.MKT. 2410/11, 02 Ekim 1900 (1318.C.07), s. 2 Dahiliye Mektûbî Kalemi
Evrâk numrosu: 777/4

Târih-i tebyîzi: 7 Cemâziyelâhir sene [1]318 ve fî 19 Eylül sene [1]316 Şehremânet ve Maliye Nezâret-i Celîleleri'ne
Aydın Vilâyet-i Celîlesi'ndeki Girid muhâcirlerinin eytâm ve erâmiline dâir ta‘lîmât-ı mahsûsa ahkâmının Muhâcirîn İdâresi'nde müzdahim bir hâlde bulunan bî-kes ve alîl aceze-i nisvân ve sıbyana dahi teşmîliyle sâye-i merhamet-vâye-i cenâb-ı hilâfet- penâhîde te’mîn-i ma‘îşetleri hakkında sebk eden teblîgāta cevâben Muhâcirîn-i İslâmiyye Komisyon-ı Âlîsi Birinci A‘zâlığı'ndan mukaddem tezkirede gerek idâre-i mezkûrede gerek mahallâtda bulunup fakr u ihtiyâcları hasebiyle bu bâbdaki karâra tevfîkan zebhiyye rüsûm- ı munzammesinden Maârif Nezâret-i Celîlesince gönderilmekde bulunan mebâliğ ile i‘âşe kılınmakda olan dört yüz yetmiş üç nüfus Girid muhâcirinden ahîren iki yüz yirmi altı nüfûs müstağnî görülerek muhtâc-ı i‘âşe oldukları tahakkuk eden iki yüz kırk yedi nüfûs ta‘lîmât-ı mezkûre ahkâmına tevfîkan bi't-tefrîk bunların sin ve hâli evlenmeğe müsâ‘id olan ve evlâdlığa ve hizmetciliğe verilmesi ve mekteblere yerleşdirilmesi îcâb eden yüz yirmi yedi nüfûsdan mâ‘adâsı bulunan yüz yirmi nüfûsdan otuz sekiz zâten bâ-irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî İzmir'den celb olunmasına ve kırk dokuz nüfûs alîl ve müsin ve bî-kes bulunmasına binâ’en yevmiyye i‘tâsı zarûrî ve âğûşda büyütmeğe muhtâc yirmi bir sabîye sâhib bulunan on iki kadına dahi ber-mûceb-i ta‘lîmât maâş tahsîsi muktezî olup ancak bu mu‘âmelâtın komisyon-ı âlice ve Muhâcirîn İdâresince îfâsı kābil olamayacağından tezvîc edilecekler ile evlâdlığa verilecek ve mekteblere yerleşdirilecekler haklarındaki mu‘âmelenin Dersaadet'e mahsûs olmak üzere Şehremânet-i Celîlesi vâsıtasıyla icrâsı ve muhtac-ı i‘âşe olanlara pul hâsılâtından tesviyesi iktizâ eden maâş ve yevmiyyelerin Hazîne-i Celîle'deki kalem-i mahsûsca i‘tâsı ve bu sûret kābil olamadığı takdîrde hazîne-i müşârun-ileyhâdan muhâcirîn-i merkūmenin sâkin oldukları devâir-i belediyeye gönderilerek o vâsıta ile tevzî‘ etdirilmesi ve şu kadar ki evlendirilecek ve evlâdlığa ve hizmetciliğe [eksik]

BELGE 4.png
BELGE 4.png (752.25 KiB) 1986 kere görüntülendi
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir