Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Osmanlı Dönemi Girit Türk Tarihi
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:27

Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları: Bâbıâlî ve Hıdiv İsmail

Hayrettin Pınar

Özet

Mehmed Ali Paşa İsyanı, Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılda karşılaştığı en önemli sorunlar arasında yer alır. İsyanın ana fik- rinin, Mısır’da bağımsız bir devlet kurmak olduğunu söylemek, yanlış sayılmaz. Yüzyılın ilk yarısındaki bu isyanın ardından ba- ğımsız Mısır düşüncesi, Mısır’ı idare eden Mehmed Ali ailesinin temel hedefi olur. Mehmed Ali Paşa’nın torunu Hıdiv İsmail döneminde bağımsız Mısır ideali, oldukça kuvvetli şekilde ye- niden canlandırılır. Tanzimat Dönemi’nde, Hıdiv’in bağımsız- lık yönündeki çabalarını, Bâbıâlî engellemeye çalışacaktır. Başka bir ifade ile Hıdiv ile Bâbıâlî arasındaki rekabet, bürokratik ik- tidarın gücünün ve sınırlarının da test edildiği bir mücadele şek- lini alacaktır. İktidara ilişkin kavga, Tanzimat Dönemi’nde Bâbıâlî’nin, Osmanlı siyasetinin esas aktörü olduğunu da gözler önüne serecektir. Böylece yüzyılın ilk yarısında tamamen Sara- yın kontrolü altında olan Mısır Meselesi’ne, 1860’lı yıllarda Bâbıâlî tarafından el konulması, Tanzimat’la birlikte iktidarın adresinin de değiştiğini işaret edecektir.
Anahtar Kelimeler
Mısır, Tanzimat, Bürokrasi, Bâbıâlî, Hıdiv İsmail, Sembol

Giriş
XIX.yüzyıl Osmanlı Tarihi’nin en büyük sorunlarından biri hiç şüphe yok ki Mısır’la ilgili olanıdır. II. Mahmud döneminde ortaya çıkan Mehmed Ali Paşa İsyanı ile birlikte yüzyıl boyunca devam edecek uzun bir oyunun sah- neye konulduğu söylenebilir. Mehmed Ali Paşa İsyanı, Osmanlı tarihinde merkezin otoritesine en ciddî başkaldırılar arasında yer alır. Benzeri sıkça _____________
Yrd. Doç. Dr., Osmangazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü - Eskişehir / Türkiye
hapinar@ogu.edu.tr

159

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:29

görülen diğer huzursuzluklardan farklı olarak Mehmed Ali Paşa İsyanı, Os- manlı Devleti’nin değişim yüzyılında ortaya çıkan ve iktidarın yeniden pay- laşımını ima eden bir muhtevaya sahiptir. Yüzyılın ilk yarısında karşılaşılan bu isyandan sonra Mısır’ın XIX. yüzyıl boyunca, Osmanlı siyaset ve diplo- masisinin yönünü belirleyen temel coğrafyalardan biri hâline geldiğini söy- lemek yanlış sayılmaz. Sanayi Çağı ile beraber Britanya ile eşanlamlı hâle gelen Hindistan yolundaki stratejik önemi nedeniyle Mısır, I. Napoléon’un emperyal muhayyilesinin doğudaki ilk hedefi olur. Nihayet Süveyş Kana- lı’nın açılması ile yeniden İngiliz ve Fransız siyasetlerinin temel ve acil çatış- ma noktalarından birisine dönüşür (Deighton 1968: 238-239).
Osmanlı coğrafyası XIX. yüzyıl boyunca Avrupa devletlerinin, temel ça- tışma ve çakışma noktalarından biri hâline gelir. Bu durumun doğal sonu- cu olarak Osmanlı siyaseti sürekli şekilde Avrupa müdahalesine maruz kalır. Ancak Avrupa etkisine karşılık verebilmek amacıyla ciddî bir reform projesi yürütülür. Bu sürecin etkisiyle Osmanlı Devleti değişmeyi ve dö- nüşmeyi başararak XIX. yüzyıl boyunca toprakları üzerindeki otoritesini (nispeten) sürdürmeyi başarır (Yapp 1987: 92-96). Nitekim Osmanlı yö- netiminin otoritesini hissettirmekten asla vazgeçmediği bölgelerden birisi de Mısır’dır ve bu durumun en azından Mısır’ın İngilizler tarafından fiilî olarak ilhâkına kadar devam ettiği söylenebilir. Mehmed Ali Paşa’nın ilk isyanından itibaren Osmanlı Devleti açısından Mısır’la ilgili yaşananlar, bir güç ve otorite çatışması ile yakından ilgilidir (Rood 2002: 128). Çünkü Mısır Vâlisi olacak habîs…da‘vâ-yı istiklâl peşinde koşmaktadır (BOA. HAT. 829 / 37501A, 25 Receb 1254 / 14 Ekim 1838) ve fırsat bulduğu anda bu hedefe ulaşmak için her türlü girişimi yapmaktan çekinmeyecektir (BOA. HAT. 833 / 37560F, 21 Receb 1252 / 1 Kasım 1836). Kaldı ki Mehmed Ali Paşa da bütün hayatımı Mısır’a adayıp başkaları için imkansız görünen başarıları bir Türk paşası keyif çatsın diye kazanmadım (Sinoué 1999: 341) diyerek bütün hayalini berrak hâle getirir.1
II. Mahmud döneminde çıkan ve merkezin otoritesine karşı yeni bir ege- menlik bölgesi yaratmak anlamına gelen Mehmed Ali Paşa İsyanı, 1841 yılında imzalanan Londra Antlaşması ile çözüme kavuşturulur (Goldsch- midt 1988: 21; Hunter 1984: 31-32). Aslında 1838 yılında İngiltere ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’ndan sonra inisiyatifin tamamen Osmanlı lehine gelişeceği açıktır. Nitekim Mehmed Ali Paşa da durumu hemen kavramış ve çizgisini değiştirerek amacının bağımsızlık olmadığı (BOA. HAT., 830 / 37509A, 25 R. Ahir 1254 / 18 Temmuz 1838) ve Mısır’ın ırsî valiliğinin kendisi için yeterli olduğunu söylemeye başlamıştır (BOA. HAT., 831 / 37557A, 11 Şaban 1254 / 30 Ekim 1838). Fakat Os-


160
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:30

manlı yönetimi, Mısır’ın ırsî valiliğini çok daha önceden verebileceğini açıkça belirterek aslında bu sorundan bıktığını itiraf etmiştir. Hatta bu konuda Avrupa’nın yardımını bile istemiştir (BOA. HAT., 833 / 37560F,
21 Receb 1252 / 1 Kasım 1836). II. Mahmud’un reformlarının ruhunu, merkezî devlet idealinin şekillendirdiği ve bu ön yargı ile Rumeli ve Ana- dolu’daki ayanların tasfiyesi için her türlü çabanın gösterildiği anımsandı- ğında bu taviz, Mısır Paşasının gücünü de açığa çıkarır. Başka bir ifade ile verâset yoluyla bölgenin yönetiminin babadan oğula geçmesini kabul et- mek, Osmanlı terminolojisi ile usûle mugâyir bir durum olmakla birlikte yapacak çok fazla şey yoktur. Ancak Mısır’da, Mehmed Ali ve ailesinin varlığı sürdükçe Osmanlı iktidarının bölündüğü imajı da var olacaktır.
Mehmed Ali Paşa’nın varlığı ile II. Mahmud’un uygulamaya çalıştığı merke- ziyetçi reform programı arasındaki zıtlık, ikilinin karşılıklı nefretini besleyen en önemli kaynaktır. Özellikle Mehmed Ali, II. Mahmud’un kendisini tasfi- ye etmek istediğinin tamamen farkındadır ve İskenderiye’deki Avusturya, Fransa ve İngiltere konsoloslarına yazdığı mektupta, Devlet-i Aliyyeden havfı olduğunu açıkça belirtir (BOA.. HAT., 829 / 37503C, 10 Receb 1250 / 12 Kasım 1834). Dolayısıyla paşanın bağımsızlık talebinin altında can güvenli- ğine dönük bir kaygının bulunduğu da söylenmelidir. Nitekim Mısır ordu- sundaki Osmanlı egemenliği devam ettikçe kendini emniyette hissedemeye- ceğini düşünerek Arnavutlar ile komuta kademesine hakim Türklerin ordu- daki etkilerinin azaltılması için yerli unsurun orduya alınmasına karar verir. Ancak Arapça konuşan Mısırlıların da hanedanı için tehlikeli olabileceği düşüncesiyle yüzbaşılıktan yukarı terfî etmelerine de izin vermez ((Fahmy 1997: 89-90, 276-277; Fahmy 2002: 130-132; Fahmy 2003: 68-71).2

Sorunun iktidarın aktörlerinin yeniden tarif ve tespiti ile yakından ilgili olması Mısır’ı, XIX. yüzyıl boyunca Osmanlı hakimiyetini rahatsız eden, hatta bölen bir bölge hâline getirir. Nitekim Tanzimat Dönemi boyunca Mısır, Osmanlı yönetimini meşgul etmeye devam eder. Fakat bu dönem- de, merkez ile Mısır idaresi arasındaki gerilim, biçim ve içerik açısından birinci dönemdekinden farklıdır. İlk dönemde mücadele, Saray ile Meh- med Ali Paşa arasında yaşanmış (Kutluoğlu 1998: 23) ve sonucu savaş tayin etmiştir. Ancak Osmanlı bürokrasisinde kurumsallaşma yönünde atılan adımlar, Tanzimat Dönemi’nde Bâbıâlî’nin yeni bir siyasi aktör olmasına zemin hazırlar. Dolayısıyla ikinci dönemdeki çatışma, Bâbıâlî ile Mısır idaresi arasında devam eder ve daha rafine bir içerik kazanır.

Tanzimat Dönemi’nde, Mısır ile Bâbıâlî arasında yaşanan iktidar kavgası- nın, İsmail Paşa’nın Mısır valiliğine getirilmesinden sonra hızlandığını söylemek yanlış sayılmaz. İsmail Paşa’nın 1863 yılında göreve getirilmesi

161
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:31

ile birlikte Mısır’da, yeniden hızlı bir modernleşme programının uygula- maya konulduğu dikkati çeker. Bu programın temel refleksini, Mehmed Ali Paşa döneminde ortaya çıkan bağımsız Mısır hayalinin oluşturduğu söylenebilir. Kendinden önceki Said Paşa’nın aksine İsmail Paşa, enerjik ve kararlı biçimde Mısır’ın Avrupalı ve bağımsız bir devlet hâline getirilme- sinde ısrar eder (Vatikiotis 1961: 8).
Mehmed Ali Paşa’nın başlattığı reformların ilk ürünleri Hıdiv İsmail döne- minde alınır ve Mısır’da eğitimli bir nüfusun doğuşuna tanıklık edilir (Gibb 1962: 247). Bu sosyal yapının doğal sonucu olarak Hıdiv İsmail döneminde bir Mısır Rönesansı’nın yaşandığı ve Mısırlılık kimliğinin yaratılmaya çalışıl- dığı görülür. Bu yeni atmosferi teneffüs etmek isteyen pek çok entelektüel de Kahire’ye gelir. Özellikle Suriye’den gelen pek çok isim, Mısır basınının ge- lişmesinde büyük rol oynarlar (Kelidar 1993: 3). Bu isimler arasında Suriyeli ünlü yazar ve sanatçı Salim Nakkaş özel bir yer tutar. Nakkaş, Hıdiv İsmail’in yaratmaya çalıştığı ve Mısır Mısırlılarındır şeklinde özetlenebilecek yeni ideo- lojiye ciddi katkılar sunar. Hatta Hıdiv’in, söylemi ile aynı başlığı taşıyan ve dokuz ciltten oluşacak bir eser yazmayı da planlar (Crabbs 1984: 72,118). 3 Hıdiv İsmail, Mısırlılık kimliği ve bilincini geliştirmek amacıyla Firavunlar döneminde yaratılan görkemli medeniyeti temel başvuru kaynaklarından biri hâline getirir. Bu dönemde Mısır’da pek çok arkeolojik kazı başlatılarak eski çağlara ait yığınla eser gün ışığına çıkartılır (Sattin 1988: 204, 223). Antik dönemde yaratılan medeniyete atıfta bulunulmasının altında Mısır’ı, yeniden dünyanın merkezi yapmak dolayısıyla bağımsız bir ülke yaratmak idealinin olduğunu düşünmek yanlış sayılmaz (Stewart 1969: 194-195).
İsmail Paşa’nın Mısır Mısırlılarındır şeklinde açıklanabilecek yeni projesi- nin, Tanzimat’ın bütünleştirici ve seküler Osmanlıcılık programını tehdit eden ayrıştırıcı bir içeriğe sahip olduğu gayet açıktır. Dolayısıyla İsmail Paşa, Mısır valiliğine geçtiği andan itibaren Bâbıâlî de iktidarının sınırları- nı ve kapasitesini tehdit eden yeni bir aktörle tanışmış olur. Ancak yukarı- da da belirtildiği gibi, bu dönemdeki mücadelenin biçim ve içeriği de öz- gün olacaktır. Bâbıâlî ile Hıdiv İsmail arasındaki iktidar ve bağımsızlık mücadelesini, daha çok ikincinin iktisadî, askerî ve hukukî alanlardaki icraatlarına Bâbıâlî tarafından verilen yanıtlar şekillendirecektir. Hatta Hıdiv ile Bâbıâlî arasındaki gerilimde, sık sık sembolik anlatımlar da dev- reye sokulacak ve karşılıklı olarak manidar mesajlar gönderilecektir.

Aşağıda da görüleceği gibi Hıdiv İsmail, Osmanlı otoritesini istemeyerek kabul etmekte olduğunu ima eden pek çok sembolik göndermede bulu- nurken Bâbıâlî de Hıdiv’e benzer yöntemlerle cevap verir. Hıdiv İsmail ile Bâbıâlî bürokratları arasında sembollerin de renk kattığı iktidar mücadele-

162
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:32

si, Tanzimat Dönemi’nde sivil bürokratik iktidarın güç ve etki alanının ne denli genişlediğini açıkça gösterir. Diğer bir ifade ile yüzyılın ilk yarısında Sultan ile Mısır’daki asi valisi arasındaki savaş, 1860’larla birlikte yerini, bürokratik sınıf ile Mısır Hıdivi arasındaki siyasi manevralara bırakacaktır. Kısacası Tanzimat Dönemi ile birlikte Bâbıâlî, Osmanlı iktidarının ana aktörü durumuna yükselirken Mısır Hıdivi’nin bürokratik iktidarı parça- lamaya dönük girişimleri de oldukça sert şekilde karşılanacaktır. Başka bir deyişle Hıdiv İsmail’e iktidarın gerçek sahibinin Bâbıâlî olduğu, uygulanan politikalar ve sembollerle açıkça gösterilecektir.
Mısır (Yalnızca) Mısırlıların Değildir: Yukarıda da belirtildiği gibi XIX. yüzyılın ilk yarısında başlayan Mısır Sorunu, yüzyıl boyunca Osmanlı siyaset gündemini meşgul eden önemli konular arasında kalmaya devam eder. An- cak Londra Antlaşması’nın imzalanması ile Mehmed Ali Paşa İsyanı’na son verilir. İngiltere’nin, Osmanlı bütünlüğünün önemi ve vazgeçilmezliğine dönük konvansiyonel politikası, Osmanlı-Mısır Savaşı’nın kaderini de tayin eder. İngiltere’nin, özellikle Palmerston’dan itibaren geliştirdiği Osmanlı yanlısı siyasetinin daha aktif bir içeriğe kavuşmasında 1838 yılında imzala- nan Serbest Ticaret Anlaşması’nın katkısı unutulmamalıdır. Nitekim Avus- turya’nın İngiltere büyükelçisi Prens Estarhazy, Londra’ya giderken Viya- na’ya da uğrayan Mustafa Reşid Paşa’ya, İngiltere’yi, Osmanlı Devleti’nin siyasetine aşina bulacağını söyler ve bu durumu Serbest Ticaret Anlaşması’na bağlar ( BOA.. HAT., 829 / 37501B, 1 Şaban 1254 / 20 Ekim 1838).4 Do- layısıyla Serbest Ticaret Anlaşması’nın varlığı, Londra Antlaşması’nın imza- lanması için önemli bir avantaj sağlamıştır. Antlaşma ile isyanın bitirilmesi- nin ardından merkez ile çevre arasında iktidarın aktörünü belirlemeye yöne- lik silahlı çatışma, yerini siyasi ve diplomatik oyunlara bırakır.
İktidar için verilen mücadelenin yöntemindeki değişme, özellikle 1850’lerden itibaren açıkça hissedilir. Hıdiv İsmail’in selefi Said Paşa dö- neminde, Mısır’ı Osmanlı egemenliğinin sınırları dışına çekerek bağımsız bir devlet yapmak şeklindeki mukaddes ideal, Süveyş Kanalı’nın açılması için gösterilen gayretle berraklaşır. Said Paşa’nın, kanalın açılması uğruna verdiği mücadeleyi Bâbıâlî bağımsız Mısır hayalinin açık bir yansıması olarak nitelendirir. Kanalın açılması için 1850’lerden itibaren büyük çaba gösteren Ferdinand de Lesseps, Paris Kongresi (1856) sırasında bu düşün- cesini büyük devletlerin temsilcilerine açar. Kongre’deki Osmanlı temsilci- si Âlî Paşa, Bâbıâlî’nin kanal fikrine tamamen karşı olduğunu, İngiliz tem- silcisi Lord Cowley’e ifade eder. Cowley, Âlî Paşa’nın, Mısır Valisi Said Paşa’nın asıl amacının bağımsızlık olduğunu bildiğini ve bu nedenle, ko- nuya sıcak bakmadığını belirtir (Marlowe 1964: 108). Başka bir ifade ile


163

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:34

Süveyş Kanalı’nın açılması, Hindistan’a giden yolda Mısır’ın varolan öne- mini artırırken uluslararası sisteme daha kuvvetli şekilde entegre olmasını da beraberinde getirecektir. Böyle bir sonuç ise Mısır’ı idare edenlere göre Osmanlı hakimiyetinin gevşetilmesini, hatta uluslararası konjonktürün sağlayacağı imkanla, bağımsızlığı doğuracaktır (Marlowe 1964: 177).
Gerek Said Paşa gerek ardından gelen Hıdiv İsmail’e göre Süveyş Kanalı’nın açılması, Mısır’ın bağımsız bir ülke olmasına dönük hayalin gerçekleştirilme- sinde önemli bir kavşağın dönülmesi anlamına gelir. Mısır’ı, Avrupa siyaset ve diplomasisinin mühim bir parçası hâline getirerek Osmanlı hakimiyetinin sınırlandırılacağı düşüncesi, yüzyılın ilk yarısında Mehmed Ali Paşa tarafın- dan ortaya konulan siyasetin bütünüyle terk edildiğine işaret eder. Çünkü Mehmed Ali Paşa, Süveyş Kanalı’nın açılmasını, Mısır’ın geleceği ve bağım- sızlığı için en büyük tehditlerden biri olarak kabul eder. Mehmed Ali Paşa’ya göre Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla Mısır, Avrupalı devletlerin sonu gelmez müdahalelerinin malzemesi hâline gelecektir. Bu nedenle Mehmed Ali Paşa iktidar yıllarında, Akdeniz ile Kızıl Deniz’in birleştirilmesine dönük pek çok projeyi, ustalıkla reddetmeyi başarır. Paşa, açılacak bir kanalın, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’na benzeyeceğini ve bu iki suyolunun, Osmanlı Devle- ti’ni, Avrupa siyasetinin gündeminde tutmasına benzer şekilde Mısır’ı, Av- rupa müdahalesinin sınırları içine çekeceğine inanmaktadır (Goldschmidt 1988: 23; Sonbol 1998: 4-5; Bullard 1961: 183).
Mehmed Ali Paşa döneminde Süveyş Kanalı’nın açılmasına yönelik olum- suz yaklaşımın aksine Said Paşa döneminde kanal imtiyazının verilmesi ile birlikte Mısır, yeniden Osmanlı siyasetinin ana başlıklarından biri hâline gelir. Ancak Mısır’ın Bâbıâlî’yi meşgul etmeye başlaması, İsmail Paşa dö- nemine rastlayacaktır. Hıdiv İsmail’in, politikalar ve semboller üzerinden sergilediği bağımsızlığı çağrıştıran uygulamaları, Osmanlı iktidarının yeni aktörü olan Bâbıâlî’nin de siyasal alanı (tamamen) kapladığı 1860’lı yıllara tesadüf eder. Süveyş Kanalı’nın varlığına eklenen İsmail Paşa’nın politika- ları, Mısır’ın Osmanlı gündemini işgal etmesinin altında yatan yeni bir neden olarak dikkati çeker. Hıdiv İsmail, Mısır’ın bağımsız bir ülke hâline getirilmesine tutkuyla bağlıdır. Dolayısıyla Mısır’ın modernleştirilmesi için her türlü çabayı gösterecektir (Marsot 1986: 69).5

İsmail Paşa’nın varlığı bir yana, 1866 yılında çıkan Girit İsyanı da Bâbıâlî’yi meşgul eder. Osmanlı XIX. yüzyılında hemen her sorunda olduğu gibi Girit İsyanı da hızlı bir şekilde bastırılamamasından dolayı Avrupa müdahalesini davet eden bir sürece girer. Ancak Âlî Paşa’nın çizdiği ustaca diplomatik ve siyasî strateji sayesinde sorun, Avrupalı devletlerin müdahalesine izin veril- meden çözüme kavuşturulur. Fakat buradaki sınırlar içinde, Girit İsyanı’nın

164
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:35

önemi, Bâbıâlî ile Hıdiv İsmail arasındaki iktidar mücadelesine ivme kazandıran yeni bir faktör olmasında gizlidir. Diğer bir ifade ile Girit İsyanı’nın siyasi gündemi meşgul ettiği günler, Mısır’ın bağımsızlaştırılmasına yönelik hayalin de beslenip güçlendiği bir zamana tesadüf eder.

İsyan sırasında sadece Girit’le uğraşılmamış, Sırbistan’da çıkan huzursuzluklar nedeniyle Belgrad Kalesi, Sırbistan’a terk edilmek zorunda kalınmıştır. Bunun yanı sıra isyanın yaratmış olduğu kaotik ortamın etkisiyle Eflâk-Boğdan’da da bir takım sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Hıdiv İsmail ile yaşanan gerilimin tohumları da bu bunalım ortamında atılmıştır. Ancak Girit’teki kargaşanın yaratmış olduğu yoğun iç ve dış siyasî gündem nedeniyle Hıdiv’le ilgili sorun ertelenmiş, tansiyonun düşmesinin ardından adeta bir tedib hareketine başlanmıştır.
Aşağıda da görüleceği gibi Girit İsyanı’nın yarattığı karmaşıklığın giderilmesi, Bâbıâlî’nin, Hıdiv İsmail’i gündeminin ilk sıralarına yerleştirmesi için gerekli fırsatı da beraberinde getirir. Diğer bir ifade ile karmaşık atmosferin yarattığı uygun ortamda, Mısır idaresinin hakimiyeti bölmeye dönük girişimlerine isyanın ardından oldukça sert ve kararlı itirazlar yöneltilir. Bâbıâlî’nin, Hıdiv’in eylemlerine cevap olarak geliştirdiği tezler, Tanzimat Dönemi’nin ruhu ile eşanlamlı şekilde, yasallık ilkesi üzerine inşa edilecektir. Nitekim Osmanlı yönetimi rahatsızlıklarını ifade ederken devletin dayandığı siyaset ve hukuk felsefesini yardıma çağıracak ve halkın hâmî ve sâhib-i şer’î ve tabi’isi olan pâdişâh-ı adâlet-penâhın da şikayetçi olduğunu açıklayacaktır (BOA. Y. EE.,
90 / 13, 18 R. Ahir 1286 / 28 Temmuz 1869). Kısacası Mısır idaresine yöneltilen eleştiri, kanuna ve doğal hukuka dayandırılmaktadır.

Bâbıâlî’nin en önemli itirazları arasında Hıdiv’in, güçlü ve modern donanımlı bir ordu yaratmayı amaçlayan icraatları yer alır. İsmail’in, Avrupa ve A.B.D’ye sipariş ettiği yüz bin iğneli tüfek ile Fransa ve Triyeste tersanelerine sipariş ettiği iki adet fırkateynin yanı sıra Mısır ordusunda istihdâm edilen Amerikalı subaylar, Bâbıâlî’ye göre Mısır idaresinin hayalini ve projesini açıkça gösteren kanıtlardır. Kaldı ki bütün bu yapılanların bağımsız bir devlet kurmaya dönük niyetin ve programın parçası olduğunu yalnızca Bâbıâlî düşünmez. Rusya da Hıdiv’in amacının bağımsız bir devlet kurmak olduğunu belirtir. Ruslara göre Hıdiv-i Mısır müstakil olmak ister. İkdâm ve kuvveti buna müsâ’iddir (Basiret, Numro 377, 10 R. Evvel 1288 / 30 Mayıs 1871).

Bâbıâlî’nin yanı sıra bazı yabancı devletlerin de gördüğü müstakil Mısır hedefine dönük olarak Hıdiv’in, Avrupa ülkeleri ve A.B.D.’ye sipariş ettiği tüfeklerin bir kısmının yapımı tamamlanarak satın alınır. Benzer şekilde


165

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:39

Fransa ve Triyeste’ye sipariş edilen gemilerin yapımı da tamamlanır. Ancak Bâbıâlî, Hıdiv’e, kendisine tanınan imtiyazda Mısır askerinin sayısının 30 bin ile sınırlandırıldığını ve şerâ’it-i merkûme dâhîlinden çıkmamış olmak zımnında Fransa ve Triyeste’de derdest-i inşâ olan zırhlı gemilerden dahî sarf- ı nazar olunacağında kat‘â şübhe olmadığını hatırlatır (BOA. Y. EE., 90 / 13, 21 C. Evvel 1286 / 29 Ağustos 1869). Kaldı ki Mısır, Osmanlı Devleti için vazgeçilemeyecek önemdedir (BOA. Y.EE., 90 / 20, 21 C. Evvel 1286 / 29 Ağustos 1869) ve Osmanlı toprak bütünlüğü Mısır’ı da kapsadığı için ( BOA. Y. EE. 90 / 13, 18 R. Ahir 1286 / 28 Temmuz 1869) bağımsız bir idareyi ima edecek hiçbir harekete izin verilemez. Zira Osmanlı toprak bütünlüğü, 1856 yılında imzalanan Paris Antlaşması ile Avrupa’nın garantisi altına konulmuş ve Osmanlı Devleti, Avrupa Uyumu’nun bir parçası hâline getirilmiştir (Beydilli 1999: 43; Shaw-Shaw 2000 c.II: 180). Kısaca- sı Mısır’ın devlet için önemi açıkça ortaya konulurken Osmanlı toprağının yekpareliğine ilişkin vurgu, uluslararası hukukun sağladığı yeni bir meşruiyet çerçevesi ile daha da güçlendirilmiştir.

Avrupa tarafından da garanti altına alınan Osmanlı toprak bütünlüğünün, Mısır’ı da kapsadığı şeklindeki vurgu, Bâbıâlî iktidarının uluslararası meşruiyete de sahip olduğunu açıkça hatırlatır. Böylece Hıdiv İsmail’e, Avrupa ülkelerinden özellikle Fransa beklediği yardım ve desteğin de meşru olmayacağı şeklinde bir imada bulunulduğu söylenebilir.6 Buradan hareketle silah ya da gemi alımı gibi bağımsızlığı veya bağımsızlık hayalini çağrıştıran icraat da doğal olarak meşru sınırların ihlâli anlamına gelir. Dolayısıyla Hıdiv İsmail’in silah ve gemi satın almaya kalkışması kabul edilemez.

Bâbıâlî’nin silah ve zırhlı gemiler konusundaki hassasiyetinin altında esas olarak yeni ve modern bir ordu yaratmakla bağımsız bir devlete ulaşmak arasındaki yakınlık yatar. Oysa, Hıtta-i Mühimme-i Mısriyye ki Memâlik-i Hazreti Hilâfet-penâhînin bir cüz’-i azîmi olduğundan asâkir-i muntaza- ma-i Mısriyye…asâkir-i şâhâneden ma‘dûd (BOA. Y. EE., 90 / 13, 21 C. Evvel 1286 / 29 Ağustos 1869) olmak zorundadır. Mısır askerinin Osmanlı ordusunun parçalarından biri olduğu vurgulanarak ordu ile bağımsızlık arasında kurulan denklemin tasfiyesine çalışılır. Çünkü Mısır Ordusu’nun takviye edilmesi anlamına gelen silahlar ve gemiler, Bâbıâlî otoritesinin bölündüğünü ima eder. Başka bir deyişle Memâlik-i Mahrûse’nin parçası olmasına karşın Mısır’da güçlü bir ordu kurulmaya çalışılması, müstakbel hayalin muhtevasını da şüpheye yer bırakmayacak şekilde ele verir. Nitekim Hıdiv’in orduyu, yani bağımsız Mısır’ı tahkîm etmeye dönük Avrupa ve A.B.D’ye verdiği siparişler yakından izlenir (Kevkeb-i Şarkî, Nüsha 7, 10 Ramazan 1286 / 13 Aralık 1869).
166

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:46

Bâbıâlî, Hıdiv’in Triyeste tersanelerine sipariş ettiği zırhlı korvetin akıbetini dikkatle takip eder. Triyeste şehbenderi Rober Efendi, Viyana sefaretine konuyla ilgili olarak detaylı bilgiler verir. Şehbender, korvetin bütün özelliklerini açık şekilde anlatır. Rober Efendi, Hıdiv-i Mısır tarafından inşâsı Triyeste’ye sipâriş olunan zırhlı korvet her biri yüz ellişer çapında dört aded Armstrong topu ile techîz olunacakdır diyerek konuyu tamamlar (BOA. İ. MTZ., (05), 21 / 870, Ek 1. 10 Ağustos 1869). Diğer bir ifade ile korvete ilave edilecek olan dört adet topun, XIX. yüzyıl Osmanlı-Mısır münasebetindeki olumsuz anılarla yüklü hafızayı tahrik ettiği belirtilebilir.

Yüzyılın ilk yarısında bağımsızlık hayali ve idealinin yön verdiği mücadele,1860’ların sonunda ortaya çıkan yeni iktidar savaşındaki kaygıları ve kompleksleri de tayin eder. Mehmed Ali Paşa’nın, bağımsızlık rüyasının Hıdiv İsmail’in icraatına yönelik korku ve kuşkuyu beslediği söylenebilir. Dolayısıyla İsmail’in Mısır Ordusu’nu geliştirme ve modernize etmeye dönük eylemleri, Osmanlı yönetici eliti tarafından daha büyük bir projenin detayları olarak değerlendirilir. Nihayet askerî alandaki çabalar ile Mısır’daki Osmanlı egemenliğinin sınırlarının daraltılması ve tamamen tasfiyesinin hedeflendi- ğini iddia etmek, yanlış sayılmaz.
Hıdiv, ordunun modernizasyonunun yanı sıra komuta kademesinin de Os- manlı etkisinden kurtarılması gerektiğine inanır. Bu hedefi gerçekleştirmek amacıyla özellikle Amerikalı subayların Mısır ordusunun komuta kademelerinde istihdam edildiği anlaşılıyor (BOA. HR. SYS., 44 / 26, 11 Kasım 1870; Basiret, Numro 67, 1 Safer 1287 / 3 Mayıs 1870).7 Amerikalı subayların, Mısır ordusunun komuta kademelerine yerleştirilmesindeki temel amacın, ordu içindeki hiyerarşik düzeni sarsmak olduğu söylenebilir. Böylece Mı- sır’daki Osmanlı hakimiyetinin kaldıracı niteliğindeki askerî yapıya müdahale edilerek Osmanlı iktidarının zayıflatılması amaçlanır. Bu niyet o kadar açıktır ki ordu hiyerarşisini bölerek etkisizleştirmek için yabancı subayların komutasında iki yeni erkân-ı harb dairesi daha kurulur. Mevcuda eklenen bu iki yeni daire, kısa süre sonra ordu içinde gerilime ve Türk subaylar ile yabancı subay- lar arasında sorun yaşanmasına neden olur (Basiret, Numro 68, 2 Safer 1287 /
4 Mayıs 1870). Amerika’dan getirilerek Mısır Ordusu’nda istihdam edilen subaylar arasında özellikle Albay Stone’un, ordunun modernizasyonu ve yeniden yapılandırılmasında hayli etkin olduğu anlaşılıyor (Vatikiotis 1961: 8).

Orduyu Mısırlılaştırmak uğruna atılan her adım aslında Tanzimat Dönemi’nin ideolojisi sayılabilecek kapsayıcı Osmanlıcılık formülünün de tehlikeye atılması anlamına gelir. Ordudaki Osmanlı komutasının gevşetilmesine dönük eylemler, Tanzimat Dönemi’nde yeni bir kuvvet merkezi olarak Osmanlı siyasetine katılan Bâbıâlî iktidarının tehdit edilmesi ile eşanlamlıdır. Nihayet

167

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Tanzimat Döneminde İktidar Oyunları Hayrettin Pınar

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 14 Ara 2019, 16:49

iktidarın sigortası konumundaki askeri gücün, Osmanlı etkisinden kurtarılmaya çalışılması, Osmanlı egemenliğinin de yok edilmesiyle eşdeğerdir. Böylece Mehmed Ali Paşa döneminden itibaren Mısırlıların orduya alınarak silahlı gücün Osmanlı hakimiyetinden temizlenmesine yönelik projenin, farklı bir kamuflajla devam ettirildiğini söylemek yanlış sayılmaz. Mehmed Ali Paşa, ordunun Osmanlı etkisinde kaldığı sürece Mısırlıların kendilerine ait bir ülke- leri olduğunu iddia edemeyeceklerini vurgular (Marsot 1986: 59).
Hıdiv İsmail’in, Mısır ordusu üzerinden yaratmayı denediği Mısırlılık bilinci- nin, Bâbıâlî’nin Osmanlı milleti rüyasına karşı bir itiraz olduğu açıkça görülür. Böylece Bâbıâlî, Mısır’da uygulamaya konulan icraatın, iktidara ortak olma talebi ile yakından ilgili olduğuna inanır. Nitekim 1860’lar ve 70’ler boyunca Osmanlıcılık fikri ile Mısırlılık düşüncesinin ciddî bir çatışma içine girdiği belirtilebilir (Jankowski 1980: 229). Hatta Hıdiv İsmail döneminde Osmanlı hilafetine alternatif bir Mısır/Arap halifeliği projesi de tartışmaya açılır (Gers- honi – Jankowski 1986: 18; Jankowski 1980: 256). Aslında pek çok konuda olduğu gibi hilafet konusunda da İsmail’in, dedesi Mehmed Ali Paşa’dan etkilendiği açıktır. Mehmed Ali Paşa da halifelik olmasa bile asayişin sağlanması amacıyla Osmanlı Devleti’nin, Araplarla meskûn topraklarının ayrı bir siyasi organizasyon altında örgütlenmesi gerektiğine inanmaktadır (BOA. HAT., 829 / 37503D, 29 Zilhicce 1250 / 28 Nisan 1835).8 Kısacası Hıdiv İsmail, Mısır ordusunun her türlü Osmanlı etkisinden kurtarılmasını iktidar mücadelesinde öne geçmek için atılacak önemli bir adım olarak görür. Dolayısıyla bağımsız Mısır hayaline giden güzergahta, ordunun ve Mısır milletinin inşa edilmesi önemli bir kavşağın dönülmesi anlamına gelir.

Bu önemli aşamanın kaydedilmesindeki en hayatî araçlar arasında XIX. yüzyılda diğer bütün ulus inşa etme örneklerinde görüldüğü gibi dil gelir. Bu kabulün bir sonucu olarak orduda ve hükümet dairelerinde Osmanlıca’nın yerini Arapça alır. Böylece Bâbıâlî’nin Osmanlı milleti programına da açıkça muhalefet edilmiş olur. Mısır’da yapılan bütün bu icraatın altındaki ana fikrin bağımsızlık olduğu, Osmanlı kamuoyu tarafından da anlaşılır ve

“…şimdiye kadar lisân-ı resmî makamında bulunmuş olan Osmanlıca’dan ferâgatle Arabca’ya rağbet idilmekdedir işte bu tahavvülât-ı zâhi- renin cümlesi dahî hıtta-i Mısriyye’nin Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâne ile vâkı‘ olan revâbıtının infikâki hakkında bir tasavvur-ı kat‘î bulunduğuna birer emâre-i bâhirelerdir” denilir (Basiret, Numro 2, 27 Şevval 1286 / 30 Ocak 1870).9

Türkçe’nin yerine Arapça’nın resmî dil olarak kabul edilmesine yönelik çabalar, Mısır Valisi Said Paşa döneminde başlar. Said Paşa döneminde


168

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir